Özgür İrade

Yazar: Muhlis Eroğlu

Muhlis Eroğlu
konformist

--

İnsan yaşamı boyunca kendi kaderini belirleyen, istediği yoldan giden hür bir varlık mı? Yoksa her şeyi yasalarca belirlenmiş bir dünyadaki oyuncu mu? İnsana dair bu tartışmanın geçmişinin çok öncelere dayandığı tahmin edilse de Demokritos’un evrenin oluşumunda kesin nedenselliğin olduğunu savunduğu bilinmektedir. Bununla beraber Skinner ve Freud gibi psikoloji alanındaki ünlü bilim insanları da insan davranışlarının belirli kurallara bağlı olduğunu savunmuşlardır. “İnsanın özgürlüğe mahkûm” olduğunu belirten ünlü filozof Sartre ise bu meselenin diğer ucunda yer almaktadır. Siyah ve beyazın ortasında gri alanda yapılan bir açıklama ise Kant tarafından yapılmaktadır. İnsan sonsuz bir iradeye sahip değildir ancak alternatiflerin olduğu bir dünyada seçimler yapabilmektedir. Aynı bir geminin dümenindeki kaptan gibi gemiyi yönlendirebilir ancak rüzgârın yönünü belirleyemez.

Peki, bu tartışmaların dışında, insanın uğrunda ölümüne mücadeleler verdiği özgürlük neden önemli?

Bir süredir psikoloji biliminin araştırma alanına giren özgür iradenin çeşitli insan davranışlarını etkilediği görülmüştür. Aslında psikolojinin konusu olan özgür iradeden çok, özgür iradenin var olduğuna dair inançtır. Bu inancın, cezalandırma, hile yapma, yardım etme gibi birçok insan davranışı ile ilişkili olduğu yapılan çalışmalarla ortaya koyulmuştur. Belki de bu meseleyi önemli yapan alanlardan biri cezalandırma eğilimleri ve yasal düzenlemeler. Üçüncü sayfa haberlerinde sıkça karşılaşılan cinayet, darp veya yaralama haberlerinin içeriklerinde birçok sefer “cinnet geçiren kocalar, kontrolünü kaybeden sevgililer”e dair söylemeler görülmektedir. Toplum olarak yaşama sürecinde diğerlerinin davranışlarını kendi iradeleriyle gerçekleştirdiğine dair inanç, onların bu davranışlarının olası sonuçlarındaki sorumluluğu da alması gerektiği düşüncesini beraberinde getirir. Eğer ki birey acımasızca birisinin canına kıyarsa, bu onun evrimsel süreçte getirdiği kontrol edilemez dürtülere atfedilebilmektedir. Bu gibi ciddi meselelerden yola çıkarak insanın özgür iradeye olan inancının aslında sosyal düzende önemli bir yer edindiği söylenebilir.

Bu inancın nasıl ortaya çıktığına dair açıklamalardan bir tanesi evrimsel perspektiften gelmektedir. Evrimsel süreçteki seçilimin aslında sosyalleşmeye yönelik bir değişimi getirdiği söylenebilir. Davranış kontrolü ve dürtü baskılama gibi kavramlarla açıklanmaya çalışılan bu süreç, felsefi olarak tanımlanan özgürlüğe karşılık gelmese de, seçim yapabilme ve otonomluğu karşılayabilmektedir. Aslında daha akıllı ve kontrollü olanların yemek bulma konusunda daha başarılı olacakları söylenmiştir. Bir örnekle olay şuna benzetilmektedir; baskın bir erkek maymunun liderliğindeki bir grupta yaşayan diğer maymunlar, eğer ki acıktıkları zaman gidip baskın maymunun önündeki yemeği almaya kalkışırlarsa büyük ihtimalle saldırıya uğrayacak ve aç kalmasının yanında grup dışına itilme riski yaşayacaktır. Ancak davranış kontrolü olan ise açlığını bu şekilde gidermek yerine daha az riskli alternatiflere yönelirse hayatta kalma olasılığı artacaktır. Tabi ki bu sadece bir benzetme ancak olası bir senaryoyu da zihinde canlandırmamıza yardım etmektedir.

Özgür müyüz yoksa değil miyiz?

Bu tartışmanın devam edeceği belirgindir. Ayrıca bilimsel perspektif için özgür irade çetrefilli bir değişkendir. Çünkü her şeyin belirli nedensellikler içerisinde olduğu varsayımının aksine süreci tahmin edilemez hale getiren bir kavramdır. Ancak günlük yaşantının içerisinde birçok şeyi etkilediği düşünüldüğünde, üzerine düşülmesi gereken bir konu gibi görünmektedir.

Kaynakça

1) Baumeister, R. F. (2008). Free will in scientific psychology. Perspectives on psychological science, 3(1), 14–19.

2) Vohs, K. D., & Schooler, J. W. (2008). The value of believing in free will: Encouraging a belief in determinism increases cheating. Psychological science, 19(1), 49–54.

--

--