Hızlı yapmak değil, hızlı olmak

Soldakinin önemini kabul etmekle birlikte, sağdakinin daha değerli olduğunu düşünüyorum.

Ismail KIRTILLI
lTunes Tribe
3 min readJul 2, 2019

--

Bundan birkaç sene önce, kurumsal bir toplantı için “Müşteri taleplerine daha hızlı cevap verebilmemiz için yeni üretim tekniklerini nasıl uygulayabiliriz?” sorusuna bir sunumla cevap vermem istenmişti.

Müşteri, zamanın ruhu, hızlı cevap verme vs. hızlı olmak, inovasyon, “design thinking”, “lean startup” ve “Agile” yazılım geliştirme konularına değindiğim sunumun ilk slide’ında “hızlı cevap verme”nin ya da hızlı yapmanın çağrı merkezlerinin ve fabrikaların gayreti olabileceğini, ürün geliştirme için hedefimizin “hızlı olmak” olabileceğini söylemiştim.

Söylediklerim kimsenin hoşuna gitmemişti. 😏

Bugün “Agile” kavramı çevresinde yanlış algılanan konulardan birisi de, “Agile” olmanın hızlı yapmaya eş değer olduğunun düşünülmesi. İnsanlar “Agile” ile tanıştıklarında, “Agile” olmanın “hızlı ve kolay” anlamına geldiğine inanmaya meyilliler, oysa “Agile” sürekli (esneklikle, değişebilir şekilde), yüksek kaliteli (kalite) ve değer odaklı (pazar/iş değeri odaklı) çıktılar üretmek demek.

Hız bağlamında, “Agile” en iyi ihtimalle erken teslimat, pazara hızlı çıkışla ilişkilendirilebilir ki bu her zaman hızlı yapmakla eş değer değildir. Erken teslimat yapılır, böylece takım müşteriye ulaşan üründen gelen geri bildirimlerle öğrenebilir ve ürün geliştirilmeye devam ederken buna göre düzenlemeler yapabilir.

“Agile” proje bakış açısından ürün bakış açısına dönmeye itiyor. Büyük işlere başlayıp sorgulamadan sonuna kadar gitmektense küçük parçalara bölüp hızlı teslimat ve çevikliği öğütlüyor. “Agile” demek adım adım gitmek demek, gördüğün kadarını planlamak, sonraki adımlarında esnekliğini devam ettirmek demek. Yolun devam ettikçe öğrenemeye ve çevikliğini korumaya devam etmek demek...

Konvansiyonel proje yönetimi paydaşları memnun etmeyi herşeyin önüne koyar. Hepimiz biliriz, geleneksel proje başarısı buna göre ölçüldüğü düşünüldüğünde bu gayet mantıklı da gözükebilir.

“Agile” konulara müşteri bakışıyla bakmaya çalışır. Dolayısıyla bu perspektiften çözmeye çalışınca sorular da değişir:

  • Müşteriler ne istiyor?
  • Müşteriler neyi değerli bulur?
  • Onlara en değerli parçayı en hızlı şekilde nasıl ulaştırabiliriz?
  • Geliştirdiğimiz ve teslim ettiğimiz yazılım ile en hızlı nasıl öğrenebiliriz?
  • Kendimizi nasıl geliştirebiliriz, böylece müşteriler için daha değerli şeyler üretebiliriz?

“The game of business used to be like football: size mattered. Then it changed to basketball: speed and agility. Today, business is more like chess. Customer priorities change continually, and the signals given by these changes are vital clues to the next cycle of growth.” — Adrian Slywotzky

Yaklaşımda hızla ilgili şeyler olsa da hız ve çabukluktan çok “erken” ve “sık” vurguları ön planda. Böyle düşününce büyük bir işi hızlı yapmaktan çok farklı bir yaklaşımla küçük özellikleri erken ve sık çıkarak değişen durumlara karşı çevik olmayı ve sonunda müşteri ihtiyaçlarına hızlı cevap vermeyi hedefliyor. Yani, bir işi hızlı bitirmek hedefi yerine müşteriye hızlı değer sağlamayı, değişen durumlar içinde hızlı olmayı öğütlüyor.

Bir örnek üzerinden gidelim:

Bir ürün geliştiriyorsunuz, müşterilerinizin bayılacağı bir özellik keşfettiniz, ve size bunun için para ödemeye hazırlar, bunu geliştiririr misiniz? Projenizin orijinal bütçesini aşacağı ortadayken bunu yapar mısınız? Evet, yaparsınız, mantıklı herkes bunu yapar. Makul düşünen her işletme bunu tercih eder.

Bir de şöyle düşünün, müşterilerinizi kaybetmenize neden olacak potansiyel bir defect buldunuz, onu öne alıp yapar mısınız? Bu başka bir özelliği geciktirecek ya da kaldırmanıza neden olacak olsa da yapar mısınız? Eminim yaparsınız.

Konvansiyonel proje yaklaşımları müşteriden çok paydaşlara hesap verebilirlik üzerine odaklandığından maliyet ve zamana uymayı önemsiyordu. “Agile” ise değer ve kaliteye odaklanıp buna göre gerektiğinde kapsam ile oynayabilmeyi öğütlüyor. Daha sık üretime çıkma döngüleri talep ve teslimat arasındaki süreleri önemli ölçüde düşürdüğü için müşteri isteklerine ve geri bildirimlerine göre daha hızlı harekete geçme imkanı sağlıyor.

Özetle, daha hızlı yaparak bir işi zamanında bitirmek mümkün olabilir, ancak daha hızlı gitmek demek yolunuzun gerçekten doğru, yönünüzün doğru olduğu ve hedefinize varacağımız anlamına gelmiyor. Hızlı olmak ve sürekli hızlı kalmak için en önemli konu öğrenmek. Organizasyonlar pazarı dinledikleri, teknik mükemmelliklerini sürdürdükleri, yeni pradigmaları öğrenebildikleri ve eskilerinden vazgeçebildikleri oranda ve hızda çevik olabilirler.

--

--