BASRA KÖRFEZİ’NDE ABD
SONRASI DİPLOMASİ: KÖRFEZ ARAP ÜLKELERİ VE İRAN

ODTÜ DPUİT
Hariciye
Published in
8 min readMar 10, 2021

TOPRAK SEZGİN

ABD Orta Doğu’dan Çekiliyor Mu?

“Çok yakında, Washington, sadece müttefiklerini ve küresel ticaretini değil, bu iki şeye güç veren Basra Körfezi’nin güvenliğini de terk edecek.”

Peter Zeihan (2014)

Günümüzde haber organlarından ve analistlerden “Joe Biden döneminde ABD dış politikası” başlığı altında duyduğumuz çoğu yorum bizi ABD’nin Orta Doğu’da yeni bir müdahale dönemine gideceği kanısına yönlendiriyor. Özellikle dört senelik Başkan Trump döneminde ivme kazanan Irak ve Suriye gibi çatışma bölgelerinden geri çekilme trendleri tersine dönecekmiş gibi duruyor ve İran ile yeni bir müzakere sürecinin işaretleri şimdiden veriliyor. Fakat Biden yönetimi hakkında bu yorumlar ne kadar gerçekçi?

Öncelikle ABD yoluna bir hegemon olmaya devam edebilecek mi sorusu irdelenmelidir. 2020 seçimleriyle sonuçlanmamış bir demokrasi sürecine girilmesi bu doğrultuda ABD’nin iç istikrarını bir soru işareti olarak karşımıza koyuyor. İlk olarak Donald Trump, gelecek hamleleri ne olursa olsun, kişisel olarak Amerikan siyasetinin bir parçası olmaya devam edecektir. Bu durum, neo-izolasyoncu bakış açısının ABD siyasetinde önemli bir yer teşkil etmesine yol açacaktır. İkincisi, Biden-Harris ikilisi barışçıl bir şekilde göreve gelirse bile iş birliği yapması zor olan bir Senato ve muhafazakârlar tarafından domine edilen bir Yüksek Mahkeme (Supreme Court) ile karşılaşması olacaktır. Senatoda, şu anki duruma göre 50–50 olarak bir Demokrat-Cumhuriyetçi çekişmesi var (Harrell, 2021). Demokratlar, seçilmiş-Başkan-Yardımcısı Harris’in oyu ile çoğunluğu elde edecek, bu noktada Cumhuriyetçiler izledikleri siyaset noktasında bazı muhalif Demokratları kendi taraflarına çekebileceklerdir ve bu şekilde Biden yönetimine belli bir baş ağrısı yaratabileceklerdir.

ABD’nin bu noktada yaşadığı siyasi karışıklık ve bunun üstüne COVID-19 pandemisinden kaynaklanan olumsuz sağlık koşullarının ve ekonomik durumların katılması bu gücü diplomaside bir süre daha etkisiz hale getirebilir. Özellikle Biden’ın Trump’ın yarattığı belli başlı politikaları iptal etmekte hızlı hareket edeceğini söylemesiyle ve Trump’ın seçimi kendi lehine çevirme çabalarıyla toplumda mevcut olan kutuplaşma artabilir. Bu iç karışıklığın üzerine, ABD’nin:

· 2020 Dağlık-Karabağ çatışmasında etkisizliği (BBC, 2020),

· Suriye (Mogelson, 2020) ile Irak’tan (BBC, 2020) askerlerini azaltmış olması,

· Afganistan’da Taliban ile çözüm sürecine hız kazandırmış olması (Reuters, 2020),

Yakın Doğu diplomasisinde azalan bir nüfuza işaret ediyor. Biden’ın dış siyaset emelleri ne olursa olsun, yaşanan bu nüfuz kaybından ve ülkenin uzun süredir deneyimlemediği bir siyasal kargaşadan kısa sürede geri dönmek zor gibi duruyor. Bu noktada, her ne kadar ABD’nin Orta Doğu bölgesinden tam anlamıyla çekileceğini söylemek mümkün olmasa da gelecek 1 ila2 yıl içerisinde bölgedeki güçlerle, daha yerel ve agresif bir gidişat öngörmek mümkün. Bu makalenin amacı, Basra Körfezi gibi ekonomik ve diplomatik anlamda kritik bir bölgenin etrafına kurulmuş ülkeleri yeni koşulların ışığında ele alarak bölgenin siyasi geleceğinden bir anlam çıkarmaya çalışmaktır.

İran’ın Diplomasisi

Dünyadaki sayılı köktenci, İslamcı devletlerden biri olan İran’ın dış siyaseti, 1979 yılındaki rejim değişikliğinden beri temel bir prensip üzerine kurulmuştur: devrimin ihracatı. İran İslam Cumhuriyeti’nin ilk dini lideri Ruhullah Humeyni, “Eğer sınırlı bir çevre içine hapsolup kalırsak bozguna uğrayacağımız kesindir” (Thaiss, 1972) sözüyle ülkesinin uzun zamanlı dış siyasetine bir anlam kazandırmıştır.

Şekil 1: Günümüze değin adını verdiği Humeynizm ideolojisiyle İran dış siyasetinin baş mimarı: devrim lideri Ayetullah Humeyni (1979) (https://www.rferl.org/a/khomeini-tehran-iran/29739627.html adresinden alınmıştır.)

Nitekim İran, ortaya geldiği bölge koşullarında yalnız bir ülkeydi. Komşusu Baasçı Irak, Batı yandaşı Körfez ülkeleri, İsrail-Filistin kargaşası ve Lübnan İç Savaşı ile sallanan Levant ve bölgede etkisini arttıran Baasçı Suriye ile Siyonist İsrail… Bölgenin karışık dinamiklerine ve çeşitli oyuncularına geç katılan İran, bu doğrultuda agresif bir dış siyaset izlemek durumunda kalmıştır ve varoluşu boyunca çeşitli yaptırımlar ile savaşların etkisiyle sarsılmıştır.

Bu zorlu koşulların getirdiği adaptasyon süreci ve pragmatik bir diplomasi anlayışı, İran’ı Orta Doğu bölgesindeki başat oyunculardan biri haline getirmiştir. 40 senedir sistematik bir biçimde gerçekleşen ordu ve istihbarat yenilikleri (Pipes, 1992; Adams et al., 2009), İran Devrim Muhafızları Ordusu ve alt birimi olan Kudüs Gücü’nün gelişmesine yol açarak devletin bölgedeki güç projeksiyonunu arttırmıştır. Bunun üzerine Hizbullah ve Haşdi Şabi gibi milisler ile yakın ilişkiler İran’ın çapını daha da genişleterek Suriye, Lübnan ve Irak gibi coğrafyalarda iç siyasete etki gücünü arttırmıştır: misal, 5 Ocak 2020 tarihinde Irak Temsilciler Meclisi’nde yapılan bir oylamada 329 vekilden sadece 180’inin, ki bu vekiller İran-destekli Şii vekillerdi, katıldığı bir oylamada Amerikan askerlerinin Irak’tan kovulmasına dair bir oylama yapılmıştır (Karaalp, 2020). Kendi kaynaklarının yanı sıra İran, bölgede Beşar Esad hükümeti ve Katar gibi dışlanan devletlerle iyi ilişkiler geliştirerek yalnızlığını bir nebze hafifletmeye çalışmıştır.

2020 ötesinin İran için genel anlamda olumlu durduğu söylenebilir. Bir yandan ABD’nin bölgede azalan nüfuzu ve Suriye ile Irak gibi çatışma bölgelerinde çözümsüzlük durumu, İslam Cumhuriyeti için geniş hareket olanağı sağlıyor. Özellikle Başkan Trump’ın görevden ayrılıyor olması ve Biden’ın İran nükleer antlaşmasını masaya tekrar taşımak konusunda istekli oluşu (Adams, 2020), ABD’nin dört senedir İran’a karşı sergilediği sert diplomasiden bir ayrılışı simgeliyor.

Bu noktada ticari yaptırımların kalkma olasılığı ve İsrail’in bölgede son 4 senede kazandığı yeni gücü kaybetme riski İran için özel bir şans. Lakin bu noktada İran için Orta Doğu’nun bir oyun parkına döneceğini söylemek imkânsız çünkü ufukta, azalan ABD nüfuzu ile daha çok aktif olmaya kararlı, oldukça zengin ve Şii devriminin canı gönülden düşmanı olan bir Suudi Arabistan ve müttefik Körfez ülkeleri var.

Arap Körfezi Diplomasisi ve Ayrışmalar

Basra Körfezi’nin öbür tarafında bulunan Körfez İş Birliği Ülkeleri ise bir çatı altında toplanmış olmalarına rağmen dış siyaset bağlamında nadiren ortak paydada buluşurlar. Elbette, her ülkenin ayrı bir siyasi yapı olması ve ayrı hanedanlar tarafından yönetilmesi bu noktada bir faktördür ama dış siyaset noktasında çıkar kavgası asıl belirleyici etkendir. Genel anlamdaki bir kutupluluk şu şekilde görülebilir:

Dışişleri bakanlarını gördüğümüz bu şemada, iki temel taraf vardır: normalleşen eksen ve geleneksel eksen. Normalleşen eksen, adını 2020 senesinde imzalanan Abraham Anlaşmalarıyla (Goldberg, 2020) Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İsrail’in diplomatik ilişkilerinden alıyor. Bu anlaşmaların benzerleri, daha sonra Fas ve Bahreyn ile de tekrarlandı (Khail, 2020) ve İsrail’in Arap devletleriyle normalleşme adımları hız kazandı. Bu noktada geleneksel eksen ise İsrail karşıtlığı noktasında önceki pozisyonunu koruyan ülkeler olarak karşımıza çıkıyor.

İsrail odağında gelişen bu zıtlık, 2017’den hatırladığımız Katar krizinin üzerine eklenerek genel anlamında Körfez diplomasisini özetler nitelikte bir tabloyu önümüze koymakta. Geleneksel eksen ülkelerinin Filistin’in davasına yönelik gösterdiği ılımlılık ve İsrail’e karşı olan duruşları, onları yeni gelişmelerin ışığında normalleşen ülkeler ile ters taraflara yerleştirdi, örnek vermek gerekirse

· Yemen’deki Suudi koalisyonundan Katar’ın çekilmesi (Daffyd, 2017) ve İran’ın Yemen’e müdahalesi (Feierstein, 2018)

· Libya İç Savaş’ında Katar’ın Birleşik Arap Emirlikleri’ne karşı Sarrac hükümetini desteklemesi (Duz, 2020)

· Umman’ın Esad hükümetiyle diplomatik bağlarını yeniden kurması (Reuters, 2020)

· İran ile ilişkilerin güçlenmesi,

gelişmelerinin hepsi bir kutuplaşmanın, dolayısıyla Basra Körfezi etrafında genel bir güvensizlik havasının oluşmasına katkıda bulunuyor. Bölgede askeriye, istihbarat ve nükleer silahlanma konularındaki gelişmeler ise bu güvensizliğin yoğunluğunu ve aciliyetini arttırıyor.

Basra Körfezi’ni Ne Bekliyor?

Keskinleşen diplomatik taraflar ve ABD’nin bölgeden kopması, enerji ve ulusal güvenlik bağlamında yüksek önem taşıyan Basra Körfezi adına belirli olumsuzluklara yol açabilir. Öncelikle, Körfez’de bulunan ve Umman ile İran’ı bağlayan Hürmüz Boğazı’ndan geçen ham petrol miktarı o kadar kritiktir ki ABD hükümetinin Enerji Bilgi İdaresine göre Boğaz, “dünyanın en önemli petrol geçiş düğüm noktası”dır (Barden, 2019). İkinci olarak, olası bir tek taraflı kesintide gerçekleşecek enerji kıtlığı ve artan yaptırımlar bölgenin güvenliğini daha büyük bir belirsizliğe itebilir. Bu noktada Boğaz’ın ve Körfez’in işleyişi, belli senaryolar altında etkilenebilir.

İlk senaryo, bölgede nükleer silahlanmanın artması noktasında olabilir. Körfez ülkelerinin, Suudi Arabistan istisna olmak üzere, askeri anlamda nüfus eksikliği ve yerel sanayinin zayıf olması, onları alternatif savunma metotları geliştirmeye zorluyor. Bu noktada İran’ın merkezileşmiş milli ordusuna karşı savunmada nükleer caydırma mantıklı bir opsiyon olarak kendini gösteriyor. Özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’in nükleer silahlanma çabaları (TRT World, 2020), bu senaryoyu inandırıcı kılıyor.

İkinci senaryo ise bölgede ABD’nin yarattığı güç vakumunun başka uluslararası güçler tarafından doldurulması olabilir. Bu noktada Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kuşak Yol projesi (Calebrese, 2020) akla geliyor. Üstelik, Rusya’nın özellikle Suriye üzerinde ve İran ile olan sıcak ilişkileri (Galeeva, 2020) vesilesiyle bölgede kendine daha aktif bir rol biçmesi muhtemel. Özellikle İran ile Katar’ın ısınan ilişkilerini güçlendirerek bölgede kendine yeni bir müttefik kazanabilir. Bu müdahalelerin nihai noktası, vekil milislerden ziyade ulusal askeri güçlerin bölgede seferber edilmesi olabilir, bu şekilde Rusya ve Çin gibi devletlerin Basra politikasına etkisi tarihte hiç olmadığı kadar artabilir.

Tabii bu senaryoların hepsi bir varsayım üzerine kurulu. Bu noktada durumun tahmin edilemezliği, sadece Biden yönetiminin politikalarıyla ilgili değil; genel anlamda bu tür siyasi tartışmaların bir problemi. Lakin, eğer Orta Doğu’da Amerikan ayrılığı söz konusu olursa, bu makalede açıklanan diplomasi tanımlamaları doğrultusunda gerçekleşecek muhtemel senaryoların bir yansımasını görmek oldukça mümkün olacaktır.

Kaynakça

Adams, H. et al. (2009, Temmuz 28). BACKGROUND & COMMENTARY: Crisis furthering

assertiveness of Iran’s Revolutionary Guards. Stratfor. https://web.archive.org/web/20090805170755/http://www.ufppc.org/content/view/8877. adresinden alındı

Adams, P. (2020, Kasım 19). Joe Biden’ın İran politikası ne olacak? British Broadcasting

Corporation. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54987427 adresinden alındı

BBC, (2020, Ekim 26) Nagorno-Karabakh conflict: US-brokered ceasefire frays

soon after starting. https://www.bbc.com/news/world-europe-54686284 adresinden alındı

BBC, (2020, Eylül 9). US to withdraw 2200 troops from Iraq by end of September.

BBC. https://www.bbc.com/news/world-middle-east-54085129 adresinden alındı

Calebrese, J. (2020, Mayıs 19). China’s Maritime Silk Road and the Middle East: Tacking

Against the Wind. Middle East Institute. https://www.mei.edu/publications/chinas-maritime-silk-road-and-middle-east-tacking-against-wind adresinden alındı

Daffyd, I. (2017, Haziran 7). Qatar pulls out of Saudi-led coalition on Yemen. TRT World.

https://www.trtworld.com/mea/qatar-pulls-out-of-saudi-led-coalition-on-yemen-7695 adresinden alındı

Duz, Z. (2020, Ekim 26). Qatar, Libya sign security cooperation agreement. Anadolu Ajansı.

https://www.aa.com.tr/en/middle-east/qatar-libya-sign-security-cooperation-agreement/2019820 adresinden alındı

Feierstein, G. (2018, Aralık 6). Iran’s Role in Yemen and Prospects for Peace. Middle East

Institute. https://www.mei.edu/publications/irans-role-yemen-and-prospects-peace adresinden alındı

Galeeva, D. (2020, Ocak 2). Balancing Adversaries: Russian Policy in the Gulf and the Role of

Russian Muslims. LSE. https://blogs.lse.ac.uk/mec/2020/01/02/balancing-adversaries-

russian-policy-in-the-gulf-and-the-role-of-russian-muslims/ adresinden alındı

Goldberg, J. (2020, Eylül 16). Iran and the Palestinians Lose Out in the Abraham Accords. The

Atlantic. https://www.theatlantic.com/ideas/archive/2020/09/winners-losers/616364/adresinden alındı

Harrell, M. (2021, Ocak 7). Two Georgia counties flipped from red to blue in Ossoff-Perdue

runoff election. WMAZ-TV. https://www.13wmaz.com/article/news/local/two-counties-georgia-flipped-red-to-blue-november-to-january-elections/93-3592be2e-3428-4216-8d8f-4a3a851a9d06 adresinden alındı

Karaalp, H. et al. (2020, Ocak 5). Irak Meclisi ABD güçlerinin ülkeden çıkarılmasına karar

verdi. Anadolu Ajansı. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/irak-meclisi-abd-guclerinin-ulkeden-cikarilmasina-karar-verdi/1693017 adresinden alındı

Khail, Z. (2020, Ekim 18). Israel, Bahrain to sign diplomatic ties deal. Anadolu Ajansı.

Mogelson, L. (2020, Nisan 20). America’s Abandonment of Syria. New Yorker.

https://www.newyorker.com/magazine/2020/04/27/americas-abandonment-of-syria adresinden alındı

Pipes, D. (1992). Ambitious Iran, Troubled Neighbors. Foreign Affairs, 72(1), 124–141.

https://doi.org/10.2307/20045501

Reuters. (2020, Aralık 17). Top U.S. general meets Taliban in Qatar, calls for reduced

violence. https://www.reuters.com/article/usa-afghanistan-taliban-military-int-idUSKBN28R1W0 adresinden alındı

Reuters. (2020, Ekim 5). Oman becomes first Gulf state to reinstate ambassador in Syria.

https://www.reuters.com/article/syria-crisis-oman-int-idUSKBN26Q16Y adresinden alındı

Thaiss, G. Religious Symbolism and Social Change: The Drama of Husain, Keddie, N. (editör).

Scholars, Saints and Sufis. Muslim Religious Institutions since 1500 içinde (1972), syf. 349.

Barden, J. (2019, Haziran 20). The Strait of Hormuz is the world’s most important oil transit

chokepoint. U.S. Energy Information Administration. https://www.eia.gov/todayinenergy/detail.php?id=39932 adresinden alındı

TRT World. (2020, Haziran 15). Israel ups stockpile of nuclear warheads from 80 to 90 –

report. https://www.trtworld.com/middle-east/israel-ups-stockpile-of-nuclear-warheads-from-80-to-90-report-37294 adresinden alındı

--

--

ODTÜ DPUİT
Hariciye

ODTÜ Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler Topluluğu