Verilerimiz niye bu kadar önemli?

Her gün hepimiz farkında olarak veya olmayarak verilerimizi birtakım kimselerle veya kuruluşlarla paylaşıyoruz. Peki bu verileri paylaşmanın bir sakıncası var mı yoksa paranoyaklığa lüzum yok mu soruları son günlerde ortaya çıkan Whatsapp haberleriyle yeniden kafamızı kurcalamaya başladı.

Öncelikle verilerimizin ne kadar değerli olduğuyla başlayalım. Verilerin günümüz petrolü olduğunu bir yerlerden duymuş olabilirsiniz. 2020 yılındaki güncel veri pazarının değeri 138 milyar dolar değerinde. 2025 yılında ise 225 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Peki bu veriler nasıl para ediyor. Öncelikle bu veriler “Data Brokers” denilen şirketler tarafından toplanıp 3. parti kurum ve kuruluşlara satılırlar. Bunlar ise veriyi müşteriyi analiz etme, strateji geliştirme, verimliliği arttırma gibi sayısız alanda kullanabilir. Şimdilik kulağa her ne kadar zararsız gibi görünse de ne yazık ki geçmişte hiç de masum olmayan olaylarla karşılaştık. Kişisel hakların ihlalinden insanları manipüle etmeye kadar uzayan bir skaladan söz edebilirim. 2014 yılında Cambridge Analytica adlı şirketin 50 milyon Facebook kullanıcı verisini izinsiz ele geçirip bu verileri, insanların siyasi fikirlerini etkilemek için kullandı. Adreslerinden tutun da hangi etnik kökene sahip olduklarına göre hepsi kategorilendirildiler ve her kesim diğerlerinin göremeyeceği bir şekilde manipüle edilmeye başlandı. Buna sadece sizin görebildiğiniz sahte haberleri , sosyal medya paylaşımlarını örnek verebilirim.

Channel 4 tarafından yapılan gizli bir araştırmada Cambridge Analytica’nın CEO’su Alexander Nix, şantaj veya rüşvetten tutun da Amerikan seçimlerinde nasıl gizli kampanya yürüttüklerini net bir şekilde söylüyor. Uzmanlara göre ise böylesine bir veri ihlali skandalı buzdağının sadece görülen kısmı.

Elbette verilerimiz kullanılarak yapay zekanın geliştirilmesi dahil olmak üzere bizlere çağ atlatacak yenilikler ve hayatımıza kolaylıklar kazandırılmış olsa da, “Muhteşem potansiyel, muhteşem riskler taşır” sözüne saygı duymamız ve dikkatli olmamız gerekiyor.

Bizler için belki sadece reklamlar ve sosyal medya içerikleri şekillendiriliyor diye düşünebilirsiniz. Veya saçma reklamlar görmektense ilgilendiğim ürünlerin bizlere gösterilmesi kulağa çok daha mantıklı geliyor. Ancak bizlerden legal veya illegal olarak giderek daha çok veri toplanıyor ve bu verilerle artık neredeyse bize sahip olma potansiyeline erişebilmeleri hiç de uzak bir ihtimal değil.

Artık hem birey hem de vatandaş olarak aynı bilgileri gördüğümüzün bile farkında değiliz. İnsanlar, verilerle manipüle edilerek kutuplaştırılmaya ve birer ürün gibi tüketilmeye çoktan başlandı bile. Böyle bir ortamda, herkesin ortak bir bilgi havuzuna sahip olamadığı bir platformda ise bir ortak düşünce havuzundan, bir düşünce alışverişinden maalesef bahsedemeyiz. İnsanlar biyolojik canlılar olduğu için ve hormonlarla birlikte duygularımız olduğu için, algoritmalar bizim duygularımızı manipüle ederek zayıf yerlerimizden bizleri hayatımız boyunca yönetilebilir ve tüketebilirler. Belki şimdilik bunu sadece neden aldığımızı bilmediğimiz ürünlerde veya farkında olmadan saatlerce geçirdiğimiz sosyal medyada görüyoruz ve geçiştiriyoruz. Ancak önlem alınmadığı takdirde ilerisi için felaket senaryolarına bence hazır olmalıyız. Hayatımız bizim olsun istiyorsak, verilerimizi güvence altına almalıyız.

İlerisi için mutlak gözetmeye dayalı otoriter bir politikaya açık kapı bırakırsak, maalesef bazı insanlar o kapıdan girecek bu politikayı insanlara uygulamaya başlayacaklardır.

Bahsettiğim Cambridge Analytica skandalı ve verilerimizin bizlere yol açabileceği tehditler ile ilgili aşağıda bıraktığım videolara ve linklere bakabilirsiniz. Zeynep Tüfekçi’nin TED konuşmasını özellikle tavsiye ediyorum. Sağlıkla ve güvenle kalın…

https://www.ted.com/talks/zeynep_tufekci_we_re_building_a_dystopia_just_to_make_people_click_on_ads

--

--