Bir Bunalım Zaferi!

Paylaşabiliriz…

kariyerim 3-2-1
#kariyerim321
3 min readApr 25, 2021

--

Canım çok sıkkındı.

İnsanın yüreğini sıkıştıran durumlar oluyor. İşte, evde, okulda… Hayatın ağırlığını tümüyle hissettiğin, taşıyamayacağını düşündüğün, veya neden taşıyorum tüm bu yükü diye isyan ettiğin. Hepimizin hayatının acılı arabesk kıvamında bir yanı mutlaka var. Hepimizin, kendimize ait bir ben yoruldum hayat modu var.

Yeterince yakından bakıldığında, herkesin başı derttedir!

Canım çok sıkkındı ve daha önce hiç hissetmediğim garip bir ağırlık hem kalbime hem bedenime çökmüştü resmen. Bu sıkkınlık ve daralmışlık hali hayatımda ilk defa acaba başıma bir iş mi gelecek korkusu yarattı bende.

Neler canımızı sıkıyor diye düşündüğümüzde, veya geçmişte olup bitenleri yeniden değerlendirdiğimizde, tek bir şeyin farkına varıyoruz aslında : Hala düşünüp hatırlayabildiğimize göre demek ki henüz ölmemişiz. Demek ki, bu yaşananlara rağmen hala hayattayız, üstelik düşünme ve hissetme yetilerimiz de bizimle birlikte. Görünen o ki, tüm bu olup bitenler geçip gitmiş, ama geriye tek parça kalmayı başarmışız.

Acaba olup biterken bizi darmadağın eden bu olaylar gerçekten o kadar önemli miydi?

Yaşadığım sorunlar beni bunalttığında, sorunların dışında bir dünya olduğunu unuttum. Başka insanlar, başka hayatlar da vardı… Hatta benim başka bir hayatım vardı! Onu unuttum. O kısacık anda olan olay tarafından ele geçirildim, rehin alındım, darp edildim. Halbuki bu bir sanrıdan ibaretti. Uyanabileceğimi bildiğim halde kaygı kabusuna teslimiyetti yaşadığım.

Bir çok şeye gereğinden fazla anlam yüklüyoruz. “Onlar”sız da yaşayıp gidebileceğimizi bildiğimiz halde, damarımızdaki kanın akışını, nefesimizin doğal seyrini, sevdiklerimizin elini tuttuğumuzdaki sıcaklığı “onlar” vermediği halde, tüm yaşamı kendilerinden ibaret saydıklarımızla yapay sorunlar yaratıyoruz.

Bir insan için kalbinin durmasından daha büyük bir sorun olabilir mi?

Çerçevelerim var. Beni daralttılar. Olduğumdan küçük göründüm gözüme. Daha kötüsü çaresiz ve yalnız hissettim. Hiçbiri doğru değildi halbuki…

İnsan topluluklarının alameti farikası uydurdukları hikayeler diyor Noah Harari ünlü eseri Sapiens’de. O uydurduğumuz hikayelere inancımız öylesine güçlü ki, bir noktadan sonra sıradan hayvanlar olduğumuza inanamaz olduk. Halbuki bir hayvanın ihtiyaçları bellidir. Bizim bir seviye daha ileri ihtiyaçlarımız da var elbette. Aşk gibi, estetik gibi, merak ve keşfetme gibi. Daha da güzeli bir süper gücümüz var: Paylaşmak.

Bu süper güç, o uydurduğumuz hikayelere de sahip oldukları otoriteyi sağlıyor. Paylaştığımız için hikayelerimize inanıyoruz. Ne kadar çok insan inanırsa, o hikayenin dışındaki hayat bir o kadar inanılmaz hale geliyor. Sistemleşiyor. Sıradan hayvanların kendilerine sıradışı etiketler yapıştırdığı mucizevi bir dünya. Tümüyle yalan oysaki!

Benim kendimi inandırdığım etiketlerim, başkalarının yapıştırdıklarından ibaret olabilir mi?

Hikayeler sistemi… Onların dışında başka ve belki de daha gerçek bir hayat var. Gülen, konuşan, bana seslenen insanlar. Onların doğal akışının yarattığı huzur. Herkesin kendi çerçevelerini kırıp çıktığı ve ortada bir kamp ateşinin etrafında yıldızlara baktığı türden bir paylaşım. Hayaller ve duygular. Biz sıradan hayvanları inanılmaz yaratıklar yapan, muhteşem şeyler hayal edebilecekken çok daha azına tutsak olmamız olsa gerek.

Herkes gibi benim de zorlandığım bir an oldu. Ve dışarıdan çıkıp geldiler. Etrafımda toplandılar. Ne olduğunu bilmiyorlardı. Çok da önemli değildi.

Beni biliyorlardı. Beni seviyorlardı. Benimle birlikte olmak onlara yeterdi.

Para birimi her şeyi alabilir. Seni aç bırakmaz, işini kolaylaştırır, evini ısıtır, yumuşak bir yatakta uyumanı sağlayabilir, ilaçlarla seni iyileştirir. Ama insanı dibine kadar sarsan zorluklar çoğunlukla fiziksel değil. Ateşin başındaki o hayvanların en önemli farkı kimsenin tanımlayamadığı ruh denen çalkantılı, garip inançlara sahip, ürkütücü ve mucizevi bir yakıta sahip olmaları. Ve bu yakıtı satın alabilen, çoğaltıp çoşturan, bu yakıtın zenginliğini ölçebileceğimiz tek bir para birimi var: Paylaşmak

Biliyorum. Şimdi yeni bir hikayeyi atacaklar önüme! Paylaşım ekonomisi, ekosistem falan filan!

Lafügüzaf.

Biz paylaşalım yeter.

Paylaşabiliriz. Bunu bilmek yeter.

Ümit Öner, Nisan 2021

Kariyer ve gelecek planlama, hayatı zenginleştirme ve kişisel gelişim alanlarında koçluk ve mentorluk yapan ve aynı zamanda bir blog yazarı olan Ümit Öner’in diğer çalışmalarına Medium profilinden ve instagram hesabından ulaşabilirsiniz.

--

--

kariyerim 3-2-1
#kariyerim321

Herkes bir kariyer mentorunu hak ediyor! Hayalindeki kariyere hazırsan oyun şimdi başlıyor…