12 Years a Slave ile Duygusal Empati

Yağız Yılmaz
Kablosuz Beyin
Published in
3 min readApr 12, 2022

Son birkaç senedir yaptığım, üstünde uğraştığım bir film listem vardı. 300'e yakın film barındırıyor, vakit buldukça izlemeye çalışıyorum. Bu listede; belki de en çok merak ettiğim filmlerden birisi 12 Years a Slave filmiydi.

Solomon isimli film müziğine youtube üzerinde denk gelmiştim. Soundtrack dinlemeye bayılırım, ara sıra soundtrack aramaya çıkarım youtube üzerinde. Solomon müziği de bu denk geldiklerim arasındaydı. 12 Years a Slave filmini de böyle listeme eklemiştim.

12 Years a Slave

İnsan öyle bir varlık ki, kendine bile zulmediyor. Savaşların olması, insanların ölmesi buna bir örnek. Bunun bir diğer örneği ise kölelik. Bu filmde bu tema öylesine işlenmiş ki, inanın üzüntüye kapılıp kahrolmak elde değil. Senelerce; belki yıllarca, hatta ömür boyu özgür olmayan insanları düşündüm bu film boyunca.

“Özgürlük” kavramı o kadar değerli, o kadar önemli bir kavrammış ki bunun şu an, şu his ile beraber farkına varıyorum. Bugünün dünyasında kölelik hukuken bitirilse de halen bu durumun bir şekilde devam ettiği yerler var.

Şükrediyorum ki bugün biz, bizler özgürüz. Yaşıyoruz, yiyip içiyoruz, eğlenceye vakit ayırıyoruz. Şartların kolaylığı değişse de yapıyoruz bunu. Bu ne kadar değerli, ne kadar önemli farkında mısınız arkadaşlar?

Elbette filmi izledikten sonra insanlar bir duyguya kapılırlar, ancak bu söylediklerim sadece film etkisiyle oluşan şeyler değil, gayet doğru ve önemli söylemler.

Bir insanın işkence çekmesi, fikirlerinin bir hiç olması, yeteneklerinin heba olması, bir hayvandan bile daha az değerli davranılması durumu o kadar üzücü, o kadar iğrendirici bir durum ki bu durumu kabullenemiyorum.

Bir insanın siyah veya beyaz olması, koyu veya açık olması, a veya b olması arasında hiçbir şeyin değişmediğinin farkında olmayan bir grup kimsenin böyle zorbalıklar yaptığını bilmek çok üzücü geliyor.

Ne olurdu yani arkadaş olsaydık? Bu düşündüklerim sadece film temalı şeyler de değil. “Sevgi”nin olmadığı bir dünya kime yarıyor arkadaşlar? Sadece basitçe merak ediyorum; herkesi sevseniz ne kaybedersiniz?

Edwin Epps

12 Years a Slave filminin konusunda kölelik olsa da benim bu filmden çıkarımım kesinlikle sevgi oldu. Nefret, kin, öfke gibi şeylerin var olduğu bir dünya da hangimiz adaletli olabilir ki? Gerçekten ne olurdu birbirimizi sevseydik? Sadece sevgi, saf bir mutluluk. 4 kitapta bile bu emredilirken, onca felsefi fikir sevgiyi barındırırken, biz; tüm insanlık sevginin ve mutluluğun ne olduğunu bilirken, nasıl düşüyoruz bu batağa?

Biraz sorgulamak istedim. Belki size de bir bakış açısı kazandırmışımdır, belki siz de sorgularsınız? Kırgınlıkları ve düşmanlıkları bir tarafa bıraksak da tüm sorunları, sıkıntıları hep beraber çözüme kavuştursak nasıl olur? Savaşsız, düşmanlık beslemeyen bir insanlık düşünsek, çok fazla mı hayal kurarız?

Pandemi sürecinin olumsuz etkilerinden biri de sosyalleşmenin minimuma inmiş olması. Bu olumsuzluğu fark edip en aza indirgemek amacıyla kurulan sosyalleşme ve yardımlaşma platformu Kablosuz Beyin Topluluğu’na göz atabilirsin.

Discord üzerinde aktif birçok kategori ile keyifli vakit geçirebileceğin ve aynı zamanda öğrenebileceğin topluluğa şu ana kadar 6000'e yakın insan katıldı. Sen de topluluğun bir parçası olmak istersen, aşağıdaki görsele tıklayarak bize ulaşabilirsin.

--

--

Yağız Yılmaz
Kablosuz Beyin

Dizi/film; kitap/makale ne ararsanız var! İlgi duyduğum her şey hakkında elimden geldiğince yazmaya gayret ediyorum :)