Pastoral Düşten Öte

Hazan Gençay
Kovuktakiler
Published in
2 min readDec 16, 2016

Anılarım hep fotoğraf karesi şeklinde gelir gözlerimin önüne; anı yakalayan 1 fotoğraf karesi. Geleceğim de hayallerim de hep 1 fotoğraf karesidir aslında. Ankara’ dan ayrılmadan önceki hayallerini kurduğum fotoğraf karesi ise şöyleydi: Yeşillikler içinde, üçgen çatısı olan avlulu minik 1 ev…Fakat fotoğraf karesine sığacak olan kısıtlıdır sonuçta. O fotoğrafın öncesi, sonrası ve 1 hikayesi vardır elbet duygularla birlikte. Poz verirken içimizden gelmese bile gülümsemek zorunda hissedebiliriz kendimizi. Fotoğraf karesine sığmayan alanda ise ‘hayalimize yakıştıramadığımız’ şeyler olabilir. Hep ‘croplayarak’ biriktiririm anılar albümündeki fotoları. ‘Pastoral düş’ e yakışmayanlar dışarı da kalın lütfen!

Haziran 2016 başında çıktığımız ‘hadi kırsalda eski 1 köy evi bulalım ve onu yuva yapalım’ yolculuğumuz kapsamında İzmir ve çevresinde 30a yakın köy gezdik. Vosvosumuz ‘böcükmobil’ e atladık ve 1 hafta boyunca yollardaydık. 1 yuva arayışı içindeydik ve aradığımızı elbet bulduk, fakat bulduğumuz acaba her yönüyle kafamdaki fotoğraf karesi miydi ya da tam hayalimdeki ‘işte bu’ yu bulmak mümkün müydü? Ev arama esnasında da Delice Ev i bulduktan sonra da bunun mümkün olmayacağını gördüm. Yaşayacağımız yer için en önemli kriterler sanayi bölgesinden uzak olması, güvenilir suyu kolaylıkla temin edebiliyor olmam ve ekip biçeceğim toprağa kimyasal bulaşmamış olmasıydı. Peki Delice Ev bu kriterlerin kaç tanesini karşıladı. Tam anlamıyla sadece ilkini sanırım. Ama durun ! sanayi bölgesinden çok uzaktayız da yan taraftaki zeytinliğin içinden yüksek gerilim hattı geçiyor. Suyu hala satın alıyoruz Bilal’in itirazlarına rağmen. Karşı tepedeki köyün çeşmesinden alıyorduk suyu ve daha sonra oraya yakın Efem Çukuru köyü’nde siyanür havuzu olduğunu öğrendik. Duyduk ki belediye her hafta suyun ölçümünü yapıyormuş ama ben bu devletin, belediyenin yaptığı hiç 1 şeye güvenemem arkadaş! Çaresizce damacana suyuna ben devam ediyorum Bilal ise köyden aldığımız suyu içiyor. Kimi zaman deney farelerine benzetiyorum bizi:) Topraktaki kimyasala gelince sanırım bizim avlunun içi temiz de yan komşumuzun ilaçlamadan yetiştirdiği 1 şey yok! E noldu kriterler, noldu pastoral düş!

Olan şu kaçacak 1 yer, el değmemiş 1 bölge kaldığına inanmıyorum artık. Hadi diyelim buldun 1 yer gelip o yuva bellediğin yere müdahale edilmeyeceği, yanı başına hes, res kurulmayacağı veya ortasından yol geçmeyeceği ne malum. Diyeceğim o ki başka 1 yer yok. Yaşadığın yer neresi ise orda başlamak gerekiyor belki de bazı şeylere, yaşadığın yeri güzelleştirmeye çalışarak. Çok fazla ikilem yaratıyor biliyorum yazdıklarım. E biz neden geldik buralara? Şehirde enerjimi istediklerime yönlendiremiyordum, bizler gibi benzer yolları tutturan insanlara ulaşamıyordum. Ulaşabildklerimle de sohbette kalıyordu her şey gerçekleştiren, harekete geçen yoktu. İzmir’de, burdaki köy hayatımda karşıma çıkan çok kıymetli arkadaşlar, tanıdıklar hep harekete geçmiş 1 adım atmış insanlar ve böyle 1 ortamda daha çok yol katettiğimi düşünüyorum. O yüzden burdayım ve yukarıda saydığım tüm olumsuzlukara rağmen pişmanlık duymuyorum. Evet zorlanıyorum, fakat öğrenecek bilmediğim ne çok şey varmış diyorum. Şehirdekilere kıyasla burdaki tecrübelerimin çok daha kıymetli olduğunu düşünüyorum ve merakla bekliyorum bakalım yarın ne olacak, kiminle yolum keisşecek ve hikayeme kimler ortak olacak.

bknz: pastoral düş fotosunda teller her yerde :)

--

--