Yakamozun İniltisi

Samet Ekin
Kitap Ayracı
Published in
1 min readJul 13, 2018

Öyle bir belirsizlik ve kasvet var ki coğrafyamızda, gülüşlerimize dek işleniyor bu hal. Şu zahmetli günlerimizi daha da karartacak takıntılarımızı bir kenara itemiyoruz, itsek de yaptığımız en kutsal şey “umursamamak” oluyor. Hani size oluyor mudur bilmem ama ben de bir sızı oluşuyor böyle zamanlarda ve hazmedemiyorum bu rutini. Bir şeye inanmalı diyorum; en azından sabahların aydınlığına, en azından habersiz olduğumuz benliğimize, en azından insanlığın kötülük hastalığına karşı binlerce yıldır beslediği iyilik antikorunun zaferine… Bir şeye işte en azından bir şeye…

Bilmeliyiz ki farkında olmadan, belki de masumiyetlerinin arkasına sığınarak bize inanan ve varlıklarının farkına varamadığımız binlerce milyonlarca çocuk var yanı başımızda. Onları ve düşlerini bu sıralar çok yıprattılar. Düşlerimize giresi kahkahaları yavaştan naif tebessümlere dönüşüyor. Sonrası malum: umutsuzluk… “Aman” denilesi bu hallerimizi onları sirayet ettirdik mi, geriye meçhul bir boşluk kalır, biliriz. O vakit elimizi taşın altına koymalı usulca… Yoksa öğretilmiş tarihsel yanılgıların projektor görevi gördüğü ayrışmalı, kanlı ve karanlık bir geleceği bizden sonraki nesillere de yedirerecekler. Şimdileri yapılacak en kutsal şey şu kördüğüme “eyvallah” etmeden diretmek olmalı.

Susan Sontag’ın dediği gibi, “Katlanmak, değişmekten daha kolaydır. Ama insan bir kere değişince, katlanılan şeyleri hatırlaması zordur.”

Değişmeli ve belki de en nihayetinde dönüşmeli, yoksa insanlığı bu haliyle izlemek ve içinde barınmak eksik yaşadığımızın bir göstergesi olacaktır.

Fotoğraf: Vo Anh Kiet

--

--

Samet Ekin
Kitap Ayracı

İstanbul'da müştemilat, Anadolu'da dilaltı hapı. Çok düşünür, az dökülür. Editör/Etkinlik Tasarlayıcısı/İletişimci