Bedenine Tapınma Rehberi

Fatih AYDIN
Impact Türkiye
Published in
4 min readSep 25, 2021

Gösteriş Tüketimi (Conspicuous Consumption), Thorstein Veblen tarafından ortaya atılmış olup, “statü kaybetme kaygısıyla tüketim yapmak” anlamına karşılık gelen kavramdır. Veblen ‘e göre tüketim için seçilen ürünler faydalı(pragmatic) özelliklerinden ziyade toplumsal statü dayatmasıyla seçiliyor. Aslında bu durum Veblen ‘in de ifade ettiği üzere; toplumsal bir yön olan statünün ilkellikten ne denli kopamadığını da ifade ediyor. Böylelikle, statünün sağlanma şekli bakımından ilkel çağlardan bu yana ilerleme kaydedilmemiş gibi görünüyor.

Günümüzde her ne kadar minimalizm gibi akımlarla daha verime odaklı ve daha işlevsel bir yaşam sağlanmaya çalışılsa da; kapitalizm ruhlu şehirlerde ve bireyselliğe verilen önem açısından(individualism) yeterince gelişmemiş veya ekonomik olarak gelişmekte her ülkede insanların şaşkın ve kötücül bakışlarıyla karşı karşı kalmak mümkündür.

Tüm bu toplumsal çarpık bakış, insanların aynada kendileri hakkındaki bireysel bakışı da zedeliyor. Böylece tedirgin, kabullenilme kaygısıyla hâreket eden ve düşünceden uzak bireyler ortaya çıkıyor.

Bireysel Seçimlerin Genele Dayatılması

Bir toplumdaki dinleyiciler genellikle sizin ne kadar doğru konuştuğunuzdan ziyade ne kadar güçlü bir figür olduğunuza bakıyor. Kısacası günümüzde gücünüz kadar dinleniyorsunuz.

Toplumdaki güç sahibi bireyler, statünün belirlenmesi için kendi bireysel kararlarını topluma dayatması nedeniyle kişilerde bireysel kabullenilme kaygısı ortaya çıkar. Örneğin, “X marka telefon” kullanan biri statü belirlemek için her seferinde “X marka telefonu” öven girişimlerde bulunur ve genelde övülen telefonun benzer telefondan en önemli farkı, pahalı olmasıdır; bu nedenle herkesin onu alacak maddiyata sahip olmaması durumu kullanılarak statü belirlenir. Statüsü X marka telefona yetmeyen birey fedâkarlık göstermek zorunda kalarak sınırlı kaynaklarını tüketir. Tabii ki bu sadece bir örnekti, sosyal medyada insanların her daim çok eğlendiğini gösterdiği kısa videolara bakarak statü kazanmak için nelerden ferâgat ettiğini görebilirsiniz; ferâgat edilen şeylerin başında düşünce ve sanat geliyor.

The Leisure Class

Günümüz dünyasında artık insanlarda reklam kaygısı olduğundan, gerçekçilik ve eleştirel düşünce gün geçtikçe kayboluyor. Bir arkadaşımla bahar konserine gitmiştim ve çıkışta arkadaşım birebir konuşurken konserin ses kalitesinin kötülüğünden dert yandı. Ertesi gün arkadaşımın konsere gitmeyen kişilere konseri abartılı şekilde övmesine çok şaşırmıştım. İnsanlar sadece kendisinin yaptığı şeylerin övülmesini sağlayarak kendi değerini artırmaya çalışıyor. Her seferinde kendi bireysel alanının en değerli alan olduğunu toplumdaki diğer bireylere ispat etmeye çalışan bu bireyler, Veblen ‘in belirttiği Leisure Class ‘ın bir izdüşümü şeklinde. Tüm bu toplumsal yansımalar sadece düşüncede değil, insanın bedenine bakışının da çarpıklaşmasına neden oluyor.

Bedenine Tapınma Rehberi

İnsanların sağlık açısından yaptığı faaliyetlere elbette söz söylemek haddimiz değil. Lâkin, sürekli aynada kaslarına ve beline bakarak yaşayan ve gelecek için her adımı bir sonraki elbisesi veya bir sonraki makyaj malzemesi olan insanlar, beyinlerindeki nöronların giderek tellerini kopardığının farkında değiller.

Bir insanın gelecek plânları nasıl zahiri bir beden üzerine kurgulanmış olabilir aklım almıyor; zirâ beden gün geçtikçe çürüyor. Bu tarz konuşmalarda insanlar genelde bana beden sağlığının ne kadar önemli olduğundan bahsediyor. Elbette sağlık, Seneca ve Schopenhauer ‘un belirttiği üzere mutluluğun birinci şartıdır; fakat insanlar sağlıktan daha fazlasını istiyor. Bu durum makyaj videolarının, ilk tanışmada ne yapılır videolarının veya cinsiyetlere özgü kanalların izlenme oranlarının neden bu kadar yüksek olduğunu açıklamaktadır. Peki, hayatı bedeninden ibaret olan insanlar neyi kaçırıyorlar?

Zaman, Madde ve Enerji Sınırlıdır

Bedenine tapınan insanların fikirlerindeki temelsizlik, kaynakların sınırsız olduğu yanılgısına dayanır. Hâlbuki tüm bu kaynaklar sınırlıyken, Einstein ‘ın da belirttiği üzere aptallık sınırsızdır. Kıyafet seçimine giden saatler, çürüyecek olan bedenlere yapılan abartılı yatırımlar ve statünün korunması için yapılan tüketim çılgınlığı, fikirlerin nasıl bu kadar ilkel kaldığını açıklıyor. Her geçen gün açlık sınırının altında yaşayan bireyler ile paralarını statü şımarıklığına aktaran bireyler arasındaki uçurum artıyor. Tüm vaktini, enerjisini ve parasını bu tarz bir şımarıklığa harcayanlar, yaşları ilerlediğinde yaşamlarının boş bir çevre tarafından yutulduğunun farkına varacaklar. Kısacası hem iyi giyinen, hem fit, hem de statü için kaynaklarını harcayan; bunun yanında entelektüel biri olmak kaynakların sınırlı olması hasebiyle mümkün olan bir şey değil. Genelde ferâgat edilen şey entelektüel birikim ve bireyin şahsiyeti olmaktadır.

Uluslararası Estetik Plastik Cerrahlar Birliği’nin (ISAPS) verilerine göre, 2019'da bir önceki yıla göre toplam operasyonlar yüzde 7,4; cerrahi operasyonlar yüzde 7,2 ve ameliyatsız prosedürler yüzde 7,6 arttı.

Estetikle birbirine fiziksel olarak benzeyen insanlar; zamanla fikirsel olarak da aynılaşıyor; şahsiyet kan kaybediyor…

Şahsiyet, Bireysellik ve Kreatiflik Öldü

Statüye ait tüketim çılgınlığının yan etkisi, artık şahsiyetin ve bireysel gelişimin önem arz etmediği bir dünya olabilir. İnsanlar gitgide birbirinin taklidi, topluluk hâlinde gezen balık sınıflarına benziyor. Bu toplumsal cehaletin en büyük etkisi kümeleşme olmaktadır. İnsanlar başkalarını “bizden” veya “bizim gibi değil” olarak sınıflandırmaya başladılar. Bilinmeyene karşı her türlü önyargı, bu karanlık çağda gitgide söz sahibi oluyor. Farklı düşünen, kreatif ve bireysel gelişime önem veren bireyler gün geçtikçe fikir olarak daha gerçekçi, sosyal zemin olarak daha soyut bir zeminin içine hapsoluyorlar.

İnsan Bulunduğu Çevrenin Ürünü ve Üreticisidir

İnsanın dünyaya ve kendine bakışını en fazla etkileyecek olan şey, bulunduğu çevresidir. Bu nedenle çevre tasarımımızı yaparken, etkin düşünen bireylere öncelik vermeliyiz. Biz çevremizdekileri ne kadar doğru kriterlerle seçersek; çevremizden edindiğimiz kazanım da o denli artacaktır; çevre edinirken yaptığımız seçimler etki ve tepki prensibi şeklinde işliyor diyebiliriz.

Sonuç olarak belirsizce tüketimin akışına kendisini bırakmış insanların kendisine toplumsal rol biçerek statü belirlemesine izin vermemeliyiz. Bunu yapabilmenin tek yolu ise, toplumdaki bireyleri daha fazla para kazanarak statü satın almaya çalışan sığ kişiler olarak yetiştirmek yerine, dünyayı daha iyi okuyan ve toplumsal duyarlılığı olan kişiler olarak yetiştirmekten geçiyor.

O farkında olmaksızın veya olarak, bedenine tapınıyor. Öylesine tapınıyor ki, yaşamının her karesini reklamdaki figürlere dönüştürerek insanlığın beğenisine sunuyor. O, aslında yürüyen bir vitrin mankeni, üstüne pahalı şeyler serpiştirilmiş, sinir sistemi sadece yaşamına izin verecek bir biçime indirgenmiş düşünceden uzak bir yaşam formu. Algıladığı tüm hakikati kendi benliği olduğundan, emin olduğu tek şey üzerindeki kavuğu ve kürküydü. Modern insanın tapınağı kendisinden başkası değildi…

--

--