Fediverse

Sosyal medyada yeni bir tartışma filizleniyor. Fediverse… Hadi hep beraber ne olduğunu inceleyelim.

Layka DAO
Layka DAO

--

Web 3.0’a geçiş hâlâ erken safhalarda keşfedilerek devam ederken, arkadan yetişen “parlayan” teknolojiler bize alternatif bakış açıları sunmaya, yakın geleceğe ilişkin fikirlerimizi yeniden gözden geçirmemizi sağlamaya başladılar. Bu tartışmaların detayına girmeden önce tartışmalara ortam hazırlayan bazı kavram ve olaylara göz atmamızda fayda var.

Davinci/ChatGPT

Öncelikle OpenAI’ın geçtiğimiz haftalarda kullanıma açtığı 3 buçukuncu nesil mesajlaşma botu (chatbot) ChatGPT, tüm deneyenlerde büyük şaşkınlık yarattı. Açıkçası bir chatbot ile yazışmak çoğumuz için ilk kez yaşadığımız bir deneyim olmasa bile, yapay zeka teknolojisinin geldiği bu seviyenin farkında değildik.

Şu ana kadar kullandığımız yapay zeka uygulamaları en basit şekilde Turing Testini geçmeye odaklı dizayn edilmiş otomatik yanıtlama uygulamalarıydı. Turing Testi, Matematikçi Alan Turing’in 1950! yılında bir otomatik yanıtlama sisteminin akıllı sayılması için geçmesi gerektiğini önerdiği basit bir testtir. Bu teste göre denetçiler aralarında otomatik yanıtlama sistemlerinin de olduğu bir dizi insan ile birbirlerini görmeden yazışarak sohbet etmek, buna dayanarak da otomatik sistemler ile insanları ayırmak zorundadır. Denetçilere insan olduğuna ikna edebilen uygulamaların akıllı davranış sergiledikleri kabul edilmiş olur.

Bu bazda yapılmış Alice gibi eski uygulamalar bize hepimizi şaşırtan (daha ziyade eğlendiren) sohbetler sunmuş olsalarda bu testi geçtiklerini iddia edebilmek epey zor. OpenAI’ın Davinci modeli ise bize bundan farklı bir şey sunuyor. Davinci’nin hâlâ Turing Testini geçip geçmediği bir soru işareti olmakla birlikte, artık bir uygulamanın “akıllı” sayılması için hâlâ bir insan gibi davranması ve tepki vermesi gerekli mi? Akıl dediğimiz şeyin farklı formları olamaz mı sorusunu kendimize sormamıza yol açıyor.

Davinci’nin bir insan gibi akıllı olduğunu iddia etmek mümkün değil. Öte yandan bir insanın da Davinci kadar geniş yelpazede konu hakkında bilgi sahibi olması ve bu veriler arasında ilişkiler kurması mümkün gözükmüyor.

Yaptığımız bir araştırmada ChatGPT’nin bu kadar çeşitli alanda bilgi olmasını sağlayan, 175 milyar parametre! ile eğitildiğini öğreniyoruz. Ancak aynı araştırmada, ChatGPT’nin çok güçlü olmasına rağmen, büyük firmalar tarafından desteklenen ve 1.2 trilyon parametre!! gibi çok daha büyük veri setleri ile eğitilmiş rakipleri olduğunu gördük. Bu rakiplerin çoğu hâlâ su yüzüne çıkmış değiller, ancak şimdiden nefesimizi tutup beklememize yeterli görünüyorlar. Bu arada 1.2 trilyon parametrenin dünya üzerinde bugüne kadar yazılmış tüm İngilizce kitapları ve internet üzerinde yazılmış tüm yazıların toplamını içerdiğini hatırlatmakta fayda var. Zaten yapay zeka uygulamalarını daha ileri götürmenin önündeki en büyük teknik engelin daha büyük veri setleri bulmak olduğu dile getiriliyor.

Semantik Web

Berners-Lee, Hendler ve Lassila’nın 2001 yılında yazdıkları “Mevcut Web’in Semantik Web’e Evrimi” isimli makale sayesinde Semantik Web, Web3.0 isminin altını doldurmaya aday ilk kavram olmuştu. Buradaki semantik kavramını daha kolay şekilde anlamak için Google arama motoru ile ChatGPT’yi karşılaştırabiliriz. Google’da bir arama yaptığımızda aslında yaptığımız Google’a bir arama sorgusu göndermek iken ChatGPT ile yaptığımız bir bakıma “ona” soru sormaktır. Google arama sorgumuza en uygun içeriği bulup ona erişmemizi sağlarken, ChatGPT aynı kaynakları bir veri bankası olarak kullanarak farklı kaynaklardan verileri birleştirerek yorumlar ve sorumuza uygun bir yanıt oluşturmaya çalışır.

Örnekleri biraz artırmak istersek, Semantik Web’de A ürünü ile B ürününün farklarını sorarsak aradaki yapay zeka A ürününün ve B ürününün internet üzerinde paylaşılan bilgilerini toplar, bunları bir karşılaştırma olacak şekilde yorumlar ve bunun sonucunu bize sunar.

ChatGPT’ye bir örnek soru soralım;
(Not: Yanıtta hiçbir değişiklik yapılmamıştır.)

Soru: Forza 250 ile Xmax 250'nin karşılaştırmasını yap

ChapGPT: Forza 250 ve Xmax 250, iki güçlü motorlu scooter arasındaki en popüler karşılaştırmalardan birisidir. Her iki scooter aynı yakıt tüketimi, aynı fren sistemi ve aynı motor çalışma prensibi ile çalışır. Ancak, her ikisi arasındaki temel farklılıklar vardır. Forza 250, daha hafif bir scooterdur ve daha küçük bir motora sahiptir. Bu, daha küçük bir yakıt tüketimine ve daha düşük bir performansa neden olur. Ayrıca, Forza 250, daha küçük bir kabin boyutuna sahiptir ve daha az yol tutuş özelliğine sahiptir. Xmax 250, daha ağır bir scooterdur ve daha büyük bir motora sahiptir. Bu, daha yüksek bir yakıt tüketimine ve daha iyi bir performansa neden olur. Ayrıca, Xmax 250, daha büyük bir kabin boyutuna ve daha iyi yol tutuş özelliğine sahip olacaktır. Genel olarak, iki scooter arasındaki temel farklılıklar, yol tutuş özellikleri, yakıt tüketimi ve performans özellikleridir. Forza 250, daha küçük bir motora sahip olduğundan, daha düşük bir yakıt tüketimine sahiptir ve daha düşük bir performansa sahiptir. Xmax 250 ise, daha büyük bir motora sahip olduğundan daha yüksek bir yakıt tüketimine ve daha iyi bir performansa sahiptir.”

Burada dikkat etmemiz gereken şey ChatGPT’nin bize herhangi bir siteyi açıp göstermediği, belirli bir kaynaktaki bilgiyi vermediği, farklı kaynaklardan edindiği bilgileri sorumuza yanıt oluşturacak şekilde birleştirerek bize sunduğudur.

Burada bir soruna da dikkatinizi çekmek istiyorum. ChatGPT’nin verdiği yanıtların doğruluğunu, yazılımı geliştirenler dahil kimse garanti edemez. Bu yanıtın hangi verilere dayanarak oluşturulduğu, verilerin doğruluğu ve hatta Davinci’nin yalan söyleyip söylemediğini bilemiyoruz.

Web 3.0 kavramına yüklenen Semantik Web olma özelliği ilgili teknoloji yeterince hızlı bir şekilde çıkmayınca, akabinde yükselen diğer kavramlarla birlikte Merkeziyetsizlik kavramı Web 3.0’ın bayrağını Semantik Web’in elinden almış oldu. Ancak şimdi, yapay zekanın bu parlak geri dönüşü ile birlikte girişimcilerin, geliştiricilerin ve yatırımcıların gözlerinde yeniden bir ışık parlaması görür gibi olduk. Gözlerdeki bu parlamayla birlikte acaba Semantik Web, Web 3.0 kavramını geri kazanabilir mi bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Belki kısa-orta vadede bazı Merkeziyetsizlik temelli Web 3.0 yatırımlarının yavaşlaması veya yeniden değerlendirilmesi ve odağın Semantik Web’e kayması gibi olaylar ile karşılaşılabilir.

Sosyal Medya (Web 2.0)

Web 2.0 internette tüketici olan kullanıcıların tüketici olmalarının ötesinde katılımcı ve üretici olmalarını sağlamıştır. İnsanların duygularını, görüşlerini, taleplerini, kısaca teoride istedikleri her şeyi paylaşmalarını sağlayan platformlar insanlar için sosyalleşmenin yeni bir yolunu tanımlamıştır. “The Digital 2022 April Global Statshot” raporuna göre dünyada 4.65 milyar sosyal medya kullanıcısı bulunmaktadır. Web2.0 projelerine insanların gösterdikleri bu ilgi platformların ülkelerin milli gelirlerlerine denk değerlemelere ulaşmalarını sağlamıştır. Ancak bu patformların pek çoğu kullanıcılarına ürettikleri içeriklerden elde ettikleri gelir üzerinden pay vermezken, bir bölümünü adil sayılamayacak oranlarda da olsa dağıtım yapmaktadır. Burada net bir emek sömürüsü yaşanmasına rağmen bunu bir ekosistemin ayağa kalkması için atılması zorunlu bir adım olarak görmek gerekiyor. Ancak ekosistem bir kez ayağa kalktımı artık önümüze bakmak ve bir sonraki adımı atmak mümkün oluyor.

Sosyal Zorbalık 2.0

Sosyal Medya kullanıcı içeriklerinin ürünleştirilmesinin ötesinde, çok daha derinde, çok daha tartışmalı bir uygulama da kullanıcıların ürünleştirilmesidir.

Kişiye özel reklamlar hepimizin zaman zaman hayatımızı kolaylaştırsa ve ihtiyacımız olan ya da ilgimizi çekebilecek ürünlere daha hızlı bir şekilde ulaşabilmemizi sağlasa da, bunun arkasında yatan teknoloji kişisel verilerimizin işlenmesi ve kategorize edilerek firmalara satılmasıdır. Üstüne üstlük firmaların ödediği bu paralar sonuçta ürün fiyatlarına yansımakta ve aslında eninde sonunda bizlerin cebinden çıkmaktadır.

Kişisel verilerimizin toplanması ve odaklı reklamlar için kullanılması, bu verilerin kullanım metodları içerisinde en masum olanlarıdır. Buna Trump’ın seçildiği Amerika seçimlerinde Cambridge Analytica firmasının seçim sonuçlarını etkilemek için yaptığı çalışmaları örnek göstermek mümkün. Sosyal medyada yaptığımız içerik paylaşımlarına dayanarak kararsız seçmenlerin belirlenmesi ve bu kişilerin yine sosyal medya üzerinden fikirlerini değiştirecek içerik bombardımanları ile yönlendirilmeleri artık günümüzün bir gerçeği haline gelmiştir. Bu durumda kararsız seçmenler bir karara vardıklarında vardıkları bu karar hâlâ gerçekten kendi kararları mıdır?

Aynı yönlendirme, düşüncesiz bir şekilde, sosyal medya platformlarında ekran sürelerimizin artırılması amacıyla da kullanılmaktadır. Sosyal medya platformlarında kişilerin ekranda gördükleri içerikler (aynı reklamlar gibi) kendi tüketim alışkanlıklarına göre kendilerine göre bir algoritma tarafından özel olarak seçilmiştir. Bu sayede daha çok ilgimizi çeken içeriğe maruz kalmamız ve ekran karşısında daha çok (ürün olarak) vakit geçirmemiz hedeflenirken, bir yan etki olarak, kişilerin kişisel fikri veya tercihi neyse buna daha çok maruz kalmasına, tüm dünyanın kendisi ile aynı çizgide olduğunu düşünmesine ve radikalleşmesine neden olmaktadır. Dünya üzerindeki tüm radikalleşmelerin (siyasi radikalleşme, aşı karşıtlığının artması vb.) artmasında bu algoritmaların rolü üzerine ciddi çalışmalar yapılmaktadır.

Sosyal Diktatörlük

Şu anda dünyada yaygın olarak kullanılan sosyal medya platformlarının neredeyse hepsi merkezi bir yapıda hizmet veriyorlar. Firmaların inanılmaz boyutlara gelmesi, yeterli rekabet ortamının oluşamaması, bu platformları yöneten kimselere büyük güç sağlamakta ve kullanıcı sözleşmesi adı altında kişisel özgürlükler üzerinde baskı oluşturmalarına izin vermektedir. Bu platformlar kendi destekledikleri fikirlerin öne çıkarılmasında ya da istemedikleri içerik veya kişilerin baskılanmalarını sağlanmasında etken olabilmektedirler.

Sosyal Medya (Web 3.0)

Web2.0 platformları artı ve eksileri ile ekosistemde görevlerini yerini getirdiler. Ancak hâlâ kâr amaçlı ve merkezi işletmeler oldukları için kârlarını maksimize edecek (ve diğer pek çok şeyi göz ardı edecek) şekilde kendi stratejileri ve algoritmaları ile insanları kullanmaya ve yönlendirmeye devam etmekteler.

Artık merkeziyetsizlik kavramına dayalı yeni platformların ortaya çıkması, yavaş yavaş büyümeleri ve insanlara daha özgür bir internet deneyimi çözümü sunmaları gerekiyor. Bunun arkasındaki en büyük zorluk büyük oyuncuların zaten köşeleri kaptığı bir alanda onlarla rekabet edebilecek platformları oluşturacak bütçelere ulaşmalarıydı. Ancak bu artık blokzincire dayalı kitle fonlaması ve yönetişim modelleri sayesinde mümkün. DeFi ve DAO’lar atılması gereken bu büyük adımın eksik parçalarıydı ve artık tüm eksik parçalara sahibiz. Şimdi internet kullanıcılarını bilinçlendirme ve bir ürün olmaktan çıkarmanın zamanı geldi.

Fediverse

Dünyada en özgürleşmiş iletişim metodlarından bir tanesi çok farkında olmasak bile e-postalarımızdır. Siz beğendiğiniz, kuralları size uyan, istediğiniz herhangi bir sağlayıcıdan hizmetinizi alabilir ve tüm dünya ile bir kısıtlama olmadan iletişime geçebilirsiniz. Web3.0’a dayalı sosyal medya uygulamaları bu kavramın sosyal medya platformlarına uyarlanmış halini temsil ederler. İstediğiniz sağlayıcıdan bir hesap açabilir, hatta isterseniz kendi sunucunuzu kurabilir, buna rağmen tüm dünya ile sosyal medya üzerinden iletişimde kalabilirsiniz. Fediverse kavramının arkadaşındaki temel fikir buna dayanmakla beraber, bu felsefeyi benimsemiş tüm hizmetlerin birleştiği bir ekosistemi temsil eder.

Fediverse içerisindeki şu anda en bildik uygulama Twitter’a alternatif Web 3.0 tabanlı ve Fediverse felsefesine göre inşa edilmiş olan Mastodon’dur. Mastodon için açılmış herhangi bir sunucu üzerinden hesap açılarak platform ister bilgisayar ister cep telefonları üzerinden kullanılmaya başlanabilir. Üye olduğunuz sunucunun kuralları, kapasitesi, aktifliği vs. herhangi bir şeyinden memnun olmamanız durumunda hesabınızı tercih edeceğiniz başka bir sunucuya transfer edebilme özgürlüğüne her zaman sahipsiniz.

Merkeziyetsizlik önemli bir kavram olmakla birlikte uyumluluk ve entegre edilebilirlik ortak çalışma ve rekabet ortamı oluşmasına, gelişime ve ilerlemeye olanak sağlayacaktır. Gelecekte merkeziyetsiz bir yapı değil bir süper organizma gibi hareket eden Süper Web’e giden yolda atılmış bir adımdır.

Final

Artık Web’te yaşanacak sıradaki büyük adım Merkeziyetsiz Web 3.0 mü, Semantik Web mi yoksa Fediverse mi olacak? Bu sorunun yanıtı artık eskisi kadar net değil gibi.

Okuduğunuz içerik Layka DAO yazarlar ekibi tarafından sizler için üretilmiştir.

Layka DAO, içlerinden gelen merak ve sorumluluk hissi ile, kendilerini ve toplumu geleceğin DAO teknolojilerine hazırlamak için bir araya gelmiş bireylerden oluşan merkeziyetsiz bir topluluktur. Topluluğun her bir üyesi, istediği takdirde kendi tercih edeceği ekiplere katılarak, bu ve bunun gibi kaynakların sizlere ulaşmasına istediği miktarda katkı sağlayabilir.

Sizleri de bu gururun bir parçası olarak görmekten mutluluk duyarız.
Layka DAO Discord’una katılmak için: https://discord.gg/laykadao

Yazar: Kaya Uluer
Editör: Enes Çakır ve Eray Şirin

--

--