Alımlama Estetiği Nedir?

Seda Nur Ataman
Kablosuz Beyin
Published in
3 min readMar 26, 2021

--

Çevremizde gözlemlediğimiz şeyler bize etki eder ve buna göre fikir yürütmeye başlarız. Algıladığımız şeyler üzerinden hayatımızı sürdürür bunun ışığında kararlar alırız. Size bu konu ile alakalı olan sanatta önemli bir yere sahip “alımlama estetiği” konusunu elimden geldiğince açıklamaya çalışacağım. Öncelikle sizlere bu kavramı açıklamadan evvel bazı tanımlar sunmak istiyorum.

Algı, psikoloji ve bilişsel bilimlerde duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir. Bundan yola çıkarak çevremizdeki birçok şeye karşı olan tepkilerimizin algılarımıza bağlı olduğunu biliyoruz.

Estetik de, sanatsal yaratıcılığın, sanatta ve yaşamda güzel ve güzellik denen kavramın bilimi, güzeli araştıran bilim dalı olarak tanımlanıyor.

Alımlama analizi ise eserlerin ve üslupların okurlar, izleyiciler tarafından nasıl yorumlandığına ve okur ya da izleyicide ne gibi etkiler yarattığına yönelik derinlemesine yapılan araştırmalardır.

Peki Alımlama Estetiği Nedir?

Yukarıdaki tanımlar ile daha anlaşılır hale gelecek olan bu kavram sanata dair bakış açımızda bize kolaylık sağlar.

Sübjektif bir olgu olan sanatın anlaşılması için 1960’ların sonunda sıkça kullanılmaya başlayan bu kuramın temel amacı, edebi metinlerdeki anlamın daha geniş bir perspektiften ele alınmasına yönelik okurun durumu üzerine çıkarımlarda bulunmaktır.

Wolfgang Iser, Hans-Robert Jauss ve Stanley Fish ise kuramın temsilcilerindendir. Almanya’da doğan bu akım dünyanın çeşitli yerlerinde kullanılmaktadır.

Alımlama kuramı sanatın tanımıyla ilgilenmez, eserin ne anlam ifade ediyor olduğuna dikkatleri çeker ve bu anlamın nasıl derinleştirileceği ile ilgilenir. Bundan dolayı

  • “Esere anlamı yazar mı yükler?”,
  • “Eserdeki sözcükler anlama nasıl katkı sağlar? veya
  • “Anlamın okur ile doğrudan bir ilişkisi var mıdır?

gibi sorularla anlamın yönünü belirlemeye çabalar.

Photo by Ethan Sykes on Unsplash

Alımlama estetiği, edebî eserin bir zevk, heyecan ve estetik yaşantıya ulaşmada araç olarak kullanılıp kullanılamayacağı ve eserin anlamının nasıl çoğaltılacağına ilişkindir.

Duygusallıktan ziyade anlamın açığa çıkarılmasına yönelik olarak bilgi merkezli bir zeminde yürüyen bu kavram eserin, okuyucuyu veya esere maruz kalanı ne kadar katılımcı kıldığı ile ilgilenir.

Daha çok edebi eserlerde kullanılan bu kuramı Emire Zeynep Karaca, yaptığı doktora tezinde şu şekilde ele almaktadır:

“Okur merkezli bir kuram olan ‘Alımlama Estetiği Kuramı’, okura metnin açık ve örtük gösterge ve bağlantılarından yararlanarak sayısız bileşim oluşturabileceği ve böylece metinden çeşitli anlamlar üretebileceği bir keşif alanı sunar.

Okur ilk okumadan sonra yapacağı okumalarda metinle yakınlaştıkça metne sorduğu sorular ve aradığı yanıtlar da bir önceki okumaya göre farklılaşır, okur yeni bağlantılar elde etmeyi gerekser. Okur-metin yakınlaşmasında sınırsız bir keşif alanıdır metnin okurunu davet ettiği.

Metinle söyleşmek, bir bakıma yeni anlam dünyalarını karşısına çıkaran metinle okurun ortaklık kurması, metnin anlam bütünlüğünü ortaya çıkarmak üzere işbirliği yapması demektir.”

Alımlama estetiğinin ortaya koyduğu görüşe göre yazın yapıtları, tarihsel ve toplumsal bir durumun ürünü olmakla birlikte, tarihsel ve toplumsal bağlam değiştiğinde de yaşamayı sürdürürler. Ama varlıklarını sürdürmelerinin nedeni, tarihten ve toplumdan bağımsız oluşları değil, yapıtın her toplumda, her yeni ekinsel ortamda okurun günün değişen ölçütlerine göre onu değerlendirmesidir.

Umberto Eco’ya göre de “Yazınsal yapıt ‘açık’ bir yapıttır, çok anlamlı bir yapıttır.” Başka deyişle yazın yapıtı bir kez yazılmakla ve açıklanmakla anlamını tüketmez. Yeni yeni okurları vardır yazınsal yapıtın, her okunuşta okurun içinde yaşadığı toplumun özelliğine, okurun ekinsel birikimine, yapıtı alımlamasına göre değişir.

Kaynaklar: 1, 2, 3, 4

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Olumlu veya olumsuz görüşlerinizi bana aktarmak isterseniz sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşabilirsiniz.

--

--