POST-TRUTH ÇAĞINDA REKABETÇİ OTORİTER REJİMLER

ODTÜ DPUİT
Hariciye
Published in
6 min readMar 6, 2021

Sevinç İrem Balcı

“Peçesi kaldırıldığında hakikatin, hakikat kalacağına inanmıyoruz artık.” *Nietszche

(Shovel)

Post-truth, globalleşme çağında post-modernizmin yükselmesiyle birlikte ortaya çıkmış, tanım olarak hakikat-sonrası olarak adlandırılabilecek bir kavramdır. Post-modernizmin getirdiği, anlamın ve derinliğin kaybolarak, özün bir kenara atılıp şeklin ön plana çıkartılması sanata, edebiyata ve günlük hayatımıza olduğu gibi, günlük siyasete de yansımıştır. Hakikatin saptırılması, siyasiler tarafından sıkça kullanılan “ad hominem” olarak bilinen safsataların günlük siyasi dilde yaygınlaşması ve sosyal medya araçlarının provokatör amaçlar için kullanılması genellikle rekabetçi otoriter rejimler tarafından da kullanılmaktadır. Bu yazıda, rekabetçi otoriter rejimlerin karakteristik yapılarının post-truth çağına nasıl uyarlandığı anlatılacaktır.

Rekabetçi Otoriterizm Nedir?

Soğuk Savaş Dönemi’nin bitmesiyle birlikte, “melez” rejimler olarak adlandırılan pek çok yeni yönetim biçimi doğmuştur. Özellikle Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla bağımsızlığını ilan eden “post-Sovyet” olarak adlandırılan ülkelerin yanı sıra üçüncü dünya olarak bilinen ülkelerde, çoğunlukla Afrika, Orta ve Güney-Doğu Avrupa, Uzak Asya ve Amerika kıtalarında olmak üzere, bu melez rejimlere rastlanmıştır (Levitsky & Way, 2010)

Melez rejimler genellikle demokrasiyi ve otoriterizmi içinde barındıran fakat ikisini de tam olarak benimseyememiş rejimlerdir. Melez rejimler yarı-demokratik, yarı-otoriter, kısmen özgür olmak üzere pek çok rejimi içinde barındırır ve rekabetçi otoriter rejimler de bu rejimlere bir örnektir (Giersdorf & Croissant, 2011). Ancak rekabetçi otoriter rejimler demokratik araçların daha görünür olmasıyla ve seçimlerde oy kazanma amacı gütmesiyle diğer melez rejimlerden ayrılırlar (Levitsky & Way, 2010).

Demokratik rejimler vatandaşlarına ayrım gözetmeksizin yönetimde söz sahibi olma hakkı sunarlar, şeffaf ve hesap verebilir hükümet sistemi vardır, vatandaşlar ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü de dahil olmak üzere temel hak ve özgürlüklerini gerçekleştirebilirler ve bu haklar devlet tarafından korunmaktadır. Öte yanda, otoriter rejimde temel hak ve özgürlükler kısıtlanmıştır, insanlar genellikle zoraki güce karşı sessiz bırakılırlar ve basın ve ifade baskı altındadır, otoriter hükümetlere karşı çıkmak bir yana, onlara karşı tarafsız kalmak bile suç sayılır.

Bu iki rejimin karmasıyla oluşan ‘hibrit’ diyebileceğimiz rekabetçi otoriter rejimler, bu yönetim biçimlerinin ikisinden de izler taşır. Rekabetçi otoriterizm, vatandaşlara özgürce oy kullanma hakkı sağlar fakat seçmenlerin algısı kısıtlanır; vatandaşların temel hak ve özgürlükleri rejimin çıkarlarına aykırı düşüyorsa engellenir ve düşüncelerle ifadeler, post-truth araçlarının en yaygın kullanıldığı alan olarak göreceğimiz gibi, manipülasyon yöntemiyle yeniden şekillendirilir.

Post-Truth Çağı Neyi Öğütlüyor?

Post-truth, Türkçeleştirilmiş haliyle “hakikatin önemsizleştirilmesi” terimi, ilk kez 1992 senesinde The Nation dergisinde yayımlanan Steve Tesich’in makalesinde kullanılmıştır. Tesich bu makalede Reagan yönetiminin İran/Kontra skandalı ve Körfez Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan basın kısıtlamasının halk tarafından normal karşılandığını çünkü halkın artık gerçekleri duymak istemediğini belirterek eleştirmiştir. Burada Tesich’e göre, halkın sağlığının ne kadar önemli olduğuna bakılmaksızın, hükümet artık halkı hakikatten korumakla yükümlüdür (Kreitner, 2016). Daha sonrasında, 2016 yılında Oxford Sözlüğü bu terimi “yılın terimi” ilan etmesinin sebebi, ABD’de Donald Trump’ın başkan seçilmesi ve yakın zaman önce tamamlanan Brexit sürecinde uluslararası medyada ve akademide bu kavramın oldukça sık kullanılmasıydı (Wang, 2016).

Hakikatin önemsizleştirilmesinin yalan söylemekten farkı, manipülasyona açık ve sorgulamaya meyilli olmayan çoğunluk kitleye, külliyen yalan haber sunmaktansa, onların mantığından ziyade hissiyatına hitap edecek ve böylece içi dolu olmayan, birlik ve beraberliği kuracak saptırılmış ve oynanmış haberler sunmaktır (Alpay, 2017). Duygulara hitap etme hakikat sonrasının ayırt edici bir faktörüdür, genellikle iki farklı duygunun birbirine zıt olarak gösterilmesi, rasyonalite ve duyguların ilişkisini reddeden yanlış ikilem durumuna iter. Bu demektir ki, post-truth bizi analitik düşünceye duyguların da yer verildiği bir çağa doğru yöneltmektedir (Crilley, 2018).

Rekabetçi Otoriter Rejimlerin Oyuncakları Olarak Post-Truth Araçları

Sırbistan’da Vucic, Yugoslavya’da Milosevic, Rusya’da Putin, Uganda’da Museveni yönetimleri politikanın tanıklık ettiği otoriter rejimlerin bazılarına örnektir. Bu isimlerin ortak özelliği, halkları tarafından seçilmiş cumhurbaşkanı ve başbakanları olarak uzun yıllar boyunca iktidara sahip olmalarıdır. Bu bölümde, rekabetçi otoriter rejimlerin 21. yüzyılda post-truth araçlarını kullanarak iktidardaki yerlerini nasıl sağlamlaştırdıklarını göreceğiz.

Geleneksel ve sosyal medya araçları, hakikatin önemsizleştirilmesinde en büyük role sahip araçlardır. İnternet yaygınlaşmadan önce, otoriter ve rekabetçi otoriter rejimler genellikle gazete, radyo ve televizyonlarda, rüşvet ya da tehdit yoluyla haberleri ve gündemi kontrol etmekteydiler. 21. yüzyıldan itibaren, geleneksel medya organları hala devam etse de sosyal medya araçlarının etkisi geleneksel medyayı geride bıraktı.

Rekabetçi otoriter rejimler geleneksel medyaya göre denetlenmesi daha zor olan sosyal medyayı nasıl kontrol altında tutar? Aslında, sosyal medya görece özgür bir ortam sağladığı ve artık neredeyse halkın tümünün erişimine açık olduğu için TV ve gazetelerdeki sansür sosyal medyada daha az görülmektedir. Genellikle, rekabetçi otoriter rejimlerin kullandığı yöntem algı yaratmaktır. Son yıllarda sosyal medya araçlarıyla birlikte hayatımıza giren “trol” terimi nefret söylemini ve kutuplaşmayı yaygınlaştırmaya çalışan olumsuz sosyal güçleri ifade etmektedir. Kimi zaman asparagas haberleri yaygınlaştırmayla, kimi zaman tanınmış bir sosyal figürü linç ettirmeyle yükümlüdürler (BBC, tarih yok). Rekabetçi otoriter rejimlerin, trolleri kendi lehlerine yahut rakip partinin aleyhine propaganda yaptırmak için işe aldıkları bilinmektedir. Örneğin, Rusya’nın saray destekli “troll çiftlikleri” olduğu iddia edilmekte ve bu çiftliklerin propaganda amacıyla sosyal medyada paylaşım taktiklerinin olduğu ortaya konulmaktadır (Alba, 2020).

Sosyal medyada oluşturulan asparagas haberlerin oldukça hızlı bir biçimde yayılması ve gündem olmasının iki büyük sebebinden biri, doğrudan duygularına hitap eden haberleri teyit etmeden, düşünmeden, sorgulamadan paylaşan sosyal medya kullanıcılarıdır. Genellikle gelişmekte olan ülkelerde halkın medya okur-yazarlığı düşüktür, bu da yalan veya çarpıtılmış haberlerin yaygınlaşmasında etkilidir. Rejimler, sadece propaganda amacıyla değil, gündemin değişmesi istemiyle de bu haberlerin dolaşımda olmasını isterler. İkinci sebep ise, sosyal medya araçlarının yarattığı filtre balonlarıdır. Filtre balonları, uygulamaların algoritmaları tarafından oluşturulan, internetteki ayak izlerimize göre karşımıza beğenebileceğimiz görüşleri, haberleri ve ürünleri çıkaran araçlardır (Farnam Street, 2017) Fakat sosyal medyada daha fazla geçirilen zaman bizi daha da çok filtre balonlarına hapsettiği için hakikat algımız değişmekte ve gitgide daha az farklı fikir duymaktayız. Bu da esasen, rekabetçi otoriterizmin en büyük silahı olan kutuplaşmaya zemin hazırlamaktadır.

Bir diğer söylem biçimi olan popülizm, post-truth dönemiyle kavramsal ve enstrümental açılardan uyum içerisindedir. Her ikisi de ussal akıl yürütmenin ve analitik düşüncenin önünü kesmek ister (Alpay, 2017). Böylelikle toplumun yetersiz eğitime sahip kalabalık kitlelerinin algısını değiştirmek ve toplumsal kutuplaşma yaratmak daha kolay hale gelir. Daha önce de bahsettiğim gibi toplumsal hassasiyete işaret eden söylemlerin kullanılması (millet, vatan hainliği, büyük oyun vs.) buna katkı sunar. Rekabetçi otoriterizm, popülist söylemin yanı sıra, karşısındakinin savını çürütmek ve duyarlılık yaratabilmek için safsatalara başvurur . Hakikatin önemsizleştirilmesinin siyasi bir örneği olarak, maden çıkarmak üzere ağaçları kesmeyi planlayan hükümetin, iklim aktivistlerinin buna karşı duruşunu “vatan hainliği” ve “düşmanlık” olarak etiketlemesi, halkın büyük çoğunluğunun hassas olduğu bir konuya işaret ettiği için iki grup arasında bir kutuplaşma yaratır. Halbuki burada, yine ağaçların kesilmemesini istemek halkın faydasını gözeten bir eylemdir. Bu örnekte argumentum ad personam olarak bilinen rakibe hakaret etmek safsatası kullanılmıştır.

Son Notlar

Sonuç olarak, birbirine yakın dönemlerde ortaya çıkmış iki kavramın, 21. yüzyılda değişen iletişim yollarının ve söylemlerin etkisiylebirbirleriyle nasıl etkileşim halinde olduklarını anlatmaya çalıştık. Soğuk savaş sonrası ortaya çıkmış melez rejimlerden biri olan rekabetçi otoriter rejimler, teknolojinin hayatımıza bütünüyle entegre olduğu bu zamanlarda yerlerini korumak için hakikatin önemsizleştirilmesi yoluna başvurmaktadırlar. İçi boşaltılmış kurumlar, liderlerin popülist söylemleri ve sosyal medya araçları da onlar için birer zemin olmaktadır.

Kaynakça

Alba, D. (2020, Mart 29). How Russia’s Troll Farm Is Changing Tactics Before the Fall Election. The New York Times: https://www.nytimes.com/2020/03/29/technology/russia-troll-farm-election.html adresinden alındı

Alpay, Y. (2017). Yalanın siyaseti (4. baskı). İstanbul: Destek Yayınları.

BBC. (tarih yok). Why do people troll and what can you do about it? https://www.bbc.co.uk/bitesize/articles/zfmkrj6 adresinden alındı

Crilley, R. (2018). International relations in the age of ‘post-truth’ politics. International Affairs, 94(2), 417–425. doi: 10.1093/ia/iiy038

Farnam Street. (2017, Temmuz). How Filter Bubbles Distort Reality: Everything You Need to Know. https://fs.blog/2017/07/filter-bubbles/ adresinden alındı

Kreitner, R. (2016, Kasım 30). What a 25-Year-Old Essay Tells Us About the Current Moment. The Nation: https://www.thenation.com/article/archive/post-truth-and-its-consequences-what-a-25-year-old-essay-tells-us-about-the-current-moment/ adresinden alındı

Stephan Giersdorf & Aurel Croissant (2011) Civil Society and Competitive Authoritarianism in Malaysia, Journal of Civil Society, 7:1, 1–21, DOI: 10.1080/17448689.2011.553401

Wang, A. (2016). “Post-truth” named 2016 of the year by Oxford Dictionaries. The Washington Post: https://www.washingtonpost.com/news/the-fix/wp/2016/11/16/post-truth-named-2016-word-of-the-year-by-oxford-dictionaries/ adresinden alındı

Görseller

Shovel, M. (tarih yok).

--

--

ODTÜ DPUİT
Hariciye

ODTÜ Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler Topluluğu