KENDİMİ Mİ BAŞKASINI MI SUÇLASAM?

Ayşe Yazgan
Lidersensin
2 min readApr 14, 2017

--

Şiddetsiz İletişim I

Kadehine yeni doldurulan şaraba kolunu çarptığı gibi tümü üstüne döküldü, Ece’nin. Sakince ayağa kalktı. Aynı anda, yanındaki arkadaşı Zeynep de sakin adımlarla cafenin içerisindeki garsonun yanına gidip:

- “Yüklü miktarda peçete rica ediyoruz, şarap döküldü de.” dedi.

Masaya döndüğünde elindeki tek peçeteyle sırılsıklam olan pantolonunu silmeye çalışan Ece’ye:

- “Yüklü miktarda peçete istedim. ‘Yüklü’ ne demekse artık. Garsonlar sakinliğimizden olayın ciddiyetini anlamadılar sanırım. Gelir herhalde birazdan.” dedi. O sırada garson elinde ‘yüklü’ miktarda peçeteyle masaya geldi.

  • “Teşekkür ederiz. Ah, daha bir yudum bile almamıştı hem de. Ziyan oldu tüm kadeh.” dedi Zeynep, garsona gülümseyerek.
  • “Hemen yenisini getiriyorum.” dedi garson kendisine gönderilen gülümsemeyi, daha da büyük bir gülümsemeyle karşılayarak.

Masadan garson gidince, Ece Zeynep’e döndü:

  • “Vay be! Ne harika kadınsın. Bunca yıldır seninle birlikteyim, bir çok şeyi kaptım da, bir şunu kopyalamayı beceremedim. Ben olsam, hayatta bunu söylemeyi akıl edemezdim.”

*******

Şemalar yazı dizisinden sonra, bu haftaki yazı konumuz “Kendimizi ve Başkasını Suçlamak”.

Şiddetsiz İletişim kavramını yaratan ve aynı adlı kitabın yazarı Marshall Rosenberg’e göre, herhangi bir aksilik ya da olumsuzluk durumunda 4 seçeneğimiz var:

🔷 1- Kendini suçlamak,

🔷 2- Başkasını suçlamak,

🔷 3- Kendine empatik yaklaşmak,

🔷 4- Karşındakine empatik yaklaşmak.

Yukarıdaki hikayede, yaşanan aksilik şarabın dökülmesi. O esnada kahramanlarımız oldukça sakin gözükmelerine rağmen, sonrasında Ece, garsonla olan iletişiminden dolayı arkadaşı Zeynep’i takdir ederken, birden kendisini yeriyor, suçluyor ve kendisine karşı şiddetli bir iletişimde bulunuyor.

Büyük ihtimalle öncesinde de içinden neden kendiliğinden teklif etmedi diye garsonu suçladı, ama farkına dahi varmadı.

İşte bu hikaye tam da, milisaniyeler içerisinde başkasına ve kendimize karşı şiddet uygulamaya örnek teşkil ediyor. Gülen’in de Pazartesi günkü yazısında değindiği gibi şiddet deyince aklımıza sadece fiziksel şiddet ya da mobbing derecesindeki sözel şiddet geliyor sadece. Oysa gün içerisinde o kadar çok “basit” şiddette bulunuyoruz ki…

Peki ne yapacağız? Şiddetsiz iletişimin yerine nasıl şefkatli iletişimi koyacağız?” dediğinizi duyar gibiyim :) O da haftayaki yazılarımızın konusu: Kendimize ve başkalarına karşı empatik iletişim.

Bu hafta sonu, sözlü ve düşünsel olarak ne kadar şiddet geliştirdiğinizi fark etmeyi pratik etmeye ne dersiniz? Bence, empatik ve şefkatli iletişimi geliştirmek için tam da ihtiyacımız olan zamanlar.

🔷ÖNEMLİ VE ŞEFKATLİ YAZAR NOTU: Fark ettikleriniz canınızı acıttığında suçlamak yerine, lütfen kendinize ve karşınızdakilere iyi davranın :)

İyi haftasonları

Ayşe Yazgan

14 Nisan 2017

--

--

Ayşe Yazgan
Lidersensin

Executive Coach I Trainer I Co-Founder of Lider Sensin! Coaching & Training