Hepsi-A Bir Öğrenci Neyi Iskalıyor?

Esad M Bahadır
Mefhum
Published in
3 min readFeb 24, 2019

Dr. Adam Grant’in makalesinin çevirisidir.

Eğer okulda hep başarılı olursanız hayattaki başarıya tam hazırlanmıyorsunuz demektir.

On yıl kadar önce, Wharton üniversitesinde hoca olarak ilk yılımı tamamlarken, öğrencilerden biri ofis saatlerinde odama uğradı. Oturduktan sonra bir anda gözyaşlarına boğuldu. Zihnim bir üniversite öğrencisini ağlatabilecek olaylar listesinde turlamaktaydı: Kız arkadaşı onu terk etmiş olabilirdi; intihalle suçlanmış olabilirdi. Sesi titreyerek “Hayatımın ilk A- (A eksi, BA) sini aldım” dedi.

Zaman geçtikçe, öğrencilerin sürekli A almayı kovalamalarını ümitsizlikle izledim. Bazıları sağlıklarını feda ediyordu; hatta birkaçı eksik notlarından dolayı okulu dava etmeye çalıştı. Hepsi en yüksek notların elit okullara ve kazançlı işlere götüreceği kanaatiyle mükemmeliyetçilik kültüne katılmışlardı.

Ben de onlardan biriydim. Ben üniversiteye 4.0 ortalamayla mezun olma hedefiyle girmiştim. Bu, benim zihin gücüm ve irade gücümün yansıması olacaktı ve benim başarılı olmak için gerekli şeylere sahip olduğumu ortaya çıkaracaktı. Ama ben yanılmıştım.

Deliller ortada: akademik mükemmellik, kariyer mükemmelliğinin bir ön göstergesi değildi. Endüstriler arasında, araştırmalara göre notlar ve iş performansı arasındaki ilişki üniversite sonrası ilk yılda düşük ve birkaç yıl sonrasında ise önemsizdir. Örneğin, Google’da, çalışanlar mezuniyetlerinden iki veya üç yıl sonra, notları iş performanslarıyla alakasızdır. (Tabi, eğer derslerinizden D alıyorsanız muhtemelen Google’da çalışıyor da olamayacağınızı da söylemeliyim.)

Akademik notlar üretkenlik, liderlik ve takım çalışması yeteneklerini veya sosyal, duygusal ve politik zekâ gibi değerleri nadiren gösterir. Evet, sürekli-A öğrencisi bilgiyi tıkınma ve sınavlarda bunları geri kusma konusunda uzmandırlar. Ama kariyerde başarılar sorunlara doğru çözümü getirmekle ilgili değildir — bilakis çözülmesi gereken doğru sorunu bulmakla ilgilidir.

Klasik bir 1962 çalışmasında, bir takım psikolog Amerika’nın en yaratıcı mimarlarını buldular ve onları teknik olarak yetenekli ama daha az yaratıcı meslektaşlarıyla kıyasladılar. Daha yaratıcı mimarları öne çıkaran bir özellikleri de inişli-çıkışlı notlarıydı. “Üniversitede bizim üretken mimarların derslerinin ortalaması B idi,” demiş Donald MacKinnon. “ilgilerini çeken ders ve kurslardan A çıkarabiliyorlardı, ama hayal güçlerini alevlendirmeyen derslerde, hiçbir eylem yapmama eğilimindeydiler.” Bu insanlar ilgilerini meraklarına yönlendirdiler ve mahiyeti gereği onları motive ettiğini düşündükleri aktivitelere öncelik verdiler — ki bu durum da nihayetinde kariyerlerinde onlara çokça faydalı olmuştu.

Sürekli A almak uyumluluk gerektirir. İlham verici bir kariyer sahibi olmak ise orijinallik gerektirir. Sınıf birincileri üzerinde yapılan bir çalışmada, eğitim araştırmacısı Karen Arnold’ın keşfine göre bu bireyler başarılı kariyerlere sahip olsalar da üst kademelere nadiren çıkmışlardır. “Bölüm birincilerinin geleceğin vizyonerleri olmaları olası değil,” diye açıklıyor Dr. Arnold. “Bu bireyler tipik olarak sistemi sarsmaktansa sistemde bir yerlere yerleşiyorlar.”

Bu durum Steve Jobs’un liseyi 2.65 not ortalamasıyla bitirmesini, J.K. Rowling’in University of Exeter’den C ortalamayla mezun olmasını ve Rev. Dr. Martin Luther King Jr.’ın Morehouse’daki dört yılında sadece bir A alışını da açıklayabilir.

Eğer hedefiniz lekesiz bir transkript ise, daha kolay dersler alıp konfor alanınızda kalırsınız. Eğer olası B’leri göze alabilirseniz Python ile programlamayı “Finnegans Wake”i deşifre etmekle uğraşırken öğrenebilirsiniz. Başarısızlıklar ve aksaklıkların üstesinden gelerek tecrübe kazanırsınız ki bu da size esneklik kazandırır.

Sürekli-A öğrencileri aynı zamanda sosyal bakımdan da eksik kalırlar. Kütüphanede ders çalışmakla geçirilen daha çok zaman ömürlük arkadaşlıklar kurmaya, yeni kulüplere katılmaya veya gönüllü olmaya daha az zaman ayırma demektir. Tecrübeyle sabittir. 4.0 hedefime ulaşamadım; 3.78 ile mezun oldum. (Bu benim üniversite not ortalamamı yüksek lisans başvurumdan 16 yıl sonraki ilk paylaşışım. Gerçekten, kimse umursamıyor.) Geçmişe baktığımda notlarımın daha yüksek olmasını istemezdim. Eğer tekrar yapabilseydim, daha az ders çalışırdım. Gözün iç yapısını ezberlemek için harcadığım saatleri, espri algımı geliştirerek ve hayatın anlamına dair gece yarısı konuşmaları yaparak geçirmem daha iyi olurdu.

Sonuç olarak Üniversiteler: Öğrencilerin entelektüel risk almalarını kolaylaştırın. Lisans üstü okullar da 3.7 ile 3.9 arasındaki farkları umursamadıkları konusunda açık olsunlar. Üniversiteler de notların artılarını ve eksilerini kaldırsınlar, yani 3.7 üstündeki tüm notlar transkriptte A gözüksün. Bu, akademide birçok öğrenciyi anlamsız mükemmeliyetçiliğe sevk eden bir tür silahlanma yarışına dönüşmüş not enflasyonu çılgınlığına son verilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca neden öğrencilere geçip-geçmeme durumlarını sene sonunda bildirmek yerine ilk aylarda karar vermeye zorlayasınız ki?

İşverenler: Sürekli A’lar yerine yeteneklere değer verdiğiniz konusunda açık olun. İşe alımcıların bir kısmıyla aynı fikirdeyiz: 2003 yılında yapılan ve 500’ün üzerinde iş ilanında işe alımcıların yüzde 15’i yüksek not ortalaması olan öğrencilerin aleyhinde tercihler yapmışken (belki de öncelikleri ve hayat yeteneklerini sorguluyorlardı), yüze 40’ından fazlası ilk gözlemde notlara hiç ağırlık vermemişlerdir.

Sürekli-A öğrencileri: Okuldaki başarısızlıklarınızın hayatınızdaki başarılara sizi hazırlayacağını düşünün. Artık kendinize yeni bir hedef edinmenin vakti gelmiştir — mezuniyetten önce en az bir B almak.

Yazar: Dr. Adam Grant: Wharton üniversitesi endüstriyel psikoloji Profesörü.

Çeviren: Esad M Bahadır

Yazının orijinalinin linki: https://www.nytimes.com/2018/12/08/opinion/college-gpa-career-success.html

--

--