Microsoft Teams ve Slack Kapışması
İşimizde, özel hayatımızda yaptığımız işleri kolaylaştırmak, hızlandırmak veya hatırlatıcı olması amacıyla pek çok uygulama, program kullanıyoruz. Herkesin kullanmayı çok sevdiği, “lovemark” olarak gördüğü en az bir tane app, program var. Bu belki kendimize en yakın hissettiğimiz belki de hayatımızı kolaylaştırmada en etkin rol oynayan uygulama olabiliyor. İşin programcı/tasarımcı tarafına geldiğimizde ise uzun çalışmalar ve verilen kararlar gözümüze çarpıyor. Hedef kitlenin belirlenmesi, tasarım diline karar verilmesi ve kullanıcı deneyiminin farklılaştırılması…
Sürekli yeni uygulamaların, programların çıktığı günümüzde gariptir ki, kişiler kullandıkları programlara ve uygulamalara tahmin edilenden daha hızlı bağlanıyorlar. Yeni çıkan uygulamalara ise kullandıklarından daha etkili bir uygulama da olsa zorunluluk dışında geçmeyi tercih etmiyorlar. Benim için de aynı şekilde, yine de Microsoft Teams’i anlayabilmek ve aktif olarak kullandığım Slack’le karşılaştırabilmek için bir süre boyunca kullanmayı denedim.
Çok fazla oyun oynayan ve gerek iş, gerek iş dışı zamanını bilgisayar önünde geçiren birisi olarak, Discord’a duyduğum sevgiyi anlatmaya kelimeler yetmez. O yüzden Slack’i ilk kullanmaya başladığımda adapte olmada hiç sıkıntı çekmedim. Benim için işyerinde iletişimi kolaylaştıran, küçük boyutlu dosyaların taşınmasında bana yardımcı olan ve pek çok farklı konuyu derli toplu halde takip edebilmemi sağlayan bir araç Slack. Kullanıcı deneyimi olarak kullanırken keşke şu da olsaymış bana çok kullandırmışlığı da yoktur. O yüzden Microsoft Teams’i ilk çıktığında ücretli olması sebebiyle pek umursamamıştım. Aynı işi yapan ücretsiz bir program varken, ücretli versiyonuna geçmek aslında Microsoft kültürünün oturduğu temel aykırı gibi geliyordu bana.
Benim Microsoft Teams’ denemeye karar verişimde etkili olan ise heçtiğimiz günlerde MT’nin (Microsoft Teams) 13 milyon aktif kullanıcı bandını aşarak Slack’i geride bırakması. Acaba büyük bir şey mi kaçırıyordum, bu kadar insan neden bir anda MT kullanmaya başlamıştı. Microsoft’un yayınladığı verilere göre MT kullanıcıların sayısı 2018 Ağustosundan 2019 Temmuzuna kadar rokete bağlamış görünüyor. Öyle ki piyasaya çıktığı Aralık 2016’dan, Ağustos 2018’e kadar yalnızca 3 milyon kullanıcıya ulaşabilen program, geçtiğimiz 1 senede 10 milyondan fazla aktif kullanıcı kazanarak 13 milyonu aşmış durumda. Slack’in ise 10 milyon bandında bir yerlerde olduğunu yine Microsoft’un verilerine bakarak görebiliyoruz.
Bu kullanıcı artışının en büyük sebeplerinden birinin premium fiyatlarındaki farklılıktan kaynaklandığını düşünüyorum. Ücretsiz ya da premium kullanıcıların sayıları hakkında ayrı ayrı bir veri bulamasamda kurduğum mantık şu şekilde: Standart Slack Premium 6.67$ iken, Office 365 Business Essentials paketi 5$. Bu 5 doların içerindeki ürünler ise şu şekilde:
Özel domain adresi ve e-mail hostingi (50 GB),
Microsoft Teams,
Office Web Programları (Outlook, Word, Excel, PowerPoint, OneNote,
1 TB OneDrive dosya depolama,
250 kişilik online görüşme ve konferans hizmeti,
7/24 canlı destek,
Her dilde kullanabilme imkanı.
Daha ucuz bir paketin içerisinde daha fazla hizmet alabilmek doğal olarak herkesin tercih edeceği bir mesele. MT’nin premium kulvarında fiyat performans olarak Slack’e fark attığı kesin.
Ücretsiz versiyonları karşılaştıracak olursak, benim MT’de dikkatimi çeken nokta, ücretsiz sürümde Slack’in premium özelliklerini barındırıyor olması.
Eski mesaj kotası Slack’te 10 bin iken, MT’de sınırsız.
Slack Premiumda 15 kişilik konferansa erişim varken, MT’nin ücretsiz versiyonunda bu sayı 80 olarak gözüküyor.
Dosya depolamada ücrestsiz Slack her ekip için 5GB dosya alanı, Standart paketinde kişi başı 10GB, Plus paketinde ise kişi başı 20 GB sunarken, MT ücretsiz versiyonda kişi başı 2GB ve takım için 10GB sunuyor, premiumda ise MT ekip için tam olarak 1TB dosya alanı sunarak üstünlüğünü ilan ediyor. Yine dosya büyüklüğü Slackde maksimum 1GB iken MT’de bu sayı 15GB’a çıkmış.
Ekran paylaşımı özelliği Slack’in ücretsiz versiyonunda yok ama paket satın alındığında açılan bir özellik iken, MT tüm versiyonlarında bu hizmeti sunuyor.
Slack temaları özelleştirme imkanı sunarken, MT sadece 3 tema sunarak bu konuda çok geride kalıyor.
Öncede belirttiğim gibi Slack’i Türkçe kullanma imkanı olmazken, MT Türkçe dil seçeneğini kullanıcılara sunmuş.
Verileri ve özellikleri listelediğimizde MT’nin ezici üstünlüğü görebiliyoruz. Fakat aynı şekilde eksileri de paylaşmakta fayda var. Şirket içi iletişim için full sürüm MT kuran kişilerin incelemelerini ve yazıları okuduktan sonra kullanıcı deneyimiyle ilgili bazı karşılaştırmalar yaptım. Şu şekilde:
Slack’e sıfırdan giriş yapabilmek ve tam kullanabilmek ortalam 10–12 dakikayı alırken, Microsoft 365 ile birlikte MT kurmak, kayıt yapmak ve işler hale getirmek için 1,5–2 saati gözden çıkarabilirsiniz. Yukarıda sayılan özelliklerin ayarlanması ve çok fazla detay üzerinde uğraşıp kendinize özgü bir sistem kurmanız gerekli.
MT’de sisteme kayıt olmanız, onay mailine tıklamanız, gerekli programları yüklemeniz gerek. Bununla beraber sisteme davet ettiğiniz herkesin aynı işlemlerden geçmesi gerekli.
Sonuç olarak MT özellikler ve kullanım araçları olarak Slack’in çok üstünde bir program olmasına karşın, kullanım ve kuruluş zorluğu onu küçük ve orta işlekli çalışma alanlarından uzaklaştırıyor. Efektif bir şekilde MT kullanabilmek için, teknolojiden anlayan ve saatlerini buna ayırabilecek bir kişinin, tüm kullanıcıların kurulumunu ve kayıtlarını yapması gerekiyor. Eğer buna ayırabilecek zamanınız veya becerikli çalışanlarınız ve şirketiniz büyük ölçekli bir işletmeyse sizde MT dünyasını tercih etmek isteyebilirsiniz.