Hazan Gençay
Kovuktakiler
Published in
2 min readJan 20, 2017

--

“Çok İşlilik” Sendromu

Uzun zamandır “iş” konusuyla ilgili 1 şeyler yazmak istiyordum. Sömestr tatiline denk gelen bu günde paylaşım yapmam hakikaten manidar oldu. 2010 senesinden beri farklı yerlerde İngilizce öğretmenliği yaptım. Öğretmenlikten emekli olamayacağımı bildiğim için KPSS deneyimim hiç olmadı. Düzenli 1 işte ve şehir hayatında yapamayacağımı kesinkes anlamam ise 2 sene boyunca kolejde çalışmamla ortaya çıktı. Bu 2 sene boyunca sendromlardan sendrom depresyonlardan depresyon…karanlık 1 çarkın için de döndüm durdum. Yıllarca karnım ağrıdı, midem bulandı irritable bağırsak sendromu yüzünden. Her türlü tetkik yapıldı ve tabi ki psikolojik kaynaklı olduğu ortadaydı. Vücüdum, yolunda gitmeyen ‘ işlilik’ durumu için bu şekilde tepki veriyordu.

Az önce öğretmenlik yapan arkadaşlarımın sosyal medya hesaplarına şöyle 1 baktım da herkeste 1 bayram havası tatil geldi ya…e ben de öyleydim tabi günleri sayıyordum. Bu durumda 1 yanlışlık vardı işte apaçık. Ha 1 de cuma akşamı paylaşımları ‘heyoooo haftasonu geldi’ diye. Hiç böyle 1 sevincim olduğunu hatırlamıyorum 2 gün nedir ki? Hafta başı hadi gene iş başı..Yazdıklarım sadece öğretmenlik için değil tabi düzenli 1 işte çalışan 1 çokları için böyle olduğunu düşünüyorum- işini severek yapanlar meclisten dışarı.

Gelelim şimdi neler yaptığıma: sadece diktiklerimden yeterli gelir sağlayamadığım için haftasonları dil kursunda part time olarak ve hafta içi de sadece 3 saat köy okuluna etüte giderek modifiye edilmiş öğretmenliğe devam ediyorum. Bu aralar da ‘çok işlilik sendromu’ diye 1 rahatsızlık buldum kendime. Efendim bu sendrom şöyle oluyor: Düzenli 1 işiniz varken sadece kafanız onunla meşgul. Git- gel…geriye kalan azıcık vaktinizde ise-eğer sevmediğiniz 1 işiniz varsa- ne hayallerinizi gerçekleştirecek ne de tatlı tatlı hobilerinizle ilgilenecek isteğiniz, arzunuz kalıyor. Evet düzenli 1 işim varken fiziksel olarak bu kadar yorgun olmuyordum ama isteksizlik ve psikolojik yorgunluk kafamın içinde 1 kelepçe idi. Bu kelepçenin anahtarını sisteme sıkı sıkı emanet etmiştim aman 1 delilik yapmayayım kelepçeyi açmayayım diye. Çok işlilik sendromunda ise bolca vakit varmış gibi gözükebilir istediklerinizi yapmak için- düzenli 1 işiniz olmadığından ötürü-, fakat bu koca 1 yanılgı bana kalırsa. Çünkü yapmak istediğim o kadar çok şey var ki bu isteklere yetişemiyorum. İşte bu yetişememe hissi beni sendroma sokuyor. Ha 1 de para kazanmak için üç ordan beş burdan daha çok çalışmak, daha fazla enerji harcamak gerekiyor. Ayrıca yazdan erzak hazırlığı lazım…İzmir’e geldiğimizden beri yahu Ankara’da hiçbir şey yapmıyormuşum deyip duruyorum. Düzenli işlerimin bana armağanı: tüm hücrelerimi kaplayan isteksizlik. Kırsalda ise çok işliliğin armağanı : tatlı 1 yorgunluk ve hayatta ne çok yapmak istediğimi görme fırsatı oldu.

‘Canın sıkılır orlarda’, ‘erken mi emekli oldunuz?’ vs. yorumlara cevabım işte ‘çok işlilik sendromu’ ! Sendrom negatif çağrışımlar yapsa da ben bu çok işlilik sendromunu sevdim sanırım. Ama dikkat etmem gerek. Kendime fazla yüklenmeden olduğu kadar diyerek yola devam edip, heybemi ‘artık bu işi de biliyorum’ diyerek doldurabildiğim kadar doldurmak. Gün gelir lazım olur.

--

--