Rüya

Mahmut Zahid
Mefhum
Published in
1 min readOct 5, 2018

Şu aciz bedenime gökten yağsa som keder;
Dinlemem o vakitte, kim ne söyler? kim ne der?
Görenlere malumdur kabuğumun fiyatı.
Fakat bir allah bilir; aciz ruhum ne eder.

Zifiri bir karanlık; ne bir ışık hüzmesi,
Ne bir desibel ses var, ne duygular kümesi.
Varlığımdan bihaber, yokluğa doğru bir yol,
Yürümekle gidilmez; bitmez kalkıp, düşmesi.

Bir nebze rahat vermez. bu ne menem bir derttir?
Kordan sıcak, yardan uzak, som altından da serttir.
Nefesim ağrı verir, ağır gelen nefsime.
Vicdanım tertemiz de, gönlüm sonsuz mahkeme.

Bir ileri, bir geri; bir geri, bir ileri.
Şimdi hayal kurmanın; ne zamanı, ne yeri.
Bin parça, bin bir bölük; kırılmış bir cam gibi.
İçten yıkık dökük de; dıştan baksan tam gibi.

Küçülür, küçülür de gömülürüm toprağa.
Emekler, sürünürüm; kalkamadan ayağa.
Derdimi paylaşmaya bin adamla gelse de;
Bu yükü taşıyamaz; ne padişah, ne ağa.

Gözlerim gökyüzünü; gökte var mı kurtuluş?
Yahut bir bilim dalı bulamaz mı bir buluş?
Doğuş, yaşam, yok oluş; ve yeni baştan doğuş.
Öl, diril. Öl ve diril. Kurtuluş için boğuş.

Uçurumdan hallice sonsuza giden yokuş.
Derdime bir çift kanat olmaz mı değiş tokuş?
Olacaktı, oldu da. Olmasa, olmaz mıydı?
Benliğim karanlıkta kalmasa solmaz mıydı?

Hamdım, pişmek istedim, ziyadesiyle yandım.
Hayal kurmak güzeldi, güzelliğine kandım.
Rüyaların şahıydın, şahların rüyasıydın;
Yandığımdan uyandım, uyandığıma yandım.

Zahid.

--

--