Dünyanın en meşhur yiyecekleri

Muz mu, Yumurta mı?

Dikkat! İleri derecede felsefe içerir! 💡

Published in
4 min readDec 10, 2019

--

Instagram’da ünlü olan yumurtadan sonra yenildi diye olay çıkan bantlı muza da rastladık. İnsanın estetik algısı nereye gidiyor diye sormadan önce şu muz ile yumurtanın bir tarihçesine?! bakalım.

Dünyanın En Meşhur Yumurtası

Ünlü sosyetik?! Kylie Jenner’ın bebeğinin fotoğrafının Instagram’da rekor beğeni alması üzerine tepki olarak doğan yumurta hesap, 50 milyonu geçen beğeni sayısıyla bu rekoru kırdı. Bebeğe karşı yumurta. Sosyal medyanın insanların örgütlenmesine sağladığı faydanın açık bir örneği.💪

Dünyanın En Pahalı Muzu

Ünlü yumurtadan sonra hayatımıza bir de muz girdi. Hatta öyle ünlü oldu ki, Miami’deki bir sergide 120.000$’a kendine alıcı buldu. Modern sanatın geldiği yere tepki olarak başka bir sanatçı tarafından koparıldı ve yendi. Muz değiştirildi ve başına bir güvenlik görevlisi kondu!

Yumurta, popüler kültüre bir tepki olarak doğdu. Hatta insanlar öyle güzel örgütlendiler ki, insanlık üzerindeki umutlarımızın yeniden yeşermesine neden oldu. Ama muzun modern sanat olarak kaktırılmasına müsade etmeyeceğiz. Dünyadaki tüm muzlar tükenene kadar hepsini yiyeceğiz. Ya da hemen karar vermeden önce insanlığın estetik algısının nasıl geliştiğine bir bakalım.

Temsilin Temsili

Avrupa’da kilisenin gücünü yitirmesi, “Tanrı Devletleri”nin “Kral Devletlere” dönüşmesi neticesinde özgür düşünce gelişmeye başladı. Bunun ilk yansımalarından biri de tabi ki sanat alanında oldu. (Ya da özgür düşünce kilisenin gücünü sınırladı?) Ünlü İspanyol ressam Velasquez’in Las Meninas tablosu, rönesansın ilk örneklerinden biri olarak kayıtlara geçti. O döneme kadar, var olan bir olayı ya da portreleri resmetmeyi amaçlayan sanat, ilk defa sınırların dışına çıkarak, arka taraftaki ayna sebebiyle seyirciye farklı perspektifler sundu. Kimin resminin yapıldığı net değildi. Gerçek ile yanılgı kolay ayırt edilemedi.

Don Kişot (Don Quixote) okuyanlar da benzer bir hikayeyi hatırlayacaktır. Cervantes, kitabın ikinci cildinde, kendini taklit eden yazara karşı kitabın içine girerek kendini hikayeye konumlandırmış ve sahte Cervantes’lerle savaşmıştı.

Romantizm Akımı ve Estetik

Rönesansın özgür düşünceyi tetiklemesi, Fransız Devrimi’ne ve ordan da tüm oyunun yeniden kurulmasına neden oldu. İnsanoğlu hiç olmadığı kadar fazla düşünmeye ve fikir üretmeye başladı.

Caspar David Friedrich, 1818

“Romantik” kelimesi ise ilk olarak Alman filozof Schlegel tarafından, tutku ve duygularla dolu, bir dilin ve kelimelerin büyüklüğüyle, duyguların yoğunluğuyla dolu bir literatürü tanımlamak için kullanıldı. Kelimenin kökeni ise orta çağda Roman-Latin coğrafyalarında gerçekleşen kahramanlık hikayelerinden esinlenerek türedi. Yani aklımıza sağa sola gül atarak dolaşan şairler gelmesin.

Alman felsefesi de sürekli bir “übermensch” arayışı içindeydi. Daha iyi, daha mutlu, daha güzel vs vs. Almanların bu arayışı, çoğu yazarı ve şairi tutkulu yazılar yazmaya yönlendirdi. Bu tutku arayışı kendini romantizm akımında ve sonrasında antik Yunan dünyasında buldu. (Türkiye’deki çoğu antik kalıntının da Alman bilim adamları tarafından keşfedilmesinin tesadüf olmadığını söyleyelim.)

Schiller ve İnsanın Estetik Algısı Üzerine Mektuplar

Alman romantizm akımının en ünlü düşünürlerinden biri olan Schiller ise insanın estetik algısının öğretilebilir olduğunu savundu. Bunu da şu şekilde ifade etti: “Ahlakî ve fiziksel deyişler, eğitimde rahatça kullanıldığı için ve bu iki kavram, daha ince duygu yeteneğinin geliştirilmesiyle uğraşan bir eğitim çeşidini hiç de ifade etmediği için estetik eğitimden söz etmeyi gerekli buldum.” ve devam etti; “Çağın bütün ilahı faydadır ve buna bütün güçler hizmet etmek, boyun eğmek zorundadır. Bu hantal terazide sanatın manevî başarısının hiç bir değeri yoktur.” O halde akıl, doğa toplumunu ortadan kaldırmaya çalıştıkça fiziksel insanı ahlaken sorunlu insan yapmaya başlar. Çünkü doğa birleştirir, akıl ayrıştırır.

İoanna Kuçuradi

Güzel insan, ünlü Türk düşünürü İoanna Kuçuradi’nin Sanata Felsefeyle Bakmak kitabından da ufak alıntı yapalım ve Schiller’e arka çıkalım. Kuçuradi der ki; “Sanat yapıtı, öznel bir yaratma ürünüdür deyip, her kafadan çıkan sesi meşrulaştıran amatörler, estetiği felsefenin bir dalı olmaktan çıkarıyorlar.” Bu bir çıkmazdır. Çünkü yalnızca psikolojik bir süreçmiş gibi yürütülen sanat, sadece seyircide şu ya da bu duyguyu yaratma üzerine yoğunlaşır. Bu da seyircinin yapıt ile -özel bir ilişkiden dolayı- bağ kurmasına sebep olur. Yapıtın gerçekten yüklediği evrensel değerin görünmemesi sanatın estetik açıdan yetersiz olmasıyla sonuçlanır. Estetiğin amacı ise sanatçıları değer sorunları üzerinde düşündürmek ve çağın teşhisinde yardımcı olmaktır. Ancak bu şekilde sanatın bir ifade biçimine dönüşmesi mümkündür.

Levent Can Özokutucu

--

--

🔑Marketing Manager, 🏄‍♂️KiteSurf Lover, 🚗Motorsports Professional, 🕯️Arts&History Reader, 👶Most importantly, father!