Sandalye

Ahmet…

Adile Güngör ♾️ 🌎
Katma Değer Bilgi
3 min readJun 19, 2023

--

Photo by Anthony DELANOIX on Unsplash

Not: Bu yazıyı yazdıktan uzun bir süre sonra bırakıyorum bu notu. Ahmet benim bitkisel hayattaki abim. Yine aylardan kasım-Tual gerçekten benim için çok değerli oldu hep ta ki bir gün gerçek karşılığını buldu. 20 Kasım doğum günüm, sevmem hiç kutlamaları evet, Ahmet’in bize veda ettiği gün de 20 Kasım’dı. Sonbahar ve hüzün hep eşdeğer oldu ama bu bir şikayet değil, hüzün de severim ben. Yaşadığım tüm duyguları severim. Çok özledim. Abim evet ama hiç abi diyemedim, Ahmet derdim. Her neyse, işte bu şarkı değer kazandı yine, Tual’e teşekkürler. Bir arkadaşım söylemişti, ressamların tablolarında ne anlatmaya çalıştıklarına değil de kendi yorumuma odaklanıyorum, bu beni daha mutlu ediyor diye. Ben de Şarkılar için aynı şeyi söyleyebilirim, tabi çoğu insan gibi. En çok sevilen yazılarımdan biri oldu, çünkü içinde Ahmet var, ve yazının sonunda ağzımı bir kez daha açık bırakacak bir olaya şahit oldum, Çukurova’nın kızgın güneşi altında kavrulurken. Karmaşaya hazır olun:)

Yine Aylardan Kasım… dinliyorum.

Karanlıkta sandalyemi çekmiş öylece oturuyordum. Ama kimse beni görmüyordu. Odamın içerisine sızan ışık sessizliğime dokunmuştu sanki, korkmak istemiyorum, her şey güzel olacak, acaba güzel bir iş bulabilecek miyim ben de, biliyor musun, iş bulmak çok da umurumda değil aslında, ama… Sonunda ama olan her şey yoruyor beni, kalbim sıkışıyor, yazdıklarımı siliyorum hala, yani hala umurumda bazı şeyler, gülüşüm, saçma sapan kahkahalarım değişeli pek olmadı, 6 veya 7'dir belki senesi. Sonbaharlar hep hüzün mü getirir, rüzgar yine aynı yönden eser mi, cümlelerimin bir noktası olmaz mı? Bu belirsizlik bir gün bitmez mi. Hep sert mi eser rüzgar, yine kimse anlamaz mı hiçbir şey, o gün de aynı yemek mi pişer sofrada, telefonu açıp hep beraber bakar mıyız resimlere, neyse. Ahmet de gitti. Biliyor musun Ahmet kim, muzlarının ucunu yerdim hep, onun için hazırlanan mamalardan ben de içerdim, onun yediği yemeklerden yemek hep daha lezzetliydi sanki, ilk öğrendiğim yemek şehriye çorbasıydı. Çok güzel de yapardım, özellikle onunkini, her şeyimi dinlerdi Ahmet, rahatlardım onun yanında, nefeslerini dinlerdim ben de, sarılırdım ona, devam ettirmek için yeterli kelime bulamıyorum. Büyüktü Ahmet, sonra ben ondan büyük oldum, ama yine de 6 yaş büyüktü Ahmet, çok güzeldi, melek yüzlüydü Ahmet, çok sessizdi Ahmet, O kadar çok şey oldu ki, bu yükü kaldıracak enerjiyi kaybettim gibi hissediyorum. Ahmet’in gitmesiyle birlikte, içimdeki boşluk daha da derinleşti. Onunla olan zamanlarımızda, dünyadaki tüm endişeleri unuturdum. O bana ilham verirdi ve enerjimi yeniden doldururdu.

Belki de içimdeki boşluğu dolduracak yeni şeyler ve insanlar bulabilirim. Belki yeni bir hobiyi keşfedebilir, yeni insanlarla tanışabilir ve onlarla derin bağlar kurabilirim. Belki de yaşadığım duygusal dalgalanmaların sebeplerini anlamaya çalışmalıyım ve kendime biraz zaman tanımalıyım.

Belirsizlikler ve korkularla dolu bir dönemdeyim, ancak umudumu kaybetmek istemiyorum. Belki de güzel bir iş bulurum, hahaha, belki de kalbimin sıkışmasına neden olan şeyleri aşabilirim. Hayatın sürekli değiştiğini ve her şeyin yoluna girebileceğini bilmek önemli tabi, değil mi?

Karanlık odamda, sessizliği hissederken, geleceğe dair umut dolu karanlık düşüncelerle sandalyemde oturmaya devam ediyorum. Belki de yağmur yağar. Hem bu kez açmam fon müziğini, fragmanını izlediğim bu filmin reklamını görmek istemiyorum hala!

Yazı bitti, hava da oldukça güneşli, bu havada yağmur yağacak gibi de değildi, tam da başımı kaldırdım ve yağmur yağıyor:) İzleyin lütfen!

Haziran’da da rahmet var!

--

--