Beklenti Teorisi: Davranışsal Finans 3

Layka DAO
Layka DAO
Published in
7 min readDec 28, 2022

Önceki yazımızda insanların karar verme süreçleri ile Allais paradoksunun ne olduğundan ve ortaya çıkışından sonraki yirmi yıl boyunca çoğunlukla göz ardı edildiğinden bahsetmiştik. Davranışsal Finans ile ilgili hem geçmişte hem de günümüzde yapılan çalışmalar bize şunu bir kez daha net bir şekilde gösteriyor:

“İnsanlar rasyonel karar almakta zorlanıyor.”

İlerleyen yazılarımızda bu sorunun arkasında yatan temel sebepleri listeleyip ayrıntılı bir şekilde değinebiliriz ama şimdi basitçe ele alıp asıl konumuz olan Kayıptan Kaçınma ve Riskten Kaçınma konularına bakalım. Öncelikle insanlar genellikle duygularıyla hareket eder. Moral, uyku, beslenme gibi karar vermemizi etkileyen birçok unsur vardır. Trade yaparken FOMO (Kaçırma Korkusu) etkisinde olmamız ya da kendimize aşırı güven duymamız bize para kaybettirecek olumsuz sonuçlar doğurabilir. Özellikle kurumsalların büyük bir çoğunluğunun trade botu kullanarak bu dezavantajlardan arınması onları birkaç adım öne taşırken bizi bu oyunda oldukça geriden başlatmaktadır. Davranışsal Finans’ın, trade botlarının insanlara karşı yaratmış olduğu bu dezavantajı tek başına kapatması pek mümkün değil ancak yine de Davranışsal Finans konularına hakim olmak bizi diğer insanların birkaç adım önüne taşıyacaktır. Trade botları ve FOMO gibi konulara ilerleyen yazılarda daha detaylı değineceğiz. Bu yazıya da Kahneman ile Tversky tarafından ortaya atılan Beklenti Teorisine ve Kayıptan Kaçınmaya değinmekle başlangıç yapalım.

Beklenti Teorisi ilk olarak 1979 yılında, Daniel Kahneman ve Amos Tversky tarafından ortaya atılmıştır. Beklenti Teorisine göre, genel olarak belirli büyüklükteki kayıplar, aynı büyüklükteki kazançlardan daha büyük görünmektedir. Başka bir deyişle, belli bir miktar para kaybettiğimizde, aynı miktar paranın kazancının yaşattığı mutluluktan daha fazla mutsuz oluyoruz. Buna Beklenti Teorisi denir. Bu çalışmalar ile Kahneman, 2002 senesinde Nobel Ekonomi Ödülünü kazanmıştır.

Yukarıdaki grafik Beklenti Teorisi ve Kayıptan Kaçınma konularında kullanılan en temel grafiklerden biridir. Bir sonraki başlıkta Kayıptan Kaçınma konusuna değinirken de bu grafiğe tekrar bakabilirsiniz. Grafikte görüldüğü gibi, 2000₺ kazancın sağladığı fayda ile 1000₺ kaybın yarattığı zarar aynı fayda-zarar birim değerine sahip. Burada fayda ve zarar ile bahsedilen şey bir nevi mutluluk ve üzüntüdür.

Bu durumu daha iyi anlayabilmek için bir örnek üzerinden açıklayalım. Bir oyun düşünün:

%50 ihtimalle 2000 ₺ kazanacaksınız ya da %50 ihtimalle 1000 ₺ kaybedeceksiniz. Birçoğunuz bu oyuna hayır derdi, neden? Çünkü kayıplar gözümüze kazançlardan daha büyük görünür. 1000 ₺’lik kayıp riskinin verdiği korku, 2000 ₺’lik kazanç olasılığının verdiği heyecandan içgüdüsel olarak daha güçlüdür. Bu yüzden bu oyunu oynamamayı seçeriz. Bu kaybı riske atmak bile istemeyiz. İşte bu durum Beklenti Teorisinin en temel unsurudur.

Daha önce de defalarca belirttiğim gibi beklenti teorisi, davranışsal finansın temelini oluşturmakla beraber birçok alanında karşımıza sık sık çıkmaktadır. Bu yazıda beklenti teorisine kısaca bir giriş yaptık. Hem bu yazıda hem de gelecek yazılarda beklenti teorisinin alt başlıklarına değiniyor olacağız.

Kayıptan Kaçınma ve Bağış Etkisi

Kahneman ve Tversky’nin de ortaya koyduğu gibi Kayıptan Kaçınma, insanların kazançlardan daha çok kayıplardan nefret ettiği fikrini içerir. Araştırmalar da bu durumu destekler niteliktedir. İnsanların, sahip oldukları bir şeyi elde etmektense kaybetmemek için yalan söyleme ve hile yapma olasılıklarının daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Kayıplardan Kaçınma, davranışsal finans ve davranışsal ekonomideki büyüleyici bir alandır. Kayıplardan Kaçınma durumunu Bağış Etkisi ile birlikte anlatmak konuyu anlamak açısından daha etkili olacaktır. Bağış Etkisi, bir şeye sahip olduğunuzda ya da bir şeyin sahipliğini üstlendiğinizde onun sizin için daha değerli olması durumudur. Bir başka deyişle, sahip olduğunuz bir eşyaya ya da nesneye olması gerektiğinden daha fazla değer biçme durumudur.

“Daha değerli, çünkü o benim”

Bağış Etkisi, insanların Kayıptan Kaçınma konusunda hissettikleri ile çok yakından ilişkilidir. Bu yüzden bu iki konuyu bir araya getirip size bunların nasıl birbirlerine uyduklarına dair gerçek hayattan örnekler vereceğim. Bağış Etkisini bir örnek üzerinden anlatmak için kullanılan klasik bir deney ile başlayalım:

Bu deneyde, bir grup öğrencinin yarısına, üstünde okullarının simgesinin bulunduğu kupalar ve kahve bardakları veriliyor. Öğrencilerin diğer yarısına ise hiçbir şey verilmiyor. Sonra her öğrenciden, satıcı ve alıcı olarak fiyat yazmaları isteniyor; satıcıların ne kadara satmak istedikleri ve alıcıların ne kadar ödemeye istekli olduklarını yazmaları söyleniyor.

Bu deneyde çok etkileyici sonuçlar elde edildi. Satıcılar, genelde alıcıların ödemeye razı oldukları fiyatın iki katına kupaları satmaya istekli oldular. Bu durum Kayıptan Kaçınma ile ilgili konuya da çok uyumlu bir örnektir.

Ayrıca sigorta şirketleri de iş modeli olarak kayıptan kaçınmayı kullanmaktadır. Sigorta şirketleri, bir bireyin hayatında karşılaşabileceği birçok potansiyel ve maliyetli kayıpları göstererek yeni müşteriler çekmeye çalışır. İnsanlar, bu olası kayıplardan kaçınmak için çoğu sigorta şirketine belirli bir ücret ödemeyi tercih eder.

Genel olarak Kayıptan Kaçınma ile ilgili tüm çalışmalara bakarsanız, belirli bir kayıp oranı olduğunu görürsünüz. İnsanlar genellikle oyunu kazanıp kazanmadıklarındansa kayıplarını önlemeye yönelik 2–2,5 kat daha fazla endişe duyarlar. Çoğunlukla insanlar bir şeye sahip olduklarında, ondan ayrılmak için olması gereken bir dizi koşul olduğunu söylerler:

“Doğru fiyat, doğru zaman”

Yukarıda yapılan deneyin ardından insanların hisse senetlerini neden çok önceden satmaları gerekirken çok uzun süre ellerinde tuttuklarının sebeplerini ortaya koyabiliriz. Bu çok sık görülen bir prensip olmakla birlikte bunu finansal piyasalarda hemen hemen her gün görmekteyiz. Burada tüccarların düşündüğü gibi düşünmeniz gerekmektedir. En iyi tüccarlar şöyle düşünürler; mülkiyet hakkına bakmaksızın en iyi seçenek nedir? Başka bir deyişle, şu anda bu kupayı satın almaktansa param ile başka ne yapabilirim? Bu, hem alıcı hem de satıcı olarak bağış etkisi ile mücadele etmedeki en rasyonel yoldur.

Riskten Kaçınma

Kayıptan Kaçınma durumunu açıkladığımıza göre bir de Riskten Kaçınma durumuna bakalım. Öncelikle Riskten Kaçınma ile Kayıptan Kaçınma birbirinden farklı kavramlardır. Riskten kaçınma, adı üstünde kişinin riskten kaçınmaya yönelik genel tutumunu ifade ederken kayıptan kaçınma, bunun yerine, kişinin kazançlara kıyasla kayıplardan daha çok nefret ettiği fikrini içeren bir yaklaşıma sahiptir.

Riskten Kaçınma özellikle yatırımcılar için oldukça önemli bir kavramdır. Riskten kaçınan yatırımcı, bilinmeyen risklerle daha yüksek getiriler sağlamak yerine, bilinen risklerle daha düşük getiriler sağlamayı tercih eden bir yatırımcıdır. Başka bir deyişle, riskten kaçınan yatırımcı, farklı risk seviyelerinde aynı getiriyi sağlayan çeşitli yatırımlar arasında her zaman en az riskli alternatifi tercih eder. Örneğin, riskten son derece kaçınan yatırımcılar, genellikle hisse senedi ve emtia gibi daha yüksek riskli yatırımlar yerine devlet tahvilleri gibi daha az riskli yatırımları tercih ederler. Ancak riski seven, risk arayan ya da bir başka deyişle daha yüksek risk toleransına sahip yatırımcılar, daha yüksek yatırım getirisi elde etme fırsatı karşılığında daha yüksek risk seviyelerini kabul etmeye isteklidirler.

Bu durumu daha iyi kavrayabilmek için bir çalışmayla örneklendirelim:

Aşağıda Riskten Kaçınma konusu ile ilgili karar verilmesi gereken birbirinden farkı 2 durum yer alıyor. Sırasıyla önce Karar 1 sonra Karar 2 cevaplanır. Siz de verdiğiniz cevapları bir yere not edebilirsiniz.

Karar 1:
A:
50 TL kesin kazanç
B: Bir yazı tura oyunu oynayarak; Tura gelirse 0 ₺, Yazı gelirse 100 ₺ kazanç

Bu soruyu cevapladıysanız bahisleri biraz artıralım:

Karar 2:
C:
500 ₺ kesin kazanç
D: Bir yazı tura oyunu oynayarak; Tura gelirse 0 ₺, Yazı gelirse 1000 ₺ kazanç

Sonuçlara geçmeden önce her iki sorudaki seçeneklerin kendi arasında Beklenen Değerlerinin eşit olduğunu belirtelim. Karar-1 için yanıt verenlerin çoğu “A” seçeneğini tercih etmektedirler. Burada insanlar hiçbir şey kazanamama riskini almaktansa kesin 50₺ kazanma durumunu daha cazip bulmaktadırlar.

Karar-2’ye geçtiğimizde ise durum pek farklı görünmemekte. İnsanların çoğu “C ile D” seçenekleri arasında karar verirken yine risk almayıp “C”yi tercih etmektedirler. Bu tercih ile insanlar yazı-tura oyunu ile hiçbir şey kazanamama riskini almaktansa kesin 500 ₺ kazanma durumunu daha çok tercih etmektedir. Bunların yanı sıra her iki soruda da “B ile D” seçeneğini tercih eden kişiler, riskten kaçınmak yerine riski seven veya risk arayan kişiler olarak tanımlanırlar.

Bu anketi Layka DAO Telegram grubunda yaptığımızda ise yukarıdaki sonuçlara paralel olarak çoğunlukla “A ile C” seçimi yapıldı. Bu da bize şunu gösteriyor: “İnsanların oldukça büyük bir çoğunluğu risk almayı sevmiyor ve risk almaktan kaçınıyor.”

Sonuç olarak riskten kaçınma iki ucu keskin bir kılıçtır. Riskten kaçınan bir yatırımcı olmanız bir yandan sizin finansal piyasalarda kaybetme ihtimalinizi büyük ölçüde azaltır ancak aynı zamanda da daha riskli yatırımlarda önünüze gelen iyi fırsatları ve daha büyük getirileri kaçırmanıza neden olabilir.

Davranışsal Finans serisinin bu bölümünde Kayıptan Kaçınma ve Riskten Kaçınma konularına detaylı bir şekilde değinip farklarını açıklamaya çalıştık. Aynı zamanda bir önceki bölümde de olduğu gibi yazı içerisindeki çalışmaları Layka DAO Telegram kanalında anket olarak sunarak topluluk ile deneyimleme fırsatına eriştik. Davranışsal Finans yazı serisi tüm hızıyla devam ederken bir sonraki bölümde yer alacak konulara da kısaca değinebiliriz. Pişmanlık Teorisi ile pişmanlıklarımızı ve pişmanlıklarımızın karar vermemizdeki etkilerinden, İhmal Ön Yargısı ile ikilemde kaldığımız eylemlerden ve Eğilim Etkisi ile de değeri düşen varlıkları elimizde tutarken değeri artan varlıkları neden satma eğiliminde olduğumuza değiniyor olacağız.

Okuduğunuz içerik Layka DAO yazarlar ekibi tarafından sizler için üretilmiştir.

Layka DAO, içlerinden gelen merak ve sorumluluk hissi ile, kendilerini ve toplumu geleceğin DAO teknolojilerine hazırlamak için bir araya gelmiş bireylerden oluşan merkeziyetsiz bir topluluktur. Topluluğun her bir üyesi, istediği takdirde kendi tercih edeceği ekiplere katılarak, bu ve bunun gibi kaynakların sizlere ulaşmasına istediği miktarda katkı sağlayabilir.

Sizleri de bu gururun bir parçası olarak görmekten mutluluk duyarız.
Layka DAO Discord’una katılmak için:
https://discord.gg/laykadao

Yazan: Eray Şirin
Editör: Enes Çakır
Görseller: wastna#2347

--

--