Küldiyar-2

Hüseyin Alanca
Mefhum
Published in
3 min readMar 19, 2021

Gri bir çöl hayal edin. Tozdan ve külden bir dünya… Savaş insanlığın büyük bir çoğunluğunu yok etmiş. Geriye kalan tek devlet; son savaşın vahşi galibi Horegon Devleti. Şimdi tekrar hayal edin bu gri çölü. O külden oluşan tepeleri düşünün. Altında kalmışları ve üstünde hayatta kalmaya çalışanları düşünün. Artık bizimlesiniz. Küldiyar’a hoş geldiniz…

Poeri şehrini yağmur kaplamıştı. Neon tabelalarla dolu sokaklar, uçan polis araçları ve reklam zeplinleri havada uçuşmaktaydı. Poeri şehrinde yağmurlar sık gözükmezdi, kül fırtınaları da sık yaşanmazdı. Bundandır ki şehirde yaşayan hemen hemen herkes hazırlıksız yakalanmıştı. Kısa kollu tişört giyenlerin panik ile şemsiyeleri ardından koşuşturmalarını izledi bir süre. O, her zaman hazırlıklıydı tabi. Siyah yağmur geçirmez trençkotu her hava durumu için uygundu. Nefes alan yapay kumaştan yapılmış, komuta göre ısıtması olan bir trençkottu bu. Yavaşça, telaşlı bir şekilde yağmura adapte olmaya çalışan insanların arasından yürüdü.

Bir anda sokaklar çığlıklarla ve uçan ambülansın sireninin yırtıcı sesiyle doldu. 132106 numaralı araç gök yüzünü yaracasına uçmaktaydı.

Sessizce sesleri dinledi, siren seslerini duyabildiğini fark etti. Adımlarını hızlandırdı.

Ambülans hızlıca önündeki reklam zeplinine makas attı. Sürücü kontrolden çıkmışçasına ilerliyordu.

Hızlıca hastane binasının merdivenlerden çıktı, çıkarken omzu yanından geçen sağlık çalışanlardan birine çarptı. Sağlık çalışanı çarpışmanın gücünden duvara yapıştı. Sağlık çalışanın gözleri İmfa’yı görünce faltaşı gibi açıldı. “İMFA! İMFA BURADA!” haykırışı tüm hastaneyi salladı. Artık her şey bitmişti.

Ambülans hastanenin çatısında durdu ve hızlıca park yerine yerleşti. Horegon’un beş liderinden ve orijinal kurucularından biri olan Komutan, ambülanstan sedye ile indirildi. görevliler hızlıca süzülen sedyeyi ilerletmeye başladırlar.

İmfa yavaşça elini omuz seviyesinde kaldırdı. İmfa’yı çatıda gören görevliler duraksadılar. Komutan kafasını kaldırdı, yağmur gözüne giriyordu ve bu sebeple görmekte zorlanıyordu fakat görevlilerin uzaklaşmasından karşısında duran karanlık figürürn kim olduğunu anlamıştı. Artık daha kaçış yoktu.

“Bizi yalnız bırakın” dedi Komutan, konuşmakta zorlanıyordu. Görevliler süzülen sedyeyi bıraktılar. İkili artık yağmurun altında yalnız kalmıştı. İmfa sakin adımlarla Komutan’a yaklaştı.

“Artık sadece Lider kaldı…” dedi Komutan,

“Onun da zamanı gelecek” diye cevapladı İmfa.

Komutan seslice güldü. “Buna inanması düşündüğünden daha zor” dedi Komutan, kendisinden emin gözüküyordu.

İmfa gülümsedi “Biliyorum” dedi ve trençkotunun cebinden bir kağıt çıkardı, Komutan’a uzattı.

Komutan bir süre elindeki anlaşmayı inceledi ve gülümsedi, “Ben ne yaptıysam Lider emretti diye yaptım…” dedi çaresizce. Bunun işe yaramayacağını biliyordu fakat denemek zorunda hissediyordu kendisini.

“Bu seni kurtarmak için yeterli değil Léon” dedi İmfa.

Komutan 100 yıl sonra ilk kez ismini duymuştu. Bir an duyguları tarafından kontrol altına alındı…

En son ona Léon diyen kişi çok sevdiği annesiydi. Daha masum zamanlardı o zamanlar, daha acizdi ve daha… Temizdi… Yüzünde tatlı bir gülümseme oluştu.

“İmzalamadan önce bir şey sorabilir miyim?” diye sordu Komutan.

“Tabi ki” dedi İmfa.

“Şu an bu hastanede, başka bir şehirdeki hastanede ve hatta kül çöllerinde ölen yüzlerce insan var. Hepsine nasıl yetişiyorsun?” dedi Komutan.

“Ben… Zaman mefhumunu sizin algıladığınız gibi algılamıyorum. Sizin için zaman tek taraflı bir çizgi iken benim için zaman her tarafından sonsuza uzanan bir malikane gibi... İleri, geri, yukarı ve aşşağı gidebiliyorum. Aynı anda farklı yerlerde bulunabiliyorum. Ben, basitçe açıklamak gerekirse, zamanın üstündeyim.” diye açıkladı İmfa. Bu soruyu çok sık aldığından verdiği cevabı ezberlemişti neredeyse. Fakat her zaman biraz da olsa değiştirirdi cevabını, onun için ilginç bir hale getirirdi konuşmayı.

Komutan gülmeye başladı. “Hiçbir şey anlamadım” dedi gülerek.

İkili bir süre gülüştüler.

Komutan anlaşmayı imzaladı ve yağmurdan gram etkilenmemiş olan kağıdı İmfa’ya uzattı. İmfa kağıdı aldı ve trençkotunun iç cebine koydu. “İyi uykular Léon” dedi gülümseyerek.

Komutan kafasını yağmurdan ıslanmış yastığına bıraktı. Bir süre üzerine düşen yağmuru izledi. Gözlerini kapattı ve…

İmfa karşısında ölen Komutan’ı izledi sessizce. Artık Horegon Devleti’ni kuran orijinal 5 kişiden (Lider, Komutan, Vaiz, Mucit ve Üstad) geriye sadece Lider kalmıştı. “Onun da zamanı gelecek” diye düşündü İmfa. “Herkesin zamanı gelecek” dedi kendine sessizce.

Görevliler Komutan’ın cansız bedenine doğru koştular ve onu sedyesiyle oradan uzaklaştırdılar. İmfa bir süre yağmuru izledi…

--

--

Hüseyin Alanca
Mefhum
Editor for

Hikaye anlatıcısı, deneysel kurguları seven ve takip eden bir yazar.