“Sorun” mu var ?

Seda Oğuzer
KoçSistem
Published in
4 min readMar 27, 2021

--

Her gün karşımıza bir çok “sorun” çıkıyor ve biz de bunları çözüp ya da çözmeye çalışıp hayatımızı kolaylaştırmaya çalışıyor, işimize, ilişkilerimize ve hayatımıza bir şekilde devam ediyoruz. Ne demek “Sorun” ?

sorun

ad

  1. üzerinde düşünülmeye değen ve çözüm getirilmesi, olumlu ya da olumsuz bir sonuca ulaştırılması gereken durum.

Tamam çözüm üretmeliyiz bunda hem fikiriz. Peki siz de hiç çözümü üretip sonra tekrar tekrar aynı sorun ile karşılaştınız mı ? Bu yazı ile sorunlarla karşılaştığımızda daha kalıcı çözümler üretebilmek için kök nedene inmenin ve sorunun çözümünü doğru yere adreslemenin önemini hatırlatmaya çalışacağım.

Bu yaparken de tam olarak geçen sene bu zamanlarda iş yerinde kurmuş olduğumuz “Read&Learn “ kitap kulübünde ilk okuduğumuz kitap olan “HBR’s 10 Must Read” , “Değişim” ‘de yer alan “Liderler için Hayatta kalma Rehberi” makalesindeki 2 soru ve 2 örnekten faydalanacağım.

Genellikle sorun ile karşılaştığımızda bir çözüm üretip devam ediyoruz, evet sorun belki bir süreliğine çözülüyor ancak karşımıza tekrar tekrar farklı formlarda gelmeye devam edebiliyor. Buna ek olarak ürettiğimiz anlık çözüm ile var olan sorunu bir süreliğine maskelemiş oluyoruz ve asıl soruna dair çözümün de süresini uzatmış olabiliyoruz. Bu durum uzun vadede bizi yoran tekrar tekrar aynı şeyi konuştuğumuz, belki de düzeleceğine dair umutlarımızı da kaybettiğimiz bir yere getirebiliyor.

Peki bunun önüne geçmek için ne yapabiliriz ? Gelelim yukarıda bahsettiğim 2 soru ve 2 örneğe…

Sorunun asıl kaynağı ne?

“Otomobiliniz sorun yaşadığında, bir tamirciye gidersiniz. Çoğu zaman, tamirci otomobili tamir edebilir. Ancak arızalar aile üyelerinden birinin otomobili kullanma biçiminde kaynaklanıyorsa, sorunlar büyük olasılıkla tekrar yaşanacaktır. Sorunları yalnızca teknik sorunlar gibi görmek — otomobili yola geri döndürmek için defalarca tamirciye götürmek — gerçek meseleleri maskeler. Belki annenizin içkili otomobil kullanmaktan vazgeçmesini, büyükbabanızın ehliyetini teslim etmesini ya da ergenlik çağındaki çocuğunuzun daha tedbirli olmasını sağlamanız gerekmektedir. Temel sorun ne olursa olsun, tamirci bunları çözemez. Bunların yerine ailedeki değişimlerin gerçekleşmesi gerekmektedir ve bu kolay olmayacaktır. “

Sorunun asıl kaynağının ne olduğu konusunda düşünmeden aldığımız aksiyonlar bize kalıcı çözümleri vermeyebilir. Bu nedenle belki daha zor bile olsa kök nedenin üzerine düşünmek, vakit ayırmak ve kalıcı çözüm için adımlar atmak uzun vadede işimizi kolaylaştıracaktır. Tabii ki her sorunun altı bu kadar dolu çıkmayabilir ama yine de en köküne inmek için 2 dakikamızı ayırmanın fayda sağlayacağını düşünüyorum.

Burada bir parantez açıp, kök nedene inmek için sıkça kullanılan 5 Neden? tekniğini de hatırlatmak isterim. Soruna ait kök neden için arka arkaya sorduğunuz Neden ? soruları üzerine düşünmemize ve kök nedene inmemize yardımcı olabilir.

Diyelim ki kök nedeni anladık ya da bir tahminimiz var,

Bu sorun kimin sorunu?

Kök nedeni anladıktan sonra en çok yapılan, yaptığımız şeylerden bir diğeri de sorunun çözümünün kimde olduğunu düşünmeden bir fiil içinde bulunmak olabiliyor. Oysa ki çoğu zaman, çözüm yolunu kendimiz bulmak yerine diğerlerinin çalışmasını hareketlendirmemiz gerekebilir.

Görünür kılmak ve ilgili ekibe, takıma ya da bir ilişkiden bahsediyorsak karşımızdaki kişiye bırakmak yani işi, alınacak olan aksiyonu ait olduğu yere yerleştirmemiz oldukça önemli. Eğer bunu yapamazsak belki de ilgimiz olmamasına rağmen sorunun bir parçası haline gelip yine asıl sorundan uzaklaşır, haliyle çözümü de doğru yerde aramamış oluruz.

Bunun için de yine kitapta yer alan bir başka örneğe bakalım.

“1994'teki NBA Doğu Konferansı basketbol yarı finallerinde Chicago Bulls, yedi maçlık serinin ilk iki maçında New York Knicks’e kaybetmişti. Chicago, yalnızca tek adamlık bir ekipten daha fazlası olduğunu, önceki sezon emekliye ayrılan Micheal Jordan olmadan da kazanabileceğini kanıtlamak için yola çıkmıştı.

Üçüncü maçta, iki saniyeden az bir süre kala, skor 102–102'ydi. Top Chicago’daydı ve son şutu planlamak için mola almıştı. Koç Phil Jackson, Jordan’nın emekliliğinden beri Bulls’un yıldızı olan Scottie Pippen’ı, Toni Kukoç’a son şut pasını vermesi için çağırdı. Oyun yeniden başlamak üzereyken, Jackson Pippen’nın sıranın sonunda oturduğunu fark etti ve ona oyunda olup olmadığını sordu. “Değilim” dedi Pippen, son şutu atması istenmediği için hafif kızmış bir şekilde. Sahada yalnızca 4 oyuncu olması nedeniyle, Jackson çabucak başka bir mola daha istedi, ve Pippen’nın yerine çok iyi bir pasör olan yedek Pete Myers’i aldı. Myers, Kukoç’a harika bir pas verdi ve o da kendi çevresinde hızla dönüp oyunu kazandıran mucizevi basketi attı.

Bulls, Pippen’nın tuhaf asi davranışı, sevinçlerini kursaklarında bırakmış biçimde soyunma odasına geri döndü. Jakson‘nın anımsadığına göre, sessiz odaya girdiğinde, ne yapacağını bilemez haldeydi. Pippen’ı cezalandırmalı mıydı? Özür dilmesini mi sağlamalıydı ? Hiçbir şey olmamış gibi mi davranmalıydı? bütün gözler onun üzerindeydi. Koç çevresine bakındı, bütün oyuncuların bakışlarıyla karşılaştı ve “Olanlar bizi incitmiştir. Şimdi bunu çözmek zorundasınız” dedi.

Eğer koç acil krizi çözmeye çalışsa sorunu oyun ile koç arasında olacak şekilde konumlamış olacaktı. Ancak olayın kalbinde daha derin bir mesele olduğunu anlamıştı. Konu Micheal Jordan olmadan Chicago Bulls’un kim olduğuydu. Bu Jordan’nın yerine kimin geçeceği ile ilgili değildi, onun yerine kimse geçemezdi, bu oyuncuların hiç kimsenin baskın olmadığı ve her oyuncunun işe yarar ne varsa yapmaya hevesli olduğu bir ekip olarak şekillenip şekillenmeyeceği ile ilgiliydi. Mesele onda değil oyuncularda bitiyordu. Önemli olan orda ne karar verdikleri değil, kararı Jackson’nın değil, takımın verecek olmasıydı.”

Bu örnekte hem kök nedeni anlamanın hem de burada Lider olarak konumlanan koçun, takımın kendi kendine organize olması için alan tanıdığına dair işaretleri siz de görebilirsiniz.

Toparlayacak olursak, evet sorunlar çözümler üretmemiz için karşımıza çıkıyorlar, ama sorunun asıl nedenini ve adresini belirlemek kalıcı çözümler üretmek için kritik rol oynuyor. Karşımıza çıkan sorunlarda bu iki soruyu sorup düşünmek sorunları daha sağlıklı ele almamız konusunda hepimize destek olabilir, siz ne dersiniz ? :)

Kaynak: HBR’s 10 Must read, Değişim

Sevgiler,

Seda

--

--