Pixel Sanatının Tarihi ve Geleceği

This image has cropped from original image from a-confused-dragon on tumblr

Sanat dallarındaki yıllar içerisinde süregelen değişimler, toplumlarda pek çok tarihsel birikime ev sahipliği yaptırmıştır. Elde edilen hazinenin geleceğe en verimli şekilde aktarılması ise bu sanat akımlarına tanıklık eden bizlere düşmektedir. Yazımızda, dijitalleşmenin başladığı 1960'lı yıllardan itibaren ortaya çıkmış Bilgisayar Sanatını tanıyıp Piksel Sanatının geleceğini konuşacağız.

Yazımıza başlamadan önce başlıca konularımızdan bahsedelim. İlk olarak Piksel Sanatının yapıtaşı olan pikselin tarihini, kelime kökeninden itibaren tanıyarak tekniğine hafif bir dokunuş yapacağız. Böylece sanatı hakkında sağlıklı bir öngörüde bulunabileceğiz.

Pikselin Etimolojisi

Şekil 1

Pikselin İngilizce karşılığı olan ‘Pixel’ kelimesi, ‘pictures’ ın ‘pics’ kısaltımıyla ‘voxel’ ve ‘texel’ gibi kelimelerde kullanılan ‘el’ tamlayıcısı ile birlikte kullanımı sonucu türetilmiştir. Piksel kelimesindeki ‘el’ takısı, bir resimdeki en küçük element piksel olarak nitelendirildiği için, element kelimesinin ilk iki harfidir. ‘Kelimeyi kısaltarak türetme’ yöntemi ise ‘Variety’ dergisinin manşetlerinde, ‘picture’ kelimesine atıfta bulunarak kullanıldığı görülmüştür (Şekil 1). Ayrıca 1934'te yayımlanmış bu dergi sayısından daha öncesine gidersek piksel olarak adlandırılan olgunun başka kelimelerle ifade edildiğini görüyoruz.

1927 yılında Weirless World dergisinde Alfred Dinsdale tarafından ele alınan makalede piksel kelimesinin yerine; noktaların mozaiği, selenyum içeren mozaikler, binlerce küçük kare gibi kullanımlar yer almıştır (Şekil 1.1).

Şekil 1.1

‘Pixel’ kelimesinin tam olarak kullanımı; 1965 yılında Frederic C. Billingsley tarafından, JPL’in (günümüze dek varlığını sürdürmüş uzay araştırma laboratuvarı) uzay görevindeki uzay sondalarından fotoğraflanan görüntülerin resim öğelerini tanımlamak için kullanılmıştır. Her ne kadar kendisi bu kelimeyi Keith E. McFarland’dan öğrendiğini söylese de McFarland, ‘pixel’ kombinasyonunun nereden üretildiğini bilmediğini belirtmiş; zaten ‘pixel’ kelimesinin, o dönemde hali hazırda kullanıldığını da eklemiştir.

Tarihsel boyutunu kısaca ele aldığımıza göre piksellerin tekniğine ve hayatımızdaki yerine göz gezdirelim.

Piksel Nedir ?

Basit bir ifadeyle; dijital görüntüleme sisteminde piksel, ekranda temsil edilen bir resmin kontrol edilebilir en küçük ögesidir. Pikseller, farklı renk yoğunluklarına sahip olabilir. Bu değişkenlik; kırmızı, yeşil ve mavi renkleri ile birlikte oluşturulur.

Şekil 2

Konudan bağımsız olarak piksellerin şekillerine dikkatinizi çekmek isterim. Hepimizin aklında pikseller, kare şekilleriyle yer almıştır. Ancak bu durum tamamen doğru değil; 720p ve 1080i video formatları için çalıştırılacak ekranlarda pikseller, kare şekilleriyle yer alırlar. Bu çözünürlükler dışındaki ekranlarda pikseller, dikdörtgen şekillidir (Şekil 2).

Birazdan bahsedeceğimiz piksel sanatında; ekranlarda yer alan piksellerin şekilleri, görüntüleme kısmında önemlidir. Bu pikseller, ekranda gösterilen görüntülerin boy oranını etkilemektedir (Şekil 2.1).

Şekil 2.1

Piksel Sanatının Doğuşu

Piksel sanatının serüveni, Bilgisayar Sanatının başladığı yıllardan kısa bir süre sonra başlıyor. Piksel sanatına olanak sağlayan bilgisayarlar, makineleşmenin hayatımıza etkili bir şekilde girdiği zamanlardan başlıyor.

1960'lı yıllar itibariyle başlayan Bilgisayar Sanatı, dijitalleşmenin etkisiyle evrimsel bir yapıya bürünmüş ve günümüze dek değişimlerini sürdürmüştür. Bilgisayar sanatını ilk deneyenlerden biri olan İngiliz Desmond Paul Henry, II. Dünya Savaşı sırasında kullanılan bombardıman uçaklarının bomba görüş analog bilgisayarlarından art arda üç çizim makinesi inşa etmiştir (Şekil 3).

Henry Drawing Machine (Şekil 3)

Henry’nin makine tarafından oluşturulan efektleri, Microsoft’un Windows Media Player’ına eşlik eden soyut, eğrisel grafiklerin karmaşık çizimlerine benziyor. Henry’nin Çizim Makinesi tarafından oluşturulan çizimler yeni bir sanat dalı oluşturmuş ve ilk örneklerini temsil etmektedir (Şekil 3.1). Ayrıca bu çizimler, 1962'de Londra’daki Reid Galerisi’nde sergilenmiştir.

Çizim Makinesinden Üretilen Resim (Şekil 3.1)

Bilgisayar Sanatı doğası gereği sürekli gelişen bir yapıda olduğundan bahsetmiştik. 70'lerin sonuna doğru ham makineler yerine dijital makineler üzerinde uygulanan sanat türleri ortaya çıkmıştır. O zamanlar sanat, bilgisayar üzerindeki ekrana yansıtılan grafiklere deniyordu.

1980'li yılların başlarında David Brandin, topluluğumuzun da bağlı olduğu ACM (Association for Computing Machinery ) organizasyonunda başkanlığa başlamıştır. Başkanlık yaptığı dönemde bilgisayarları insanlara tanıtmış ve teknolojiyi takip etmelerini, sevmelerini sağlamıştır.

ACM organizasyonunda Adele Goldberg ve Robert Flegal tarafından 1 Aralık 1982'de yayımlanan makalede ilk defa ‘Pixel Art’ tanımı yapılmıştır. Bu tanımda, bir kişi ofisinde oturuyorken, fotoğraf makinesiyle fotoğrafının çekildiği andaki görüntüsünü bilgisayar (Smalltalk-80) ekranında görüntülemesine Piksel Sanatı denmiştir (Şekil 3.2).

Smalltalk-80 Görüntüleme Sistemi — Şekil 3.2

1980'li yılların devamında 1982 yılında kurulan Adobe, Postscript dilini ve dijital yazı tiplerini geliştirerek çizim boyama ve görüntü işleme yazılımlarını popüler hale getirdi. İlerleyen yıllarda Adobe Illustrator ve Adobe Photoshop tanıtıldı. İnternet sayfalarına animasyon ve etkileşim eklemek için kullanılan popüler bir multimedya yazılımı seti olan Adobe Flash 1996'da tanıtıldı. 2000'lerde piksel sanatçıları, video oyunlarında ve müzik videolarında giderek daha fazla kullanıldı. Örnek vermek gerekirse; 2006'da Röyksopp, New York Times’ın şaşırtıcı ve hipnotize edici olarak nitelendirdiği, tamamen piksel sanatıyla resmedilen “Bana Hatırlat”ı yayınlamıştır.

Yaklaşık 60 yıl önceden yakın tarihimize kadar sürmüş ve halen süren bu serüvende Piksel Sanatı, diğer sanat dalları gibi kendi tekniklerini, uygulanma sistemlerini ve kitlesini dönemindeki etkileyici faktörleriyle birlikte oluşturmuştur. İlk yıllarında, bilgisayar ekranında görüntülenme şekline piksel sanatı olarak nitelendirilmesine karşın günümüzde bir ürün olarak sunulmuş haline piksel sanatı denmiştir. Ara yıllarda ise farklı şirketler tarafından çıkarılan yazılımlar ve fontlar çerçevesinde birtakım eserler çıkarılmış ve bu sanatın teknolojiyle birlikte evrimleşmesi sağlanmıştır.

Yıllar içerisinde gelişen evrimleşme, yapay zeka algoritmalarına dönüşmektedir. Çizim uygulamalarında kullanılan tekniklerin çoğu yapay zeka desteklidir. Örnek vermek gerekirse; çizimine devam edilen bir resme renk paletinde resme uygun renk örnekleri önermesi, bu algoritmalar sayesinde önerildiğini göstermektedir.

Kullanılan bir başka uygulama şekli de direkt olarak resmin bir objesini bilgisayarın üretmesidir. Her ne kadar emekleme aşamasında sayılsa da gelecekte kullanım biçimi hakkında oldukça iyi bir öngörüde bulunmamıza olanak sağlıyor.

These outputs were generated by Pixera using the GAN method.

Günümüz teknolojileri olarak yapay zeka ve derin öğrenme teknikleri yavaş yavaş bu alanda da kendini göstermektedir. Bu sanatın farklı örneklerini VR ve AR başta olmak üzere çoğu platformda da yer alacağını en yakın zamanda göreceğiz. Daha ileri bir öngörüde bulunmak istersek; sinema filmleri ve kitaplarla revaçta olmuş olan ‘metaverse’ (çoklu evren) kavramına hizmet edeceği de oldukça aşikar.

--

--

Alican AKCA
Izmir University of Economics ACM Student Chapter

Math Student at Izmir University of Economics. I have been working on Machine Learning and AI. alicanakca.space