DEĞİŞEN DÜNYADA
DEĞİŞEN DİPLOMASİ ANLAYIŞI

ODTÜ DPUİT
Hariciye
Published in
6 min readMar 10, 2021

TÜRKAN KILIÇ

Tarih boyunca dünya içinde var olmuş ve bundan sonra da var olacak tüm devletler izole olup kendi içinde tüm kaynaklarını üretip yaşamaktan ziyade kendi sistemlerinde izole şekilde yaşamayıp, başka devletler ile savaş, ticaret, ortaklık gibi ilişkiler içerisine girmişlerdir. Bu ilişkilerin sağlanmasında diplomasi olarak adlandırdığımız bir iletişim yöntemi dünya tarihi içinde önemli bir yer arz eder. Diplomasinin tanımını da yapmak gerekirse barış sağlama amacı ile yapılan devletlerin resmi temsilciler ile yaptıkları bir iletişim yöntemidir (Bull, 1977; aktaran Sofer, 1988). Bu tanıma göre de diplomasi özellikle devletler arası politika yürütümü yerine bu politika yürütümünü gerçekleştirmek için kullanılan retoriğin önemli bir rol oynadığı bir yöntem ve araçtır. Lakin diplomasi tanımının içeriği, özellikle devletlere aktarılan görevi, dünya politikasındaki değişen dengeler ve değerlerden de ötürü yeni gelişmeleri aktarmada yetersiz kalabilmektedir ve bu yazıdaki amaç geleneksel olarak adlandırılan bu diplomasi tanımının küresel sistemde değişip farklı pratikler, aktörler ve formlar ile yeniden şekillendiğini açıklamaktır.

Diplomasi Pratiğinin Tarihçesi ve Geleneksel Diplomasi Anlayışı

Dünya tarihinde devletlerin birbirleri ile farklı şekillerde etkileşime girdiğini görmek mümkündür ve bu yüzden de diplomasi pratiğinin oluşumunu da antik zamanlara dayandırabiliriz. Antik zamanlarda Yunan şehir devletlerin birbiri ile etkileşime girmek için geçici elçi gönderimi ile sorunlarını ya da tekliflerini diğer şehir devletleri ile paylaşma aracıyla ad-hoc da diyebileceğimiz ilk diplomasi örneklerini görebiliriz (Verşan, 1995) ama diplomasinin asıl olarak devletler arasında gönderilen geçici elçilerin devlet çıkarlarını savunmanın daha çok önem kazanıp bu elçilerin iletişimi yönetmede olan rollerinin öneminin artmasını ve diplomasinin basit bir iletişim olarak değil retoriği de içeren bir sanat olarak görülmesini Bizans döneminden itibaren gözlemleyebiliriz (Verşan, 1995). Ancak bu örneklerde gördüklerimiz yine de diplomasi pratiğini bir politik kurum olarak görmekte yetersizdir çünkü bu iki örnekte de elçiler sadece olaylara bağlı olarak iletişimi sağlamada bir tür aracıdır. Diplomasinin devletler arasındaki ilişkileri yürütmede resmi temsilcilerin karşı devlet ile daha çok etkileşime geçip devletinin çıkarına daha etkin ve efektif olduğunu gördüğümüz örnekler ise devamlı konsoloslukların açılması ile görülüyor. Konsoloslukların ilk örnekleri 15.yüzyılda İtalya şehir devletleri arasında görülürken diplomasi temsilcilerinin rolünün ana amaç olarak iletişimi sağlayan bir aracı olma önceliğindense, karşı devlette kendi devletlerinin varlığını temsil ederek ana görevi olan devletinin milli çıkarını gözetip kendi devletinin o ülke politikacıları ve ülkenin kendisi üzerinde etkisini arttırmaktı (Verşan, 1995).

Konsoloslukların kurulmasının diplomasinin tarihsel gelişiminde önemli bir yeri olup konsolosluk kurumu ise diplomasi pratiğini diplomatlar olarak adlandırdığımız sürekli bir görevli üzerinden sürdüren bir kurumdur ve bu kurumlar geleneksel diplomasi anlayışının o zamanlar içinde de güçlenmesini ve bu nedenle diplomasinin devletler arasında olmasını vurgulamıştır. Geleneksel diplomasi anlayışının en temel özelliklerine bakarsak, bu kavram geliştiği uluslararası sistemden bağımsız değildir. Özellikle Westphalian dönemi sonrasında uluslararası arenada tek önemli aktör olarak görülen ulus-devletler diplomatik ilişkilerin yürütülmesinde tek ana aktör olarak tanınmıştır (Jane, 2014). Kısaca geleneksel diplomaside devletlerin ve devletin çıkarına çalışan temsilci olarak diplomatların ana aktör olarak rol aldığını, devletler arasında oluşan büyük ve üst politika konuları olarak görülen dış ilişki konularının çözümünün amaçlandığını ve diplomasi pratiğinde devletlerin karşı devletin önemli politikacılarını ve karar alma mercilerini kendi milli çıkarına göre etkileme amacının güdüldüğünü söyleyebiliriz.

Günümüz Diplomasi Anlayışının Gelişmesi ve Formları

Literatürde eski diplomasi olarak adlandırabileceğimiz geleneksel diplomasi anlayışı, dünya politikasında değişen olaylar ve aktörler nedeniyle de değişime uğramıştır. Westphalian diplomasisinin ve dönemin güçler dengesi politikasının 1. Dünya Savaşı’nda krize uğraması, diplomasi hakkında önemli tartışmalar yaratmıştır. Literatürde yeni diplomasi olarak adlandırılan bu diplomasi eğilimi bu tartışmaların bir sonucu görülebilir. Yeni diplomasi kavramı 1. Dünya Savaşı sonrasında ABD başkanı Woodrow Wilson’un 14 maddelik prensiplerinde belirttiği 1. Dünya Savaşı’nın da nedeni olarak gördüğü gizli anlaşmaların diplomasi yürütülürken olmaması ve halkın da anlaşmaların içeriğinden haberdar olması gerektiğini savunarak diplomasinin daha açık bir şekilde yürütülmesini savunmuştur ve açık diplomasinin dünya politikasına barış, dayanışma ve refah olarak yansıyacağını düşünmüştür (Sofer, 1988). Aynı zamanda da diplomasi yürütülürken tek taraflı anlaşmalar yerine çok taraflı görüşmelerin 1. Dünya Savaşı sonrası atmosfer için savaşları önlemede ve çatışmaları çözmede gerekliliğini bahseden Wilson, kolektif güvenlik ilkesinde devletler arası bir organizasyon olan Milletler Cemiyeti’nin kuruluşunun önemini devletler arası sorunların çözümü için ana organ olarak görmüştür (Acar, 2006). Yeni diplomasi olarak adlandırabileceğimiz devletlerin diplomaside iletişim kurmasının çok taraflı bir yana geçişinden ve diplomasi iletişiminin etkisinin daha geniş alanlarda sonuç bulacağının düşünülmesinden dolayı geleneksel diplomasinin değişiminde önemli bir adım atıldığını söyleyebiliriz ama bu anlayışta yine de aktör olarak devletlerin ne kadar da bir uluslararası organizasyon altında olsa da ana aktör olduğuna vurgu yapılmıştır.

Uluslararası ilişkiler literatüründeki yeni diplomasi anlayışının gelişimine bakacak olursak küreselleşme sürecinin etkisi önemlidir. Küreselleşen dünyada dünya politikasının ulus-üstü düşüncelere yönelmesinde ötürü uluslararası aktörlere olan bakışın devletlere ek olarak hem devletler arası hem de devletler dışı organizasyonların da eklenmesiyle değiştiği gözlenmiştir ve Westphalia döneminde geliştirilen ulus-devlet değerlerinin küresel politika üretimi ve yönetiminde yeri de tartışılmaya başlanmıştır. Dünya tarihindeki bu önemli süreç sırasında da diplomasinin yönteminin ve anlayışının da değişmesi gerektiği kaçınılmaz bir gerçek olmuştur. Küreselleşen yeni dünya düzeninde diplomasi yürütülürken; geleneksel olarak devletlere atfedilen rol ve önem git gide uluslararası ilişkilerin yeni ve gelişen aktörlerine yönelmeye başlamıştır, aynı zamanda küreselleşmeye değişen uluslararası normların diplomasi yürütülürken üzerine düşülen politik konuların da değişimine yol açmıştır ve iletişimin küreselleşme süreci ile kolaylaşması ve diplomatik sorunların çözümüne erişilmeye çalışırken sürecin verimliliği ve çözüm yolları da artmıştır (Acar, 2006).

Uluslararası sisteminin aktörlerinin değişmesi diplomasi formlarının değişimini de yol açmıştır. İkincil kulvar diplomasi geleneksel olarak bildiğimiz birincil kulvar diplomasisinin devletler arası devlet temsilcileri arasında gerçekleşmesinden farklı olarak (Sanders, 1991; aktaran Mapendere, 2005), birincil kulvar diplomasisine ek olarak, çatışma yaşayan alt grupların resmi olmayan yollarla sorunu çözmeye çalışıp amaç olarak da üst politika konularından farklı olarak insan hakları, kalkınma gibi düşük politika konularının çözümüne erişmeye çalışırlar (Montville, 1991; aktaran Mapendere, 2005). Bu bilgiye bakarak diplomasinin aktörlerinin değişiminin diplomasi formlarını değiştirirken aynı zamanda alanının da genişlemesine ve sonuç olarak da etkilediği alanın devletlerin dış politikası ve politikacılarının yanında, devletin içindeki aktörlerinin ve ulus-devletlerden farklı olarak bulunan uluslararası ve ulus-üstü aktörlerinin de etkilemesine yol açmıştır. Lakin devletler hala diplomasinin en önemli ve en güçlü aktörleri olma konusunda yerini korumakta olup yeni aktörlerin küresel sorunları daha alt tabandan etkilemeye çalışması devletlere göre daha zayıf kalır.

Devletler güç uygulama konusunda hala yerini koruyan bir gücü olmasından dolayı da diplomasi için hala en önemli ve en bilen aktörlerdir ama yeni dünya düzeninde devletlerin de diplomasi yürütürken ilgilendikleri alanlar ve etki ettikleri aktörler değişmiştir. Daha düşük politika olarak görülen ekonomi, insan hakları, kalkınma devletlerin ilgilendikleri alanlar arasında yerlerini alırken, kamu diplomasisi olarak da adlandırılan diplomasi yönteminin de artması devletlerin etki ettikleri aktörlerin değiştiği ve geliştiğini gösterir. Kamu diplomasisinde devletlerin etki etmek istedikleri aktörler karşı devletin halkı olup, karşı devletin içinde kendini bir etkileyici güç olarak yer bulmak amacı bu diplomasi yönteminin ana özelliğidir (Mark, 2002; aktaran Kocabıyık, 2019). Kamu diplomasisinde karşı devletin halkını etkilerken devletler kendi askeri ve politik güçleri yerine yumuşak güçleri olarak adlandırılan demokrasi, kültür, sanat, ideoloji gibi alanlarda karşı devlete karşı kendi devletinin özelliklerini güzel ve önemli gösterme amacı güdülür (Nye, 2005; aktaran Kocabıyık, 2019). Karşı devletin halkını etkileyip kendine çekme çalışmaları ne kadar yeni bir durum olarak adlandırılamasa da küreselleşen dünyada uygulama çalışmalarının arttığını söylemek mümkündür.

Son Notlar

Sonuç olarak, diplomasi anlayışının değişimi dünya politikası üzerindeki değişimlerden bağımsız olduğunu düşünmek doğru değildir. Uluslararası sorunların değişimi, aktörlerin değişimi ve stratejilerin değişimi; diplomasinin de aktörlerinin, stratejisinin ve etkilediği alanların değişmesine yol açmıştır. Geleneksel olarak daha ikili devlet ilişkilerinden, devletlerin politikacıları ve onların dış politikasını etkileme amacından, ve daha politik ve askeri konulardan; günümüzde küreselleşme ile gelen yeni dünya düzeni ile birlikte daha çok taraflı ve çeşitli aktörlü, daha halkları etkilemeye çalışan, ve daha ekonomik, kalkınma, ve gelişim konularına yönelmiştir.

Kaynakça

Acar, D. Ş. (2006). Küreselleşen Dünyada Diplomasi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Dergisi, 9(1–2), 417–440. Erişim adresi http://sbmyod.selcuk.edu.tr/sumbtd/article/view/155/149

Jane, M. (2014). Pre-westphalian ve westphalian dönemden post-westphalian döneme geçerken diplomasinin değişen rolünün analizi (Master’s thesis, Uludağ Üniversitesi). Erişim adresi https://acikerisim.uludag.edu.tr/bitstream/11452/4721/1/380114.pdf

Kocabıyık, H. (2019). Değişen Diplomasi Anlayışı, Kamu Diplomasisi ve Türkiye. Avrasya Etüdleri, 55(1), 163–196. Erişim adresi https://dergipark.org.tr/tr/pub/avrasya/issue/48343/612298 adresinden alındı

Mapendere, J. (2006). Track One and a Half Diplomacy and the Complementarity of Tracks.

Sofer, S. (1988). Old and new diplomacy: a debate revisited. Review of International Studies, 14(3), 195–211. Erişim adresi https://www.jstor.org/stable/pdf/20097144.pdf?casa_token=VB1Xbp8vIzkAAAAA:o9NIpN54Mr8z4Ovj_EO7rD9vUnnH2GcnWqPdE_nRrseFu28Omg73hY_mkVhvKvXV4f8ZC-qCG_0TB7Q0cOaGG3f8yG8-vhwM2dECNM1WT_bw1-fUlA

Versan, R. (2012). Tarih Boyunca ve Günümüzde Diplomasi. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 0(10). Erişim adresi https://dergipark.org.tr/tr/pub/iusiyasal/issue/622/6333

--

--

ODTÜ DPUİT
Hariciye

ODTÜ Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler Topluluğu