Pandemide Tükenmişliği Üç Adımda Nasıl Yendim?

kariyerim 3-2-1
#kariyerim321
Published in
6 min readMay 4, 2021

2019'dan 2020'ye geçerken herkes gibi ben de çok heyecanlıydım. 2019 üretkenlik açısından benim için çok iyi geçmişti ve 2020'de şahlanmak için hazırdım!

Resmen bir take-off havasındaymışsın şekerim!

Aynen! Ve o hızla da yıla başladım. Yazı fikirleri sıra sıra dizili, mentorluk konuşmaları yapmak için etkinlik bağlantılarım belirlenmiş, iletişimler kurulmuş, sadece kuleden izin bekleniyor. Her şey OK yani.

Bir taraftan da kültürel açıdan canlı bir yıl olsun isteğindeyim ve bu nedenle bir dolu etkinliğe bilet almışım, program yapmışım falan.

Ve bir anda gümmm! Malumunuz, pandemi patladı ve tüm planlar kaput oldu!

Pandemi, herkese pek çok şey öğretmiştir ama benim ilk öğrendiğim kısıtlanma hissiyatının bana hiç yaramadığı oldu. Hastalık ve gelecek kaygıları bir yana, beynimin üretken tarafı resmen durdu. Tık yok! Ve hemen ardından isteksizlik, bıkkınlık, hiçbir şeyden keyif alamama, ve %100 atalet durumu geldi çöktü üstüme.

Ya kuzum, bu tükenmişlik sosyeteye özgü bir şey değil miydi?

Bugün 1 Ocak 2021, yeni yılın ilk günü. Herkes 2020'nin sona ermiş olmasından memnun, yeni yılın eskisinin gudubetliklerini telafi edeceği umuduyla heyecanlı.

Ya ben?

Valla ben bu muhteşem sene keşke hiç bitmeseydi havasındayım desem? Ne derdiniz? Yok artık mı?

Ama tamamen öyle. Başlangıcında tükenmişlik şokunu yaşadığım bir sene, hayatımdaki en verimli, en hareketli, ve kendimi en iyi hissettiğim senelerden biri olarak sona erdi.

Sana göklerden gelen bir tüyo vardır!

Hmmm… öyle de denebilir belki ama ben kendi üç adımdan oluşan basit yöntemimle bu tükenmişlik işinin üstesinden geldiğimi düşünmeyi tercih ederim.

Peki, uzatma! Neymiş o mucizevi üç adım?

Tamam, konuya giriyorum ve basit mi basit, evde de yapabileceğiniz, tükenmişliği itinayla def eden adımlarımı açıklıyorum:

Adım 1: Gelişine EVET çakmak!

Bu konuda hayatımı Jim Carrey kurtardı desem yeridir. Beyefendinin her şeye evet demeyi deneyen bir adamın hikayesini anlatan bir filmi var.( Bay Evet) Sevimli ve mutlu sonlu bir komedi. Ama aynı zamanda muhteşem bir çözüm öneriyor!

Herekete geçmeyi garanti altına alan şeylerden biri taahhütlerdir. Şöyle sorumluluk, suçluluk, vicdan, adına ne derseniz deyin kucağınıza ufak da olsan bir yükü bindiriveren sözler insanı seve seve bir şeyleri yapmaya zorlar. Tabi ki tükenmişlik anında taahhütlü işlerden ölümüne kaçarsınız, içinizde hala ölmemiş olan sorumluluk sahibi bilinç canavarı ise hay Allah, tüh tüh, keşke öyle olmasaydı deyip sizi kemirir durur bir taraftan. İşte böyle anlarda çok basit bir taahhüt yöntemi var: Evet demek.

Alışması çok kolay. Su içmek gibi. Önce saat başı 1 bardakla (veya bir evet ile ) başlarsın sonra bir bakmışsın elinden şişe düşmüyor! Ama unutmayın, hiç düşünmeden, tükenmişliğin yarattığı tahrip gücü yüksek sorgulayıcılığın devreye girmesine izin vermeden, refleks olarak evet demelisiniz. Başlangıçta zamanımı nasıl yöneteceğim diye korkabilirsiniz ama zaten bir şey yapmıyordunuz ki! Hatırladınız mı!?

Pandemi sonrası yazar tarafım büyük sıkıntı yaşıyordu. Hiçbir gündem ilgimi çekmiyordu. İnsanlık Gündemi hakkında yazan biri olarak bu çok kötü bir durum! Yazamıyordum, ve daha da kötüsü yazmak da istemiyordum. Bu yüzden evet hakkımı benim için o dönem daha ilgi çekici bir alanda kullandım: Mentorluk. Zaten herkes evde, sosyal medyada spor hocası izlemekten, ekmek yapmaya, gitar çalmayı öğrenmeye kadar türlü kişisel gelişim etkinliklerine tutulmuşken, mentilerimin de görüşme yapmak için istekliliği doruk noktadaydı. Ben de, bana gelen tüm görüşme taleplerini kabul ettim! Aralıksız, her gün , bazı günler birden fazla görüşme sözleri verdim, yeni mentilerle başlangıçlar yaptım. 2020'de benim için rekor sayılabilecek sıklıkta ve sürede görüşme tamamladım ( ve hala da devam ediyorum).

Formül basit: Evet demiş olmanın zorunluluğu bana faydalı olmanın yolunu açtı. Faydalı olmak ise yenisini yapma isteğini arttırdı. İstek, acaba daha fazla ne yapabilirim sorusunu getirdi. Ve birinci çinko!

Adım 2: Tinder Taktiği — Tamam Mı, Devam Mı?

Farkında mısınız bilmiyorum ama tüm sanatsal etkinliklerin kriz yaşadığı bir döneme göre fevkalade sayıda etkinlik bir şekilde devam ediyor. Çevrimiçinde her zevke uygun ücretli, ücretsiz onlarca iş sergileniyor. Evet taktiği burada da işe yaradı. Eskiden bilet alıp gittiğim gibi çevrimiçi mecrasına göre seçtiğim etkinlikleri takvime dizdim. Eskiden her hafta bir şeye gitmez, veya izlemezdim, halbuki 2020'de boş geçen haftam olmadı! Bu konuda kendime verdiğim “evet izleyeceğim” sözümü tutmak için bir gayret göstermem gerekti tabi. Taahhüt aksiyona geçmek için bu denli sihirli bir şey işte. Ama devamlılık için daha sihirli bir taktiğim var: Tinder taktiği!

Bir şeye evet dediniz, ve yaptınız. Peki şimdi ruh haliniz nasıl? Sevdiniz mi? Memnun kaldınız mı? Yine yapmak ister miydiniz? Bu çok basit soruların cevaplarına göre sola veya sağa kaydırın! Tamam mı? Yoksa devam mı? Zaten bıkkın ve tükenmiş olduğunuzu unutmayın. Bir de üstüne sevmediğiniz, keyif almadığınız bir şeyi sürdürmeye zorlamanın faydası var mı sizce?

Sağa veya sola kaydırın. Hoşunuza gittiği gibi yapmaya devam edin. Ya da başka bir şeye “evet” deyip onu yapın, diğerini unutun!

Değiştirilmiş Karbon’un son cümlesinde Takeshi Kovacs’ın dediği gibi: Bir sonraki aşamaya geçin!

Severek yapmak devamlılığın garantisi. Ama o anda karar verip ikinci adımı atmanızı öneririm. Güzel bir şey mi izlediniz, veya yaptığınız şey hoşunuza mı gitti? Hemen, o an, biter bitmez ikincisini planlayın. Çarklar dönmeye bir başladı mı, harika bir şey oluyor: Hareket, ataleti yeniyor. İkinci çinko!

Adım 3: İşbirliği Kur

Sosyal mesafe bizi diğer insanlardan fiziki olarak uzaklaştırdı ama hiç olmadığı kadar çok mesajlaşıyor, haberleşiyor, etkileşim kuruyoruz. Belki kucaklaşamıyor, öpüşemiyor, bir yerlerde oturup geyik yapamıyor, ve hatta flört edip sevişemiyoruz ama arkadaş listesinde kim var kim yok profillerinden kurcalamadığımızı kimse iddia edemez! Vay be yıllar geçerken neler olmuş? Kimileri aile kurmuş, kimileri ise iş. Farklı farklı bir sürü hikaye. Eski anılar canlanıyor ve birlikteliğinden keyif aldığınızı hatırladığınız bir sürü insan olduğunu görüyorsunuz. Veya ne kadar yetenekli, gayretli, becerikli olduklarını anımsıyorsunuz. Peki size işte o büyük soru: Neden yine birlikte bir şeyler yapmıyorsunuz?

Diyelim ki, yeniden dönmeye başlayan çarklarınız size bir fikir üretti, veya bir şey öğrenmeye heves ettiniz. Ya da gelişine çaktığınız evetlerden bir tanesi altından tek başına kalkmayacağınız bir konu çıktı.Yine mi bezdiniz? Hayır! İletişim kurun! Ama uyudun mu mesajlarından bahsetmiyorum! Birlikte üretebileceğiniz, fayda sağlayabileceğiniz, eğlenebileceğiniz bir şey için birilerini davet edin. Herkesin sizin gibi pandemi kaygılarıyla, kısıtlanmayla, sosyal mesafeyle mücadele ettiğini unutmayın. İnsanların birbirine ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyoruz ve inanın işbirliği veya tatlı rekabet insanları canlandıran mükemmel vitaminler. Davet ettiklerinizin nasıl istekli karşılık verdiğini gördüğünüzde küçük dilinizi yutacaksınız!

Harekete geçmeyi engelleyen, ataleti güçlendiren bir diğer faktör yalnızlık. Belki karantina ortamınızda yalnız değilsiniz ama mental olarak yalnız olabilirsiniz. Aynı fikir, istek, ideallere sahip insanlarla işbirliği kurmak bu açıdan önemli. Arkadaş listesini canlandırın. İlginizi çeken insanlarla irtibat kurun. İşbirliği önerin. Vücudunuzla kucaklaşamasanızda, amaç ve gayelerinizle kucaklaşın.

Yazının başında bahsettiğim yoğun mentorluk görüşmelerim sayesinde tanıdığım başka bir mentor, bana bir eğitim önerdi. O eğitimde tanıştığım bir kişi aklımda uzun süredir yer eden bir projeyi canlandıracak ilhamı ve desteği verdi. O proje fikri yeniden yazmaya başlamamı gerektirdiği için bir başka yazar arkadaşımla konuyu paylaştım. Onun sağladığı işbirliği ve tatlı rekabet duygusu ile işte bugün, oldukça uzun geçen bir kısırlık döneminden sonra yeniden klavye başındayım. Tombala!

Bravo! Çok motive gördüm seni…

Motivasyon konusunda yanlış bir fikrimiz olduğunu düşünüyorum: Motivasyon bir zorunluluk değil. Daha doğrusu her zaman ve her koşulda motive olmak gibi bir zorunluluğumuz yok. Bu doğal değil. Ama tükenmişlik fikri de bir o kadar doğamıza yabancı. Aslında insan türünün temel donanımında yer alan bir kaç basit özellik, tükenmişliği yenmeye yardımcı olabilir: Taahhüt vermenin yükü (gelişine evet), kendini ödüllendireceğin şeylerle yola devam etmek (Tinder taktiği), ve insanlarla amaç ve gayede kucaklaşmak (işbirliği). Her biri tamamen insani, içgüdüsel, duygularımız ve hormonlarımızla bağdaşık bu basit adımlar, pandemi döneminde tükenmişliği yenmeme yardımcı oldu. Ve böylece, hayatımın en verimli, en üretken ve daha da önemlisi en iyi hissettiğim dönemini bana yaşattı.

Yeni yıla bu enerjiyle girmek harika bir şey. Umarım basit yöntemim bu yazıyı okuyanlara da faydalı olur.

Ümit Öner

Kariyer ve gelecek planlama, hayatı zenginleştirme ve kişisel gelişim alanlarında koçluk ve mentorluk yapan ve aynı zamanda bir blog yazarı olan Ümit Öner’in diğer çalışmalarına Medium profilinden ve instagram hesabından ulaşabilirsin.

--

--

kariyerim 3-2-1
#kariyerim321

Herkes bir kariyer mentorunu hak ediyor! Hayalindeki kariyere hazırsan oyun şimdi başlıyor…