ÖĞRENMENİN AŞAMALARI

Gülen Gündüz Yılmaz
Lidersensin
Published in
2 min readFeb 17, 2017

Cumartesiydi. Uyku tutmayınca sabah altıda bilgisayarın başına oturmuştu. Gözlerinin yandığı fark etti. Okunacak binlerce sayfa materyal, sorulacak onlarca soru, öğrenilmesi gereken bir sürü konu vardı. Yeni bir kariyere başlamıştı. Aylardır başını kaldırmadan çalışıyor, ama işler bitmiyordu. Dün akşam eşine “acaba eski şirketime geri mi dönsem” demişti.

Kahvesinden bir yudum alırken Duru’nun gülümseyerek ona doğru gelmeye başladığını gördü. Tam o da gülümsüyordu ki minik Duru poposunun üzerine düşüverdi.

Yüreği hop etti. Hemen yerden kaldırmamak için kendini zor tuttu. Hem pedagog demişti, hem de kitaplardan biliyordu, çocuğa kendi öğrenmesi için alan tanımalıydı.

Derin bir nefes alırken Duru başını kaldırıp gülerek babasına baktı, sonra tekrar ayağa kalkıverdi.

****
Bugünkü konumuz Öğrenmenin Aşamaları. Konuyu Ayşe (Yazgan) de çocuk benzetmesi üzerinden anlatınca, aşağıdaki kısmı onun yazısından zevkle kopyaladım

☺ İşte aşağıda ÖĞRENMENİN AŞAMALARI:

1. Aşama: Bilinçsiz Yetersizlik. BİLMİYORUM AMA BİLMEDİĞİMİN DE FARKINDA DEĞİLİM. Buna “cehalet mutluluğu” diyenler de var. Yeni doğan bir bebeği düşünün. Hiçbir şey bilmiyor, birisi ona öğretene kadar hangi kabiliyetleri olduğunu da bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor. Ne bilgi var ne de deneyim.
2. Aşama: Bilinçli Yetersizlik. BİLMİYORUM VE BİLMEDİĞİMİ BİLİYORUM. Bebek büyüdükçe yürümesi gerektiğini ve böyle bir kabiliyeti olduğunu biliyor. Ancak henüz yürüyemiyor. Çevresini gözlemliyor, yürüme eylemini inceliyor. Bilgi var ancak deneyim ve uygulama yok.
3. Aşama: Bilinçli Yeterlilik. BİLİYORUM VE FARKINDAYIM, UYGULUYORUM. Yürümeye ilk başladığında çok yavaş ve dikkatli yürüyor, koltuklara tutunuyor, bir yetişkinin desteğini alıyor. Bir kere düştüğü zaman tekrar kalkması oldukça zaman alıyor. Çok emek harcıyor, yoruluyor. Bilgi var, bol bol deneyim ve uygulama var.
4. Aşama: Bilinçsiz Yeterlilik. BİLİYORUM VE ARTIK FARKINDA OLMADAN UYGULUYORUM. Bu aşamada ise bebek kimsenin yardımını almadan yürüyor, hatta koşuyor, yürürken bir şeyler dahi yemeğe başlıyor. Artık yürümek yorucu ve emek isteyen bir eylem olmaktan çıkıyor, otomatik yapabildiği bir kabiliyeti haline geliyor.

Hikayemizin kahramanı yeni kariyerinde öğrenmesi gereken konuları öğrenirken strese giriyor, çocuğu ise yürümeyi neşeyle, stressiz öğreniyor. İkisi de öğrenmenin üçüncü aşamasındalar, ama bu deneyime yaklaşımları çok farklı.

Yetişkinler olarak 3. aşamada olduğumuzda canımız sıkılıyor, bir çok zaman bu nedenle öğrenmeyi bırakıyoruz. “Bu zor”, “benim yeteneğim yok”, “çok yorucu, hayat böyle geçmez” diyoruz.

Benim varsayımım şu; harcadığımız emekten ziyade, 3. aşamadaki o deneyip başarısız olma durumu hoşumuza gitmediği için yeni şeyler denemek ve öğrenmekten kaçıyoruz.

Çocuklarda ise bu kaçış olmadığı için düşe kalka yürümeyi de öğreniyorlar, düzgün konuşmadan konuşabilmeyi de.

Şimdi arkanıza yaslanıp iki dakika düşünmeye ne dersiniz?

1. Üçüncü aşamadaki başarısızlık durumundan kaçmak için nelerden vazgeçiyorsunuz?
2. Başarısızlık durumuna bir çocuk gibi neşeyle yaklaşabilseniz bu ay yapmaya başlayacağınız ilk 3 şey ne olurdu?

İyi haftasonları,

--

--