Imposter(Sahtekar) Sendromu

Cihat Solak
lTunes Tribe
Published in
6 min readJul 5, 2021
Imposter(Sahtekar) Sendromu

Her şeyi berbat etme endişesine kapıldığınız oldu mu? Aldığınız övgüye “Fazla değil mi bu?” diye düşündüğünüz? Ya da “Ben galiba o kadar da yetkin biri değilim” dediğiniz? Zaman zaman aklınızdan, elde ettiklerinizi kendi çabanızla değil de tamamen şans eseri sahip olduğunuzu ve bu durumu da her an biri fark edecek endişesi taşıyor olabilir misiniz?

Başarılara sahip olan insanların %30'u bu sendromu yaşıyor. Kalan %70'i ise hayatında en az bir kere bu sendromla yüzleşiyor. Aslında sendromu yaşayan fakat ilk defa bunun farkındalığına varan biri “yok ya, baksana ben neler yapıyorum? başarılıyım işte. Galiba ben biraz alçak gönüllülük yapıyorum hepsi bu.” algısına düşebilir.

Şahsen günümüzde yazılım ekosisteminin bir numaralı sendromu olduğunu düşündüğüm imposter sendromunu aşağılık kompleksiyle karıştırmamamız gereklidir. Imposter sendromu, kişinin kendi başarılarını içselleştirememesi nedeniyle ortaya çıkan psikolojik fenomendir. Başarılarının somut kanıtlarına karşın kişi sürekli olarak bu başarıyı hak etmediğini; sadece şans faktörü ile elde ettiğini ve bir gün bu foyanın ortaya çıkacağını düşünür. Yıllarca kafada tasarladığınız kariyeri, ilişkileri, günlük rutini berbat yönde etkileyen duygu durum bozukluğudur. Aşağılık kompleksi ise bireysel psikoloji ekolünün kurucusu Alfred Adler tarafından ortaya atılan ve kişinin bazı yönlerden kendini diğerlerinden aşağı hissetmesine neden olan karmaşasına verilen addır.

Mesleğimin de gereği yazılımcıların içerisinde fazlaca gördüğüm bu sendrom özellikle hata yapıldığında, yanlış yapıldığında ya da yetkin olmadığı bir iş/teknoloji ile karşılaştığında ortaya çıkmaktadır. Aslında hepimiz ara ara ben neden diğer insanlar kadar hızlı öğrenemiyorum, yoksa ben bu işi beceremeyecek miyim? Algısına düşebiliyoruz. Kırmızı çizgi yaptığınız işin çıktısını bilmek, görmek veya tanımak olabilir. Bir iş yapıldığında bunun kime neye faydası olacağını bilinmediği durumlarda kendinizi kötü hissetmeniz olasıdır.

Bu sendromu tıbbi bir durum ya da psikolojik rahatsızlık olarak nitelendiremeyiz. Ne yaptığınızı bilmediğinize inandığınız zaman hissettiğiniz duyguya verilen isimdir. Yani kendinden şüphe duymaktır. Araştırmalar başarı basamaklarında yukarıya doğru tırmananlarda yetersizlik endişesinin arttığını, özgüven ve kendine olan inancın da tam tersi azalma eğiliminde olduğunu söylemektedir. Bu kişisel bir problem değil, başarılarını sahiplenmekte güçlük çeken sayısız profesyonelin içselleştirdiği bir durumdur.

Ama ben next.js, ember.js, polymer.js vb. bilmiyorum ki?

Yeni bir proje veya aldığınız sorumluluktan fazlasını sahiplendiğinizde ve ansızın yanlış yerde yanlış işte olduğunuzu düşündüğünüzde nasıl hissettiğinizin farkında mısınız? Zorunluluk hissi.. Kendinizi yeterince iyi olmadığı için her gün başka birinin yerine geçmek gibi.

Örneğin C# da çok iyi şekilde kodlama yapıyorken takımınızın ani bir kararla farklı bir teknolojiye geçmesi ilk adımda sizde kötü bir hissiyat uyandırabilir. Geçiş yapılacak teknolojide daha önce tecrübesi olan arkadaşlar var ise onlar çok hızlı şekilde çıktı üretirken sizin nispeten daha yavaş çıktı üreteceğiniz aşikâr. Fakat bu sizin başarısız olduğunuzun bir gösteri değil.

Yaşamın belirli bir dönem ya da dönemlerinde sahip olduğunuz başarılara dair şüphe duyduğunuz olmuş olabilir. İşin sırrı da aslında burada başlıyor. Temelinde yeteneklerinizden ya da vasıflarınız nedenleriyle değil de şans faktöründen dolayı başarılı olduğunuz kanısı. Genellikle kadınlarda görülse de duygu bakımından kadın ve erkeklerde aynı durumları yaşattığını biliniyor. Çok başarılı bir işe/pozisyona sahip olup vardığınız noktaya şans geldiğinizi düşünüyor bunun yanı sıra birinin sizin aslında başarısız biri olduğunuzu görmesinden çekiniyorsanız sahtekârlık sendromuna sahip olabilirsiniz. Bu sendrom sizi başarıdan mahrum bırakarak kendinizi suçlu hissetmenizi sağlamaktadır.

Nasıl Ortaya Çıktı?

Pauline Clance yüksek lisans öğrencisiyken yeterince başarılı olmadığı konusunda sürekli endişe duymaktaydı. Okuldaki başarı performansının yeterli olmadığını düşünüyordu ve bu sebeple başarısından çok bilgisinin olmadığı tarafa yoğunlaştı. Çevresindeki insanlar Pauline Clance’in endişelerinin dinlemekten bıktı, bu yüzdendir ki Pauline Clance endişelerini paylaşmayı bıraktı. Sonrasında sınavlarında iyi notlar almayı başardı fakat yine de etrafındaki insanların başarılarını ölçemediğinden endişelenmeye devam etti. Pauline Clance o sırada farkında değilse bile Imposter sendromuna yakalanmıştı. Susanne Imes ile birlikte Imposter (Sahtekâr) Fenomeni konseptini geliştirmeye devam etti. Günümüzde ise bu kavramı Imposter yani sahtekâr sendromu olarak biliyoruz.

Neden Bu Sendromu Yaşıyorum?

Sendrom, bireylerin standardın dışında çalışmasına, fazlasıyla plan/yönetim yapmasına, karşısına çıkabilecek problemlere karşı öncesinden düşünüp önlem almasına neden oluyor. İyi gibi görünen bu yargının götürüsü ise çok büyük bir bedel olarak yorumlanıyor. Başarılımızı benimseyememek kendimizi hafife almamıza ve önümüze çıkan fırsatları da değerlendiremememize yol açıyor. Çünkü ait olmadığımızı düşündüğümüz yerde var olmaya çalışmanın rahatsızlığı ile savaşırken zihnimiz sürekli yetersizliğimizi kanıtlamanın yollarını ararken ana odağımız sürekli kendimizde oluyor.

Kadınlarda Imposter Sendromu

Başarılarımızı göz önünde bulundururken, bu başarıları haklı nedenlerle elde etmediğimizi düşünüp bunu sahtekârlık gibi düşünüyoruz. Başarıyı farklı neden-sonuç ilişkisine bağlayıp aslında başarının baş rolü olan kendimizin olmadığını düşünüyoruz. 1978 yılında Dr. Pauline R. Clance ve Dr. Suzanne A. Imes’in yaptığı bir çalışmaya 150 başarılı kadın katılım sağlar. Her bir kadın akademik ya da iş hayatında tescillenmiş başarıları vardır. Buna rağmen araştırma sonucunda katılım sağlayan kadınlardan çoğunun bu başarıyı benimseyemedikleri görülür. Çünkü katılımcılar kendi yeteneklerinin ve zekâlarının abartıldığını ya da şans eseri olduğunu düşünüyorlardı.

Rekabetçi ortamların da bu durumu tetiklediğini göz önünde bulundurmalıyız. Bazen alınan bir övgü, teşekkür vb. gibi durumlar da sendromu tetikleyebilmektedir. Günümüzde imposter sendromu “başarılarını içselleştiremeyen ve sahiplenemeyen” herkes için geçerli bir olgu olarak kabul ediliyor.

Dr. Valerie Young, sahtekar sendromu konusunda uluslararası alanda tanınan bir uzmandır ve The Secret Thoughts of Successful Women: Why Capable People Suffer from the Impostor Syndrome and How to Thrive in Spite of It (Crown Business/Random House) adlı ödüllü kitabın yazarıdır.

Valerie Young, sahtekârlık duyguları yaşayan insanlarda bazı kalıplar belirlemiştir.

· Mükemmeliyetçiler: Kendileri için son derece yüksek beklentiler belirlerler ve hedeflerinin % 99’unu karşılasalar bile başarısızlık hissedeceklerdir. Herhangi bir küçük hata, kendi yetkinliklerini sorgulamalarına neden olacaktır.

· Uzmanlar: Bir projeye başlamadan önce her bir bilgiyi bilmeye ihtiyaç duyarlar ve becerilerini geliştirmek için sürekli olarak yeni sertifikalar veya eğitimler ararlar. Bir işteki tüm kriterleri karşılamazlarsa işe başvurmazlar. Sınıfta bir soru sormaktan veya iş yerinde bir toplantıda konuşmaktan çekinebilirler çünkü aptal görünmekten korkarlar.

· Doğal deha: Bir şeyi başarmak için mücadele etmek veya çok çalışmak zorunda kaldığında, bunun yeterince iyi olmadığı anlamına geldiğini düşünür. Kolayca elde edilen becerilere alışkındır. Çaba göstermeleri gerektiğinde kendilerini sahtekâr gibi hissedebilirler.

· Tek başınalar: Görevleri kendi başlarına başarmak zorunda olduklarını hissederler. Yardım istemeleri gerekirse, bu başarısızlık anlamına gelir.

· Süpermenler, Süper kadınlar: Kendilerini kanıtlamak için çevrelerinden daha fazla çalışmaya kendilerini zorlarlar. Hayatın her alanında başarılı olma ihtiyacı hissederler ve bir şeyi başarmadıklarında stresli hissedebilirler.

Geliştiriciler İçin Yaygın 2 Neden

Yazılım devamlı gelişendir: Sürekli yeni dillerin, frameworklerin ve araçların oluşturulmasını teşvik eder. Bunun getirisi olarak her zaman öğrenecek daha çok şey vardır ve sektör geliştikçe daha da karmaşık bir yapıya gelecektir.

Medya, teknoloji endüstrisi hakkında gerçekçi olmayan algılar yaratıyor: Birçok programcı ve teknoloji şirketinin kurucuları, medyada parlak ve benzersiz bir şekilde yaratıcı olarak tasvir edilir. Bu da çoğumuzu hiçbir zaman üst seviye bir geliştirici olamayacağına inandırır.

Ne Yapmalıyız?

Öncelikle bu hisse kapılmanın normal olduğu biliniyor. Bu hissiyatımızda yalnız değiliz ve bunun bir adı olduğu unutmamız gereklidir. Özgüvenimizi yeniden kazanmak, iş ve yaşamla başa çıkmak için gerekli olan tüm becerilere sahip olduğunuzu hissetmek bu yolda ilk adımımız olmalıdır. Yani kendini bu durum içerisinde hissediyorsan öncelikle bu durumu normalleştirmeli ya da inkâr etmekten vazgeçmeliyiz. Ünlü filozof Soren Kierkegaard, endişeden daha iyi bir öğretmen olmadığını hatırlatıyor bize, çünkü bu his seçeneklerimiz olduğunun habercisidir.

Bizi başarılı olmaktan alıkoyan imposter sendromunu yenmek adlı Knatokie Ford’ın TEDx konuşmasına göz atabilirsiniz.

Defeating the inner imposter that keeps us from being successful | Knatokie Ford | TEDxMidAtlantic

Ayrıca Metehan Köktürk’ün düzenlediği 8 katılımcıyla beraber yazılımcıların en çok yaşadığı psikolojik sorunlardan biri olan imposter sendromu hakkında samimi ve başarılı içeriğe de zaman ayırmanızı tavsiye ederim.

408 — Yazılımcıların en çok yaşadığı psikolojik sorunlardan biri: Imposter Syndrome
  1. Başarılarınıza odaklanın! İlerlemelerinizi kaydederek gerçekten ne kadar iyi olduğunuzu hatırlayın. Projelerinizi github’da depolamak, iyi bir portföy oluşturmak bunlardan birkaçı olabilir.
  2. Sabit zihniyete sahip insanlar sürekli olarak yeterliliklerini kanıtlamaya ihtiyaç duyarlar. Yetersizlik duygunuzun size meydan okuduğu sırada bunu bir fırsata çevirip öğrenmeniz ve geliştirmeniz gerekir.
  3. Bildiklerinizi diğer insanların bildiğini düşündüğünüz şeylerle karıştırıyorsunuz. Herkesin başarısını ve zekâsını görüyorsunuz ama onların şüphelerini, mücadelelerini ve zayıf noktalarını görmüyorsunuz. Bu durum sana özel değil!
  4. Hedefiniz çok net olmalı! Neyi başarmak istediğinizi bilmediğiniz zaman bu sendromu yaşayabilirsiniz. Kariyer yolunuzu planlamalısınız.

“Kendini sahtekar gibi hisseden birçok insan başarıya büyük önem veren ailelerden geliyor. Özellikle, aşırı övgü ve negatif eleştiri arasında gidip gelen, karışık mesajlar gönderen ebeveynler, gelecekte sahte duyguların oluşma riskini artırabilir. Toplumsal baskılar ise sadece sorunu daha fazla pekiştirir…” -Dr. Suzanne A. Imes (International Journal Of Behavioral Seciences, 2011).

Kaynakça

[1]- Alaina G. Levine, How to banish impostor syndrome, www.sciencemag.org, 2020

[2]- Tuğba Kıraç, Başarının Diğer Yüzü : Impostor Sendromu, www.radikal.com.tr, 2012

[3]- Kristin Chirico, 13 Charts That Will Make Total Sense To People With Impostor Syndrome, www.buzzfeed.com, 2016

[4]- Elizabeth Harrin, How to Overcome Imposter Syndrome, www.girlsguidetopm.com, 2020

[5]- Sibel Çağlar, Impostor Sendromu Yani Kimlik Hırsızlığı Sendromu Nedir?, www.girlsguidetopm.com, 2020

[6]- Yazılım Dehası, Siz de Imposter Sendromu yaşıyor musunuz?, yazilimdehasi.com, 2021

--

--