Askerdeyim, Şafak Sayıyorum

Sanırım askerlik süreci beklentimle en ters düşen süreçtir benim hayatımda. Hani babalarımız, arkadaşlarımız hep lafın yeri geldiğinde bahsederler; içtimalardan, sürünmelerden, yedikleri istikametlerden ve edilen senfonik küfürlerden. İşte benim için bunların hiç biri yer etmeyecek sanırım askerden sonra…

Herkesin dediği gibi sırtımda bal küfesi ile gezdiğimden midir bilmiyorum ama hayatımın en güzel tatili olacağa benziyor benim için askerlik. Umarım 16 Eylül sabahında tezkeremi aldığımda da aynı cümleleri kurabilirim, geriye sadece arkadaşlıklarımız ve üstlerimizle olan “sen üniversiteliysen ben de 4 yıllık mezunuyum abicim” ya da bir komutan gelip de selam vermediğimizde “sen kesin kısa dönemsin” lafları kalır geriye ve kahkahalar uçuşur havada. Sözün özü şimdilik gözüken, askerliğimin iş yoğunluğu olarak yoğun ve bir o kadar da eğlenceli geçeceği.

Görevim de her İşletme mezunu kısa dönem gibi ben de “Kantin Görevlisi” olarak yapıyorum askerliğimi. Her sabah 7:30’da diğer üç arkadaşımı da yanıma alıp fastfood işletmemizi açıyoruz, her akşam 20:00’da da hesapları alıp Kantin Başkanlığı’na devrediyoruz. Bu kadar rutin gözüken işi eğlenceli hale getiren de pek tabii ki müşteri konumundaki diğer askerler…

Henüz çarşı izinlerimiz verilmedi fakat izinlerin hafta içi verilecek olması beni şimdiden sevindiriyor. Bu durum İskenderun sokaklarından başlayıp çevre il ve ilçelere geziler düzenleme planlarımız için gayet uygun. Birkaç hafta sonra ilk gezimizi ünlü Arsuz plajına yaparak ilk açılışı yapacağız. Plajdan döndükten sonra da notlarımı aktaracağım.
Şafak 100 küsur; plakalara düşünce sayarız sanırım…