En Sık Yapılan Arayüz Hataları: Seri 3 — Mobil Arayüzler

Burak Dönertaş
Kullanıcı Ajansı
4 min readJun 25, 2015

--

Mobil uygulama ya da web arayüzü olsun masaüstü arayüzlerine göre tasarlanması ilk başta daha basit ve kolay görünebilir. Ama tam aksine mobil arayüzler doğaları gereği kullanım ortamlarının ve kullanım tarzlarının masaüstüne göre oldukça farklılaşması ve bariyerlerinin daha yüksek olması yüzünden işi olduğundan çok daha karmaşık hale getirebiliyor.

Direkt örneklerle bu durumlara bir göz atalım:

Yetersiz font büyüklüğü

Tasarımcıların en büyük hatası genelde arayüzleri güzel aydınlatılmış ofislerinde, tam ekran ışığında, 27" devasa ekranlarda tasarlamaları.

Tasarımlarınızı PC ekranında değil, cihazda test edin, görüntüleyin.
Yetersiz font büyüklüğü kullanıcıya oldukça sıkıntılı anlar yaşatabilir.

Halbuki bir LCD monitör ekranında bir fontun kapladığı yer, mobil cihazda oldukça ufak olabiliyor. Özellikle son dönemde PPI cinsinden ekranların çözünürlükleri arttıkça bu fark daha da artmış oluyor.

Yetersiz kontrast

Mobil cihazlarda genelde diğer es geçilen konu ekran parlaklığıdır. Kullanıcılar cihazların şarj ömürlerini daha da uzatmak için ekran ışıklarından feragat ederler. Bu da ekranda yeterli kontrast (karşıtlık) bulunmayan grafik öğelerin farkedilememesi demek. Genelde bu metinlerin okunmamasıyla sonuçlanır. Aynı zamanda güneş ışığında da ekran parlaklığı yeterli olmadığından aynı sorunu yaşarız: (Bkz: bazı ATM’lerde güneş vurduğunda işlem yapmanız mümkün değildir)

Yetersiz kontrast ile sağdaki menüyü okuyabilmeniz mümkün bile değil.
Ama eğer yazı ile arkaplanın renklerinde yeterli kontrast sağlanırsa ekran ışığı kısıldığında bile yeterli bir deneyim sunulabilir kullanıcıya.

Form alanları ve Özelleşmemiş Klavye Türleri

Mobil ekranlarda kullanıcıdan bir bilgi girişi istemenin maliyeti masaüstüne göre oldukça fazla. Bu yüzden dikkat edilmesi gereken alanların en başında formlar yer alıyor. Form uzunluğundan bağımsız olarak formların yerleşimi, formlara bilgi girişi yapılırken kullanıcıya sunulan opsiyonlar çok önemlil hale geliyor. Burada genelde gözden kaçan 2 nokta var. Birincisi input alanına özelleşmiş klavye tiplerinin belirtilmemesi. Çok basit html komutlarıyla belirtebilirsiniz. Garanti Cep Şube uygulaması bu konuda oldukça iyi.

Sadece rakam istenen yerde numerik klavye, diğer yerlerde normal klavye çıkartılıyor kullanıcının karşısına

İkinci konu ise kullanılan input elemanları. Dropdownlar masaüstü deneyim için yeterli görülebilirken mobilde tam bir baş belası olabilirler. Bu yüzden eğer seçenekleriniz 4 ya da daha azı ise dropdown kullanmanız dezavantajınıza olabilir. Bunun yerine açık şekilde seçilebilir buton grup ya da tab grup yapabilirsiniz. Hem seçenekler açık olduğundan form doldurma süresi kısalır hem de kullanıcıya dropdown’a göre %300 daha hızlı işlem yapma imkanı verirsiniz.

Sağdaki kullanım soldaki dropdown kullanımına göre çok daha iyi.
Solda mobilde bir kullanıcının eticaret sitesinde doldurulması beklenen form. Ne fena değil mi? Sağda ise otomatik tamamlamanın kapatılmadığı bir captcha formu :)

Yetersiz dokunma alanları

Mobil cihazlarda 2007'de iPhone devriminden bu yana stylus yerine işaretleyici olarak parmaklarımızı kullanmaya başladık. Bununla beraber masaüstündeki fare keskinliğiyle ve pixel hassasiyetinde tıklama yapmamız mümkün olmuyor. Bu yüzden arayüz tasarımcılarının görünür alandan başka bir de dokunabilir alanlara da maksimum özeni göstermesi gerekli. Birbirine çok yakın ve sıkışık dokunma alanları kullanıcıya daha fazla hata yaptırır ve deneyimi negatif yönde etkiler.

Cep Şube Uygulamasında övdüğümüz marka bu sefer etkinlik uygulamasında aynı özeni gösterememiş.

Test etmemek ve kullanıcıyı dışarıda bırakmak

Aslında bunların dışında ilk başta genel olarak yapılan en büyük hatalardan birisi de proje yöneticisi, tasarımcı ya da yazılımcının kendi deneyimini, seçimlerini genel kullanıcı deneyimi olarak görmesi ve bu konuda dışarıdan gelen geri-bildirimlere kulak tıkamasıdır. Hedef kitle ile test yapmamak, fikirlerini, tercihlerini ve arayüz ile olan etkileşimlerini dikkate almamak 100 km hızla, hiç bir uyarıya dikkate almadan otobanda ilerlemek gibi. Evet bunlara rağmen yoluna devam eden uygulamalar var diyebilirsiniz ama duvara toslayanların kaç tanesinin hikayesini biliyorsunuz?

Kullanıcı Ajansı olarak size hedef kitlenizle uzaktan test imkanı sunuyor, ufak maliyetlerle geri bildirim toplamanıza, gerçek kullanıcı deneyimini kendi gözlerinizle izlemenizi sağlıyoruz.

Kullanıcısız “kullanıcı deneyimi” olmaz.

--

--