Davranışsal Finans #1

Layka DAO
Layka DAO
Published in
6 min readSep 28, 2022

Hepimizin doğuştan gelen psikolojik önyargıları vardır. Bu önyargılar, önemli finansal kararları verme durumunda öngörülebilir hatalara yol açabilir. Davranışsal finans bu hataları bizim için kategorize eder ve sezmemize yardımcı olur.

Davranışsal finans, psikolojinin yatırımcılar ve finansal analistlerin davranışları üzerindeki etkilerinin incelenmesidir denilebilir. Aynı zamanda piyasalar üzerindeki insan psikolojisine dayalı artçı etkileri de içerir. Geleneksel finansın aksine, davranışsal finans yatırımcıların her zaman rasyonel olamadıkları, kendi kendini kontrol etme noktasında bazı sınırlarının olduğu ve kendi önyargılarından etkilendikleri gerçeğine odaklanır. Davranışsal finans, görece yeni bir bakış açısı ve düşünme modeli sunmaktadır. Ayrıca davranışsal finans, davranışın rasyonel beklentilerden nasıl, ne zaman ve neden saptığını göstererek, herkesin daha iyi ve daha rasyonel kararlar almasına yardımcı olacak bir plan sunar.

Geleneksel Finans Teorisi ve Homo Economicus

Resmin Kaynağı: Bilim Dili

1970'li yıllara kadar finansta genel olarak hakim olan düşünce yapısı Geleneksel Finans teorisine dayanıyordu. Geleneksel finansa ait en temel varsayımlar; yatırımcıların rasyonel olduğu ve yatırımcıların aldığı her yeni bilgiyi kullanarak fikirlerini ve inançlarını doğru bir şekilde güncellediği yönündeydi. Yani yatırımcılar bu teoriye göre ekonomik kararlar alırken maksimum kârı elde edebilmek için hem doğru bilgiye erişebiliyor hem de kusursuz bir karar verme mekanizmasına sahip. Bu düşünce yapısında olan kişilere Homo Economicus yani Ekonomik İnsan denir.

Ekonomik İnsan, düşünce olarak davranışsal finansın tam olarak karşısında duran ve ortaya çıkış tarihi 1800’lü yılların sonlarına dayanan bir teoridir. Ekonomik İnsan’ın en önemli özelliği, kârı maksimize etmeyi önemsiyor olmasıdır. Daha da önemlisi, her zaman bu hedefi en verimli şekilde takip etmesini sağlayacak kararlar alabilmesidir. Ekonomik İnsan eğer bir tüketiciyse birincil amacı faydayı maksimize etmek, eğer üreticiyse asıl amacı kâr elde etmek ve kârını maksimize etmektir. Ancak yıllar boyunca yaşanan çeşitli ekonomik krizler, Ekonomik İnsan teorisinin kusurlu olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Ekonomik İnsanı daha iyi anlayabilmek için verilen en yaygın örnek iş adamı örneğidir. Bir iş adamı, her yaptığı her işlem ve verdiği her karar ile kârını maksimize etmeye çalışır. Örneğin, verimliliği en üst düzeye çıkarmak için işçilerin manuel olarak yaptıkları operasyonları otomatikleştirebilir ve maliyet avantajı sağlamak için işçi sayısını azaltabilir. Benzer şekilde, kâr getiren faaliyetlere daha çok odaklanmak için yeterince kâr elde edemediği faaliyetlerinden kurtulabilir.

Geleneksel Finans teorisinin karşıtı olarak Daniel Kahneman ve Amos Tversky adlı iki psikolog tarafından 1979 yılında Econometrica’da yayımlanan “Beklenti Teorisi: Risk Altındaki Kararların Analizi” adlı makale Davranışsal Finans’ın başlangıcı olarak kabul edilir. İki psikoloğun bu alanda yaptığı çalışmalar finans ile psikolojinin birbiriyle son derece bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur. Bu çalışmalar Kahneman’a, 2002 senesinde Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazandırmıştır. Kahneman ve Tversky’nin Beklenti Teorisi ile ilgili yaptığı çalışmalara gelecek yazılarda detaylı bir şekilde değineceğiz.

Beklenen Fayda ve Beklenen Değer

Hayatımızda zaman zaman belirsiz koşullar altında kararlar almak zorunda kaldığımız dönemler olur. Örneğin, iktisat alanında diploma almak, yüksek kazançlı bir iş bulmaya yol açabileceği gibi işsiz kalmaya da sebep olabilir. Bir doktor randevusu, bir hastalığın erken teşhisi ve tedavisi ile sonuçlanabileceği gibi para kaybına da sebep olabilir. Beklenen Fayda Teorisi, eylemlerimizden hangi sonucun çıkacağından emin olmadığımız durumlarda rasyonel olarak nasıl seçim yapacağımızı açıklamaya çalışır. Beklenen Fayda Teorisi, ihtimaller arasından en yüksek faydaya sahip eylemi seçmemizi söyler. Kişi, bu tür durumlarda beklenen sonuçların olasılığını hesaplar ve bir karar vermeden önce bunları beklenen faydaya karşı tartar.

Örneğin, bir piyango bileti satın almak, alıcı için iki sonuç ortaya çıkarır. Bileti alan kişi, bilet almak için ödediği ücret tutarını kaybedebilir ya da piyangoyu kazanarak büyük bir kâr elde edebilir. Bir piyango biletinin fiyatını göz önünde bulundurduğumuzda bileti satın almaktan elde edilecek beklenen faydanın, satın almamaktan daha büyük olduğunu görmek zor değildir.

Beklenen Değer de yaygın olarak kullanılan finansal bir kavramdır. Beklenen Değer kısaca, olası senaryoların olasılıklarını kullanarak bize uzun vadede hangi sonuçları bekleyebileceğimizi gösterir. Bir başka deyişle finansta, gelecekteki bir yatırımın Beklenen Değerini gösterir. Bir örnek üzerinden Beklenen Değerin hesaplanışına bakalım: Yeni bir teknolojinin patentini 200 milyon liraya satın alma fırsatıyla karşı karşıya kalan bir ilaç şirketinin;

  • Bu teknolojinin, hayat kurtaran ilaç geliştirmelerine olanak sağlamasıyla beraber kendilerine 500 milyon lira kazandırma olasılığının %20,
  • Bu teknoloji ile birlikte geliştirilecek ilaçtan 200 milyon lira kazanma ihtimalinin %40,
  • Son olarak bu teknoloji patentinin değersiz hale gelme olasılığının ise %40 olduğunu hesaplamış olduğunu düşünelim.

Bu patentin Beklenen Değeri şu şekilde hesaplanır:

Beklenen Değer = (500.000.000 * 0.2) + (200.000.000 * 0.4) + (0 * 0.4) = 180 milyon lira

Beklenen Değer, patenti satın alırken ödediğimiz bedelin altında kalıyor. Dolayısıyla firmanın risk alıp patenti alması elbette mantıklı olmayacaktır.

Beklenen Fayda kavramı ilk olarak, St. Petersburg Paradoksunu çözmek için kullanan Daniel Bernoulli tarafından ortaya atılmıştır. St. Petersburg Paradoksu da ilk olarak 1713 yılında Daniel Bernoulli’nin kuzeni Nicolas Bernoulli tarafından ortaya atılmıştır. St. Petersburg Paradoksu, her oyunda bir madeni paranın atıldığı bir şans oyunudur. Oyuncu bu yazı tura oyununda “tura” geleceği yönünde bahis oynar ve “yazı” gelene kadar oyun devam eder. Yazı geldikten sonra oyun durdurulur ve oyuncu kaç kere “tura” attıysa 2ⁿ lira para kazanır. Formüldeki “n” üst üste gelen tura sayısıdır. Örnek vermek gerekirse;

  • İlk turda tura geldiyse, 2¹= 2 lira,
  • İkinci turda da tura geldiyse, 2² = 4 lira,
  • Eğer n’inci tura kadar üst üste tura atacak kadar şanslıysanız, 2ⁿ lira kazanırsınız.

Kazançları öğrendiğimize göre bir de kayıpları öğrenelim. Bu oyunu bankaya karşı oynadığımızı düşünelim. Her bir oyunda, oyunu oynamak için bankaya ödediğimiz giriş ücreti 20 liradır. Daha önce de belirttiğimiz gibi “tura” gelmeye devam ettikçe oyun devam eder ve biz kazancımızı arttırmaya devam ederiz. Yazı geldiğinde ise oyun sonlanır. Kaybımızı da öğrendiğimize göre giriş ücretini de işin içine sokarak kâr-zarar durumumuzu formülize edelim. Üst üste tura gelen tur sayısına yine “n” dersek banka 20–2ⁿ lira para kazanacaktır. Örnek vermek gerekirse;

  • İlk turda tura geldiyse, banka 18 lira,
  • İkinci turda da tura geldiyse, banka 16 lira,
  • n tur boyunca tura geldiyse, banka 20–2ⁿ lira kazanır.

Bernoulli’nin St. Petersburg Paradoksunda sorduğu soru ise şudur: Madeni para oyununun kuralları dikkate alındığında, oyuncu rasyonelliğini kaybetmeden bu oyun için ne kadar para kaybetmeye razı olur?

St. Petersburg Paradoksu oyununu oynarken 2 lira kazanma olasılığının ½ olduğunu, buna ek olarak 4 lira kazanma olasılığının ¼ ve 8 lira kazanma olasılığının ise ⅛ olduğunu görürüz. Olasılıklar bu şekilde devam eder. Oyuna giriş için 20 lira ücret ödediğimize göre bizi bankaya karşı kâr elde etmeye başlatacak olan durum ise 32 lira kazanacağımız üst üste 5 kere tura gelmesi durumudur. Üst üste 5 kere tura gelme durumunun gerçekleşme olasılığı 1/32’dir. Sonuç olarak, bu paradoksta Beklenen Değeri hesaplarsak, tüm olası sonuçların kazançlarını, olma olasılıklarıyla ağırlıklandırılarak toplamamız gerekir. Yani tüm olası sonuçların ağırlıklı ortalamasını almamız gerekir. Sonuç ise sonsuz bir sayı olacaktır. Burada oyunun Beklenen Değeri sonsuz olsa da, oyunun Beklenen Faydasının sonsuzdan çok daha az olduğunu açıkça görebiliriz.

St. Petersburg Paradoksunu daha iyi anlamak için Harvard profesörü Dr. Oliver Knill tarafından yapılan Mathematik.com sitesinde bulunan şu simülasyonu deneyebilirsiniz: PETERSBURG PARADOX

Paranın Faydası

Fayda ve servetin karşılaştırıldığı yukarıdaki grafik, iktisatta göreceğiniz en yaygın grafiklerden biridir.

Genel olarak insanlar daha fazla paranın daha iyi olduğunu düşünürler. Ancak artan para miktarı servetimize eklenen her yeni para ile birlikte daha az mutluluk verir hale gelir. Yani, bizim hiç paramız yoksa ve birdenbire 100 lira kazanırsak, bu 100 lira’dan elde ettiğimiz mutluluk bizim için çok büyüktür. Ancak sonraki 100 lira bize o kadar da mutluluk vermez. Hâlâ bizi mutlu eder ama ilk 100 liranın sağladığı mutluluk artışını bize yaşatmaz. Burada mutluluk ile bahsedilen şey aslında faydadır.

Faydanın ya da mutluluğun ölçülebilecek bir birimi yoktur. Bu yüzden aslında bakabileceğimiz tek şey daha fazla para kazanmanın getirdiği mutluluktaki göreceli değişimlerdir. Buna da Paranın Marjinal Faydası denir. Servetimize eklenen her yeni paranın Marjinal Faydası bir öncekine göre daha azdır.

Sonuç olarak finansal piyasalarda iyi bir oyuncu olmak için yalnızca teknik ve temel analiz bilmek asla yeterli olmayacaktır. Finansın psikolojisini ve sosyolojisini de iyi anlamak çok önemlidir. Davranışsal finansı iyi anlamak önemli kararları verme konusunda bize son derece fayda sağlayacaktır. Aynı zamanda davranışsal finans ilkelerinin farkında olmak, karşılaştığımız olaylar karşısında algılarımızı kontrol etmemize de yardımcı olacaktır.

Davranışsal finans konusu oldukça detaylı ve üzerinde birçok çalışmanın yapıldığı köklü bir konudur. Bu yazı da, seri halinde paylaşılacak olan yazının ilk bölümüdür. Bu bölümde temel olarak davranışsal finansın ne olduğundan, beklenen faydadan ve paranın faydasından bahsettik. Gelecek yazılarda da insanların finansal kararlar alırken hangi psikolojik süreçten geçtiğini ve neden mantık yerine duyguya dayalı kararlar aldığını daha da iyi anlayabileceğimiz birçok davranışsal finans konusuna değiniyor olacağız. Davranışsal finans yazı serisiyle amacımız, kayıplara yol açan duyguların yönlendirdiği kararlardan kaçınmak ve zararımızı minimize etmek olacaktır.

Okuduğunuz içerik Layka DAO yazarlar ekibi tarafından sizler için üretilmiştir.

Layka DAO, içlerinden gelen merak ve sorumluluk hissi ile, kendilerini ve toplumu geleceğin DAO teknolojilerine hazırlamak için bir araya gelmiş bireylerden oluşan merkeziyetsiz bir topluluktur. Topluluğun her bir üyesi, istediği takdirde kendi tercih edeceği ekiplere katılarak, bu ve bunun gibi kaynakların sizlere ulaşmasına istediği miktarda katkı sağlayabilir.

Sizleri de bu gururun bir parçası olarak görmekten mutluluk duyarız.
Layka DAO Discord’una katılmak için:
https://discord.gg/laykadao

Yazan: Eray Şirin
Editör: feyzalp#1268 ve Umut#1884

--

--