“Dijital Dönüşüm”de Startup Yaklaşımları Sonuç Verir

Ceren Önen
make innovation work
4 min readMay 12, 2018

Her şeyden önce dijital dönüşümde hiç kimse “al bunu kullan, dijital dönüşüm tamam!” diyemiyor. Dijital dönüşüm büyük küçük bütün kurumları etkisine alırken sadece mevcut yetkinliklerin “dijitalleştirilmesi” dijital dönüşümün tamamlanması ve rekabet avantajının korunması için yeterli olmaktan çok uzak. Dijitalleşme ve getirdiği yenilikler teknolojik dönüşümün ötesinde bir bakış açısı, yaklaşım ve uygulama dönüşümünü gerektiriyor.

Photo by Austin Chan on Unsplash

Dijital dönüşüm kavramı ilk ortaya çıktığında “hızlı kazanım” olarak görülen — ve temelde yapılması şart olan — mevcut süreçlerin teknolojik dönüşümü, yeni yaklaşım ve kavramların hızla uygulanması (3B yazıcılar, büyük veri mimarileri, veri analitiği, yapay zeka, nesnelerin interneti vb. ) sanki yeterli olacak gibi hissedilmişti ancak gelinen noktada görüyoruz ki bu gibi uygulamalar daha büyük bir resmin önemli bir parçası. Diğer parçalar ile bir araya gelmediğinde dijital dönüşüm resmi tam olarak çizilemiyor.

Dijital dönüşüm kavramının ve etkilerinin her kurum için aynı olmamasından kaynaklı olarak, bir “temel çözüm” ya da “çözüm seti”nin uygulanması ile dijital çözümün tek seferde sağlanmasını olanaksız kılıyor. Bunun sonucunda da firmalar bir çözüm “arama” safhasına sürükleniyor. Bu çözüm aslında kurumun kendi içindeki dönüşüm ihtiyacına cevap bulması ile de sınırlı değil, zira kurum dönüşürken aynı zamanda müşteriler de, pazar da bu dijital dönüşümden etkileniyor ihtiyaç beklenti, rekabet gibi alanlarda değişiklikler oluyor. Özetle “dijital dönüşüm” kurumun hiç de alışık olmadığı tanımlanmamış bir bölgeye hızla yaklaşması ve giriş yapması ile başlıyor.

Tanımlanmamış bir bölgede hayatta kalmak “işletme” felsefesi ile çalışan kurumların farklılıklara cevap verme hızı ve sahip oldukları yetkinlikler ile “durumu kontrol altında” tutmalarını oldukça zorlaştırıyor. Bir taraftan mevcut yetkinliklerini keskinleştirmeye devam ederken bu yeni bölgede sahip olunması gereken gereken yeni yetkinliklerin kazanılması, değiş(tiril)en müşteri ihtiyaçları ve farklı sektörlerden gelen baskıyı da yönetebilmeleri bekleniyor.

Çizilmemiş bir haritada yol bulmak oldukça zordur : ) şimdiye kadar önceden açılmış yollardan yürümeyi seven yapılar adaptasyon güçlüğü yaşamaya başlıyorlar. Oysa bir harita olmadan yola çıkan ve gidecekleri yönü “arayan” startupların uyguladıkları yaklaşımlar kurumlar için bu yeni keşfedilecek bölgelerde kaybolmadan emin adımlarla ilerlemelerini sağlayabilecek güçte.

Çevik Yaklaşım, Tasarımcı Düşünce, Yalın Startup ve Açık İnovasyon metodları şirketlerin dijital dönüşüm dünyasında yaşadıkları problemleri çözmek için denenmiş stratejik felsefeler ve araçlar sağlıyor.

Müşterilerimize daha iyi hizmetler sunmak için Tasarımcı Düşünce (Design Thinking);

“müşteriye rağmen müşteri için” yapılan yeniliklerin ve bunun getirdiği olumsuzlukların bertaraf edilmesi için kullanılabilecek yöntemlerin başında geliyor. Müşteriyi merkeze koyan ve ihtiyaçlarını (dikkat!! isteklerini değil) anlamayı temel alan, müşteri ile empati kurarak yapmak istediği işleri tanımlamamızı sağlayan bu yaklaşım, bu işleri yapabilmek için sağlayacağımız çözümlerin uçtan uca müşteri ihtiyaçları temelinde tanımlanmasını destekliyor.

Kaynaklarımızı etkin kullanarak fikirlerimizi test etmek ve bir iş modeline çevirmek için Yalın Startup (Lean Startup);

fikirlerimizin etrafında bir ticari model oluşturabilmemiz için en etkili araçlardan bir tanesi. Yalın startup ile fikirlerimize dair hipotezler geliştirerek, en ilkel hali ile çözüm tasarımı yaparak test ettiğimiz, öğrenimlerimiz ile hipotezlerimizi yeniden gözden geçirdiğimiz bir döngü çalıştırırız. Böylece daha işin başında müşterimiz tarafından kabul görmüş bir hizmet ve etrafındaki iş modelini “sahada” test ederek baştan başarıyı garanti altına almamızı sağlar.

Hız ve verimliliği bir arada sunan Agile Yaklaşım;

müşteri problemi ve buna bağlı tepit ettiğimiz çözümü en optimum sürede minimum sapma ve maksimum verimlilik ile hayata geçirmemizi sağlarken, aynı zamanda ek değişiklik ihtiyaçlarının esnek bir şekilde hayata geçirilmesini de desteklemektedir. Kısa süreli hedefler tayin edilerek sık sık ürün çıktıları verilmesini sağlayan bu yaklaşım ile yaşayan bir hizmetin kullanıcılara ulaştırılması ve kısa sürede gelir/ KPI realizasyonu mümkün olmaktadır.

Kaynak: Gartner

Bu metodları birbiri ile eş zamanlı ve bağlantılı kullanmak mümkün. Böylece problemin tespitinden çözümün müşteriye ulaştırılmasına kadar geçen süreçte takımların birbirleri ile etkin bir şekilde çalışmalarının da yolu açılmış oluyor.

Son olarak, bu baş döndürücü hızla ilerleyen değişiklik dünyasında bütün yetkinliklere sahip olmak ya da bu yetkinlikleri geliştirmek için yeterli zamanımız ve kaynağımız yok. Açık İnovasyon yaklaşımı ile hem kurum sınırları dışında geliştirilen yetkinliklerden faydalanmayı sağlayan altyapıları kurmamız, hem de mevcut yetkinlikler ile başka hangi alanlarda iş fırsatları yapabiliriz bunların değerlendirmesini yapmamız gerekiyor.

Yukarıdaki belirtilen araçları araç için değil, amaç için kullanmak çok önemli. ;) Elbette bunları kullanırken kendimize has yaklaşım ve yöntemler geliştirebilir ve hayata geçirebiliriz, asıl olan temel felsefeden uzaklaşmadan bunu yapabilmek olmalı. Araçları kullanan çalışan ve yöneticilerimiz de bu felsefe ve yaklaşımlara uyum sağlamak için desteklemeli gerekli donanıma kavuşturulmalı. Bunun ilk adımı ise Chief Executive Officer’larımızın artık Chief Entrepreneur Officer olarak hareket etmeye başlamaları olacaktır.

--

--