Derdimizin Kadavrası

Hüseyin Küçükali
Kolay Sağlık
Published in
3 min readMay 1, 2011

Korkmayın ne öldü ne öldürüldü derdimiz. Dipdiri, capcanlı, heyecanlı… Hayatı “Hayy”dan, feyzi Habibullah’tan, heyecanı sahabe-i resulden geliyor çünkü.

Efendim şöyle ki malumunuz “kadavra”tıp literatüründe anatomiyi aynel yakin görmek için üzerinde çalışılan ölü bedenleri ifade eden bir terim. Aynı zamanda doktor adaylarının ve cerrahi asistanlarının vücut üzerinde ilk tecrübeleridir. Ölü bedenden bir şeyler öğrenmektir. Ölüler çok şey anlatır çünkü.

Ayeti kerimedeki “Ölüden diriyi çıkarır”cümlesini belki şöyle de okuyabiliriz -Allahüâlem-: Ölüyü bir ibret eyleyip onunla bir diğer insanı ihya eder, ortaya diri (bir kalp) çıkarır. Diri olduğunu zannedenlere hikmetlerinden gösterip gerçek hayattan tattırması Hayy olanın.

BODY WORLDS Orijinal Vücut Dünyası Sergisi 11 Haziran 2010 tarihinden beri İstanbul Tophane Antrepo 3’te ziyarete açıldı. Alman bilim adamı ve anatomist Dr. Gunther von Hagens imzalı sergide plastinasyon (dokuları plastikle değiştirip sabitleme) yoluyla dönüştürülmüş 200’ü aşkın insan örneği bulunuyor. Kaslar, damarlar ve organlar, yaşayan vücudun içinde olduğu gibi, bozulmamış hâliyle sunuluyor.

Biz de birer tıpçı olarak fakültede göremeyeceğimiz kalitedeki bu “kadavraları” incelemek için arkadaşlarla beraber bu sergiyi gezdik. Bir buçuk saat süren kısa bir gezinin ardından ertesi hafta elime bir fırsat daha geçince ikinci kez gezdim. Subhanallah, Elhamdülillah ve Allahuekberlerle gezilecek bir sergi.

Sübhanallah

Embriyolarla başlıyor sergi aynı hayata başlangıcımız gibi… Evet, küçücük embriyoları da mı koymuşlar diyorsun ister istemez. Sonra görebilmek için embriyoların olduğu platforma kafanızı yaklaştırıp nefesinizi tutuyorsunuz, siz tutmazsanız birazdan kendisi kesilecek zaten. Ve sırayla ilerliyorsunuz ayetteki gibi nutfe, alaka, mudga… 4. Hafta, 5. 6. 7. ve işte en çok etkilendiğim modellerden biri 8. hafta sonundaki embriyo. Elleri ayaklarıyla tam bir minyatür insan, başparmağımın sadece ilk boğumu kadar. Yaratılıştaki zarafet gözünüzün önünde duruyor.

Alt başlığı “Yaşam Döngüsü” olan bu sergiyi gezerken “önce ona güç kuvvet veririz, sonrada yaradılışı tersine çeviririz…”(Yasin, 68) ayeti mucibince insan bedeninin hayat safhalarını görüyorsunuz. Her adımınızda biraz daha yaşlanıyor modeller. İlerliyorum ve her adımda/her nefeste yaşlananın “sermayesi tükenmekte olan adam”ın ben olduğumu fark ediyorum. Bir nefes, bir adım, bir nefes, bir adım. Her nefes bir adım. Peki, “bu gidiş nereye?”(Tekvir, 26)

Hakk’a demek geliyor içimden…Hakk’a giden yollar mahlûkatın nefesleri adedincedir, sözünü düşünüyor ve ümitle bir adım daha atıyorum, her nefesle bir adım. Şimdi yeni bir bölüme giriyoruz.

Elhamdülillah

Serginin her bölümünde o bölümde anlatılan organ sisteme ait bozukluklar gösteriliyor, kemiklerdeki aşınmalar, genetik kaynaklı ya da sonradan oluşanlar, sigaradan zifte dönmüş akciğerler, iltihaplı dokular… Her biri elhamdülillah çektiriyor size, her model bir tespih tanesi gibi. Hele bir omurga modeli var, genetik bozukluk, spiral şeklinde bükülmüş… Ah, omurga kendi başına 33’lük bir tespih değil mi zaten?

Allahuekber

İşte orada köşede ise bu yazıyı yazmama sebep olan model kocaman duruyor. Yaklaşıyorum yanına, bu modelde vücuttaki her organ, kas, kemik tabii yerinden birkaç santim uzaklaştırılmış, ayrı ayrı tavana tellerle asılmış. İç organlara bakıyorum, sindirimin tersi yönde, bağırsaklar, karaciğer, mide derken yükseliyor ve göğse geliyor bakışlarım. Diyafram, akciğerler, o da ne! Burada yumruk büyüklüğünde bir boşluk… Neler oluyor, nerde bu adamın kalbi, kime kaptırdı gönlünü diyorum. Bir adım geri atıyorum, gözlerimkalbi arıyor kim aldı söyleyin! Ahh, işte burada modelimiz avucundaki kalbi kıpkırmızı uzatıveriyor. Vuruyor beni tam derdimden, derdimizden…

Hatırlayacaksınız www.gencgonulluyuz.biz sitesine ilk girdiğinizde okuduğunuz “siber manifesto”yu. İşte beni vuran oradaki ok! Diyor ki “Alıp eline kalbini, bakın insanlar burada sizin için hep güzellik var diyebilecek bir kıvam…”
İşte derdimizin kadavrası…

Allahuekber!

Bu dert modelinin etkisinden olacak,biraz daha ilerledim ve seni de gördüm,evet seni ey Genç Gönüllü! Şaha kalkmış bir atın üzerinde hem de. Bir elinde aklın, bir elinde gönlün, derdini ötelere taşımak için yollara düşmüşsün. Öteye; belki sınıf arkadaşına, belki bambaşka bir kıtaya… Artı bir değer kazandırmak için.

Dr. Hagens bu sergiyi ne niyetle açtı Allah bilir. İçinde birçok saçma (sanatsal diyorlar) modeller de olmakla beraber çok fazla emek (bir tam plastinat için: 1.500 saat) bulunan, güzel ve benzeri olmayan bir sergi. Burada duvarlardaki yazılarla olsun, muhtelif modellerle olsun verilmeye çalışılan bazı mesajlar var: Ömür uzatma araştırmaları, antieycing,hayatın tadını çıkarmak vs. Lakin bu sergiyi olabildiğince “İlahi Mesaj”a paralel okursak, okuma gözlüğümüz olan irfan ile bakarsak gayet ibret dolu bir yere dönüşebilir.

Bir Hakk dostu şöyle buyurmuş: “Bu âlem (burada insan bedeni oluyor) âkiller için seyr-i bedâyî ahmaklar içinse yemek ve şehvetten ibârettir.” Evet, ölüler çok şey anlatıyor, muhtemelen benim zannettiğimden de çok.

GENÇ Dergisi | Nisan 2011 sayısında yayınlanmıştır.

--

--

Hüseyin Küçükali
Kolay Sağlık

Public Health Researcher @CPH_QUB @spacequb — I use systems thinking, AI, and behavioral science to innovate prevention of diseases and health inequities.