Galatasaray’da Organizasyon Gerçekten Yok mu? Sosyal Bilimlerin Futbola Uygulanışı

Onur T. Karabıçak
İki Satır
Published in
6 min readSep 25, 2021

Temel Mantalite

Galatasaray maça Lazio maçındaki ideal planı ile başlamıyor, baskıdan çıkışlarda stoperlerin 3. pas opsiyonu olarak kullanıldığı Trabzonspor maçı öncesi düzen ile başlanıyor. Bu düzende pasları alacak oyuncular ve yapılacak katlar maçtan önce çizili. Önceki maçlardan farkı ise Taylan’ın 6 numarada regista gibi topla buluşmaması. Bunun sebebi Taylan’ın topla birlikte arkasını dönememeyip top kayıpları yaptığı Kasımpaşa yenilgisi. Galatasaray bu düzeni Seri varken de kullanıyordu. Ancak Seri varken daha fazla pas yapan ve savunmanın dengesini bozan Galatasaray artık hücuma 3–4 pas ile çıkıp doğrudan kaleye inmeyi düşünüyor. İlk 2 dakikada Galatasaray Muslera’nın Yedlin’e orta mesafeli direkt paslarıyla çıkmaya çalışıyor. Bu taktiği 2. St.Johnstone maçından beri Terim’in yeni argümanı olarak görüyoruz. Modern futbola uygun, yerden oynayan, setin mantığını (düzenli olduğu sürece anlayabilecek şekilde) oynayan oyunculara kavratmaya çalışan bir Galatasaray var. Set mantığı ise her oyuncuda aynı düzeyde oturmuyor, bunun en tipik örneği Deandre Yedlin ve Luyindama. Bu durumda kadro düzensizliği de etkili.

Bu düzende ortaya giren 6 numara ve ona duvar olacak şekilde bekleyen 8 numara görüyoruz. Baskının durumuna göre Yedlin’e direkt pas atılıyor ya da Feghouli’nin boş kalan koridorda Assunçao’dan pas almaya gelmesi gerekiyor. Hatta aşağıdaki görseldeki gibi rakip takım forvetleri baskıya iyi yerleşemezse Alpaslan-Aanholt-Assunçao üçgeni ile de çıkılabilir. Temel mantık, oyunu olabildiğince geniş alana yaydıktan sonra boşta kalacak bekler üzerinden boş koridorları yakalamak ve 3–4 pasta karşı kalede pozisyona girmek. Galatasaray oyunu bu kadar geniş alana yayıp 8 ve 10 numara pozisyonundaki oyuncularu karşı tarafa hızlıca geçirmek istiyor. Bilindiği üzere, Galatasaray geride çok adamla bekleyen yerleşik savunmalarda zorluk çekiyor.

Bu dakikaya kadar Galatasaray 2 kez Muslera-Yedlin bağlantısıyla, 2 kez de Assunçao-Feghouli bağlantısıyla çıkıyor. Bu pozisyonda ise Muslera, Assunçao ile oynamak yerine doğrudan 2. pas olan Feghouli’yi tercih ediyor. Bu tip tercihleri bu maç Muslera’dan daha sık görerek başlıyoruz, ancak bu topu Muslera, Feghouli’nin uzağına atıyor ve Feghouli de topu almak için çaba göstermiyor. Bir sonraki pozisyonda ise Muslera el yordamıyla doğrudan Feghouli’yi buluyor. Topu genel olarak ayağına bekleyen Feghouli’nin Fatih Terim’in bu setinde 3. bölgedeki Halfspace’te ya da 1. bölgedeki sağ veya sol koridorda top alması gerekiyor. Dolayısıyla Feghouli’nin oynadığı temel alan ve görevleri çok belli. Sağ çizgiye yanaştığında ise Emre Kılınç-Yedlin-Feghouli üçgeni kuruluyor. Sol tarafa dönerse Oğulcan-Aanholt-Feghouli üçgeni kurulup Oğulcan çizgiye indiriliyor. İlk 10 dakikada Galatasaray’ın baskıdan çıkış ve hücum setlerindeki argümanları bunlar. Ancak bunların hiçbirinden sonuç alınamıyor.

Basit, Etkili ama Oynanmayan Hücum Setleri

Hücumda ise 10.25–11.25 arasındaki sekans durumu güzel özetliyor. Nelsson-Assunçao-Alpaslan savunması ortashaya 3’lü yerleşmiş. Doğrudan pas kanalları mevcut, halfspace’teki Taylan içeri girip dışarı kat eden Emre’nin yerini doldurmuş ve top Nelsson’a döndüğünde savunmanın dengesi bozulmuş durumda. Setin boş kalması gereken hedef oyuncusu sağ kanattaki son adam. 1. karede bu oyuncu Taylan. Nelsson direkt pasla oyuncuyu topla buluşturmak yerine sete baştan başlıyor.

Daha sonraki karede ise Emre Taylan’ın pozisyonunu alıyor ve Alpaslan’dan aldığı pasla ortasahadaki derin boşluğu değerlendiriyor. Yüzü artık tamamen karşı kaleye dönük olan Emre, Sağ kanatta az önce Taylan’la yer değiştiren Yedlin’in bomboş olduğu bölgeye topu atmalı. Ancak Emre uzaklardan şansını denemeyi tercih ediyor ve hanesine bir isabetsiz şut daha yazdırıyor.

Pozisyondaki boşluğun temel sebebi ise adam-adama savunan Kayseri’de sol bek ve kanadın oyuncularının yer değiştirmesi ve Emre’nin Carol’ü ortaya çekmesi. Yukarıdaki karede 3. adam olan Yedlin boş katı atıyor. Setin devamını 1 dakika içinde 2 kez oynamayan takımına karşı, Fatih Terim diyecek bir şey bulamıyor:

Neden Olmadı?

Pas hızının son derece düşük olması, Fatih Terim’i de asıl üzen noktaların başında geliyor. Pas hızını arttırmak için her bölgeye üçüncü adamı sokup pas opsiyonlarını genişletse de, oyunun yönünü değiştirmesi gereken Taylan ve Feghouli’nin son derece kötü performansları bu işi çok zorlu kılıyor. Pas/pozisyon oynayan Galatasaray’da pas hızı baskıdan çıkarken yüksek olsa da baskıdan çıktıktan sonra çok düşük. Bu düşük hız, rakip savunma hatalarını değerlendirmeyi ve rakip savunmayı hataya zorlamayı imkansız hale getiriyor. Her oyuncu topu ayağına aldıktan sonra etrafına bakmamalı. Burada da çizilmiş hücum setinin eksikliğini ya da oyuncu kalitesinin uygunsuzluğunu görüyoruz.

Maça rotasyonla başlayan Fatih Terim, golleri erken bulabileceği ve doğrudan rakip kaleye gidebileceği setler çizmiş. Ancak oyuncuların birlikte oynama düzensizliği ve Alanya maçından sonra kendilerine güvensizlikleri, maçı kötü geçen bir idmana çevirmiş gözüküyor. Galatasaray ısrarla yerden direkt paslarla oynamayı denemeye devam edecek, ta ki oyuncular pozisyonlarını ve setin mantığını anlayana kadar.

Galatasaray’ın hücum geçişlerini ve oyun planını sergilediği kısım 30. dakikaya kadar sürüyor. Bu dakikadan sonra artık oyundan kopan ve üretemeyen Galatasaray, Hikmet Karaman ve öğrencilerine gol atamayacaklarının sinyalini vermiş oluyorlar ve Kayseri takımı kötü de oynasa maça odaklanmaya başlıyor. Deandre Yedlin ve van Aanholt’un beklerde gittikçe düşüş göstermesi de Emrah Başsan’ın elini rahatlatıyor, derken duran toptan güzel ama çok rahat engellenebilir bir organizasyonla golü buluyor ev sahibi ekip. Maç içerisinde gittikçe motivasyonu düşen Assunçao 2 kez çıkarken sorumluluk almıyor ve top kaybı yapıyor. Top kaybından sonra hatasını telafi etme isteği de gösteremeyince, Emrah Başsan’ın harika şutu çekmesine izin veriyor. Galatasaray oyundan tamamen koparken, Fatih Terim’in öfkesi ve hayal kırıklığı sahaya yansıyor.

Pas/pozisyon oyunu oynamaya çalışan ve sabırla rakibin boyunu uzatıp ön taraftaki hızlı oyuncularının çapraz katlarıyla rakibi çözmeye çalışan Galatasaray’ın bu sezon ilk 30 dakikada gol atmayı başaramadığı rakiplerine karşı işi çok zor. İlk 30 dakikada gol atılamadığı sürece rakip takıma karşı kozunuzu açmış oluyorsunuz: “Ben ne yaparsan yapayım bitiremiyorum, bana istediğin kadar açık oynayabilirsin.” Üstelik Alanyaspor maçının ikinci yarısındaki gibi kapanan bir Bülent Korkmaz takımı da değil, apaçık oynayan Kayserispor’dan bahsediyorum.

2. Yarı: Yeniden Hücum

Kayserispor baskıdan sadece 2 kere top çalabilmesine rağmen baskılı oynamaya devam ediyor. 45–65 arası Galatasaray bu baskıdan her seferinde çıkıp rakip ceza sahası çevresine ulaşıyor. Önce Oğulcan’ı içeri atan, sonra da Diagne’yi alan Terim takımın ceza sahası içinde çoğalmasını istiyor. Mustafa’nın yapamadığı top taşımaları ve kanada indirmeleri Diagne yapabiliyor. Oyuna aldığınız forvet oyuncusu baskıdan çıkışlarınızı engellemiyor ve ceza sahasına atacağınız topların gol olma olasılığını arttırıyorsa bu değişiklik gayet doğru işlemiş demektir. Galatasaray bu sürede ilk yarıdaki yerleşimin aynısıyla her iki kanattan da çıkabiliyor. Eğer soldan çıkarsa ileride top Ömer’le buluşurken çıkış sağdan gerçekleşirse Morutan üzerinden kuruluyor. Her iki durumda da Kerem ceza sahasına çapraz koşu atıyor ve Taylan top alacak 3. adam olmak üzere rakip ara hatlarına geliyor. 60–75 arasında Galatasaray 5 kere rakip alanda topla buluşuyor ve 3’ünde isabetsiz orta açılıyor. 63’te Yedlin’in savunmadaAlpaslan’dan top alıp direkt 3. bölgedeki Diagne’yle al-ver yapması ve bu kez Boey misali koşusunu kesmemesiyle rakip hazırlıksız yakalanıyor. Yedlin’in pasında Mustafa topu dışarı atıyor. Hemen sonraki sekansta Galatasaray, Ömer’in ortasıyla bitmesi gereken hücumda Yedlin’in kötü vuruşu ve hemen sonrasında da Diagne’nin ıskalamasıyla bu beş dakikayı da gol bakımından verimsiz geçiriyor. Bu on beş dakika maç esnasında pas hızının en yüksek olduğu anlardan biri. Galatasaray bu sekansta ilk yarıdaki gibi 3–3–4 dizilimiyle karşı sahaya geçtikten sonra hücum ediyor. Çıkış setleri de Assunçao-Nelsson-Alpaslan üçlüsüne evrilip beklerin içeri girdiği, kenar stoperlerin beklerin bölgesine geçtiği ve oyunu daha geniş alana yaydığı bir düzene evrilip ilk kez farklı bir set deneniyor. Bu sette de çıkış için başarılı olunuyor.

Bu da ilk yarıdaki hücum setlerinin bir diğer benzeri. Bu kez soldan oynanıyor, Kerem savunmayı çekiyor, Ömer rahat pozisyonda Kerem’i ve Taylan’ı savunan oyuncuların adam değiştirme sekanslarındaki boşluktan yararlanıp Taylan’ın önüne top atmalı. Ancak Ömer Taylan’ı görüp pası atmıyor ve Nelsson’a geri dönüyor. Taylan üzgün, Hoca sinirli.

Ancak bunlara rağmen, Galatasaray’ın son pasları her seferinde hatalı. Ömer, Morutan ve Taylan üçlüsü son pasların ya da 2. hareketlerin hepsini hatalı yapıyorlar ve her seferinde takım bu kayıplardan kontra yiyor. Eğer Galatasaray 75. dakikaya 3–0 ile geride girerse, son 15 dakika aynı oyuncuların hücum-savunma geçişini yapmaları mümkün değil. Galatasaray’ın geçen haftalardaki majör problemi olan baskıdan çıkmak çözülmüş gözükse de baskıdan çıktıktan sonra gol atma problemi Sacha Boey olmadığı sürece çözülebilecek gibi gözükmüyor. Tabii ilerleyen haftalarda Fatih Terim çıkış sonrası setleri daha net kurgular ve bunu yardımcılarıyla birlikte oyuncularına aktarmayı başarırsa, sonucu alan ve oyununu 70–80 dakikalara yayan bir Galatasaray izleyebiliriz.

--

--

Onur T. Karabıçak
İki Satır

Bilkent University, International Relations. Academic Researcher. Editor of Söylenti Dergi and İki Satır.