Takım oyuncusu olmak ya da olamamak!

Bekir Çelik
Mobiroller Tech
Published in
6 min readMar 23, 2021

--

Herkese merhaba,👋 bu kanalda ki ilk yazımda benim için de uzun ve meşakkatli bir kişisel gelişim serüveni olan takım içi iletişim, yardımlaşma konularından ve takımımız için nasıl daha verimli bir takım oyuncusu olabileceğimizden bahsedeceğim.

Takım oyuncusu olmak ya da olmamak! Aslında bütün mesele bu değil. Filmlerin çoğunun en gerçekçi olmayan yönü nedir bilir misiniz? Tek bir kahramanının olmasıdır.

Şimdi dürüst olalım. 🤨

Hepimizin kafasında oynayan, kahramanı veya başrol oyuncusunun kendimiz olduğumuz bir film var. Ancak hayat böyle işlemiyor. Olaylara kendi bakış açımızdan bakmak çoğu zaman işe yaramadığından aileye, arkadaşlara ve sonrasında işyerimizdeki çalışma arkadaşlarımıza ihtiyaç duyuyoruz. İnsanoğlu en güçlü ya da en akıllı tür olduğu için değil, en işbirlikçi tür olduğu için bugüne dek varlığını koruyabilmiştir. Bizleri birbirimize bağlamaya kendini adamış milyar-dolarlık şirketlerin var olması sizce bir tesadüf müdür?

Kendinizi tek tabanca olarak görebilir, tek başınıza her şeyi halledebileceğiniz gerçeğiyle de övünebilirsiniz, ama gerçekten böyle mi olması gerekiyor?

Bir makine olduğunuzu hayal edip yapabildiğiniz şeylerin bir listesini çıkarın, sonunda bir üst sınıra ulaşırsınız. Herkesin sınırı farklı olabilir. Bir de, sahip olduğunuz aynı becerilerle çok daha büyük bir amacı olan daha büyük bir makinenin parçası olduğunuzu hayal edin. Birden Mars’a roket hatta kısa bir zaman sonra insan gönderebilir hale gelirsiniz. Ekip de esasında böyledir. Üyelerinin en iyi özelliklerini alır ve her üye bu daha büyük amaca ulaşmak için çalışır. Bu amaç hiç kimsenin tek başına başarmayı hayal bile edemeyeceği kadar büyük iken, birlikte çalıştığınızda böylesine bir iş çıkarmanın nasıl bir his olduğunu anlayabilirsiniz. Bu durum şiirsel olduğu kadar mantıklıdır da.

Salesforce’a göre “çalışanlar ve yöneticilerin %86’sı işyeri sorunları arasında işbirliği eksikliği veya etkisiz iletişimi gösteriyor”.

Etkili iletişim kuran şirket ve kurumların en iyi çalışanları ellerinde tutma ihtimali diğerlerinden 4,5 kat fazladır.

Yapılan bir araştırmada çalışanların %45’i, kendileri için en iyi olan şirkettense güçlü bir topluluk algısına (iyi iş arkadaşları, birlikte iyi işleri kutlamak, ortak bir hedef) sahip oldukları şirkette kalma sürelerinin daha uzun olduğunu belirtmiştir.

İnsanlar bir işi birlikte yaptıklarında kendi düşüncelerinin duyulmayacağı ve bir başkasının görüşü altında çalışmak zorunda kalacakları gibi bir yanılgı içindedirler. Ama HAYIR! Bu ancak KÖTÜ BİR EKİP için söz konusudur. Sözlük anlamıyla ekip, aynı hedefe sahip tek bir bütün anlamına gelir. Bu hedefe nasıl ulaşılacağı konusundaki fikirleri farklı olabilse de, herkesin amacı birdir. Bir ekip size fikrinizi geliştirme fırsatı verir. Ekip işi herkesi dinlemek ve nihayetinde fikirlerden birini seçmek değil, bir fikri geliştirip iyileştirmektir.

Linux ve Windows
Linux ve Windows

Linux’un hikayesini bilir misiniz? Bilgisayar dünyasının en ünlü işletim sistemi Windows olsa da, bilişim teknolojileri dünyasının geri kalanı Linux’un kurallarıyla yürür. Linux, açık kaynaklı bir işletim sistemidir. Peki, bu ne anlama geliyor? Açık kaynak temel anlamıyla herkesin proje üzerinde çalışabileceği anlamına gelir. Dolayısıyla bir ekip gibidir. Tüm dünyanın tek bir proje üzerinde çalıştığını hayal edin. Örneğin, hem Windows hem de Linux’un dağıtım sisteminde bir açık söz konusu olsun. Daha az üyeden oluşan Windows ekibinin bu sorunu düzeltmesi bir iki hafta sürebilir. Test aşaması, onay ve nihayetinde çözümü devreye alma süreci bir ayı bulabilir. Bu, bilişim teknolojileri dünyası için çok uzun bir süredir. Linux ise daha farklıdır, çünkü teknik açıdan dünyanın her yerinden insanlar aynı soruna bir çözüm üretebilir. Aynı sistem açığı üzerinde çalışan binlerce programcı olduğunda, size yalnızca kodu yükleme işi kalır. En kötü senaryoda dahi sürecin tamamı ancak bir haftayı bulur. Bu nasıl mümkün oluyor? Aynı sorun üzerinde daha fazla beynin çalışıyor olması sayesinde.

Ekip çalışması yalnızca proje için değil, kişisel gelişim için de çok önemlidir, çünkü projenin sonunda yeni beceriler edinir ve çevrenizdeki insanlarla daha güçlü bağlar kurarsınız. İnsanlarla çalıştıkça hayata bakış açınız gelişir. Ayrıca size kendi yetkinliklerinize odaklanma ve gelişim alanlarınızı ortaya çıkarma fırsatı sunar. Başlangıçta sahip olunacak en önemli beceri insanlarla birlikte çalışmanın rahatlığı olacaktır. Sizden daha deneyimli insanlarla çalışıp işbirliği yaparak sizin seviyenizdeki birçok kişinin öğrenme fırsatı elde edemeyeceği birçok şeyi öğrenebilirsiniz. Böylelikle zihninizi yeniliklere açar, farklı bakış açıları geliştirip nihayetinde benzersiz ürünler ortaya koyabilirsiniz.

Meet Sean Parker | The Social Network | CineClips

Küçük katkıların dahi ne kadar değerli olduğunu gösteren kısa ve öz bir örneğe birlikte bakalım. “Sosyal Ağ (The Social Network)” adlı filmi izlediyseniz eğer, Sean Parkers’ın Zuckerberg ve arkadaşları/ortaklarıyla birlikte oturduğu sahneyi hatırlayın. Sean tam gitmek üzereyken, “The” sını at, sadece Facebook kalsın, böylesi daha temiz”. Facebook “THE FACEBOOK” olarak kalsaydı nasıl farklı olurdu hayal edebiliyor musunuz? İşte bir ekipte aradığınız küçük şeyler bunlardır. Elbette herkesin farklı becerisi vardır ve herkes becerilerine göre farklı görevlere tayin edilirler, ancak sizi ve projenizi ileriye götürecek olan şey bu öneriler ve beyin fırtınalarıdır.

“Ben”i atıp “BİZ yaptık” demenin sayısız faydası vardır. Öncelikle, sürekli bir geri bildirim döngüsü oluşturarak verimlilik ve üretkenliğinize katkı sağlar. Ayrıca ekibinizde güçlü bir bağ oluştuğunda iş yerinizde çalışma motivasyonu yükselir ve daha fazlasını ortaya koyma arzunuz artar. Yanlışlarınızı düzeltecek ve zora düştüğünüzde size rehberlik edecek birileri her zaman vardır.

5 kez Dünya Satranç Şampiyonu olan Vishy Anand eski Dünya Şampiyonu Vladimir Kramnik ile Dünya Şampiyonluğu Maçına çıktığında, Vishy rakibini şaşırtmaya yönelik yeni bir hamle keşfeder ve ekibinden bu hamlenin işe yarayıp yaramayacağını test etmesini ister. Ekip üyelerinden biri Anand’a hamlesinin işe yarayabileceğini, ancak bilgisayarda yaptığı incelemede gördüğü kadarıyla buna karşı oyunu kaybettirebilecek bir karşı hamle geliştirilebileceğini ve sonunda oyunu kaybedebileceğini söyler. Bunun üzerine Anand, söz konusu hamleyi gerçek oyunda kullanmaktan vazgeçer. İşin ilginci, Kramnik de aynı hamleyi keşfeder ve maçta uygular. Fakat Vishy, ekip arkadaşı sayesinde bu hamleye karşı çoktan hazırlıklıdır. Sonunda Vishy Anand maçı kazanır.

Ekip çalışması yalnız almakla değil, vermekle de ilgilidir. Gelin şimdi ekibe en iyi şekilde nasıl katkıda bulunabileceğinizden bahsedelim.

Proje için hazırlanın

Projenin nihai hedefi ve sizin bu projedeki rolünüz hakkında net fikir sahip olmak son derece önemlidir. Nereye doğru gittiğinizi en başından bilmeli ve projedeki diğer kişilerle aynı noktada olmalısınız.

Öneri sunmaktan veya soru sormaktan kaçınmayın

Planlama aşamasında kendi fikirlerinizi saygı çerçevesinde sunmaktan çekinmeyin. Nihai amacınız, yapabildiğiniz en fazla katkıyla hedefe ulaşmak olmalıdır. Bunun yanı sıra başlangıç aşamalarında yardım isteyip sorular sorarak projeyi daha iyi anlamaya çalışmanız gerekir.

Esnek olun ve ekstra süreniz olsun

Askeriyede ünlü bir deyiş vardır. Bir işi yapmanız için 10 dakika süre verilmişse, 9:55 dakikada o işi bitirmiş olun ki 5 saniye yedek süreniz kalmış olsun. Bir projede her şeyi planlayamazsınız. Bazen ekstra yapmanız gereken şeyler veya farklı şekilde yapmanız gereken durumlar söz konusu olabilir. Dolayısıyla buna hazırlıklı olmanız gerekir. Mümkünse bu süreler içinde ekibin diğer üyelerine yardım etmeyi de deneyebilirsiniz.

İşinizi vaktinde bitirin

Bir işi vaktinde bitirmek, özellikle de büyük bir işin parçası olduğunuzda son derece önemlidir, çünkü yalnız değilsiniz ve size güvenen başkaları da var. Süreçte meydana gelecek büyük bir aksaklığın sebebi olmamaya çalışın.

Lider
Photo by Matteo Vistocco on Unsplash

Lider olun

Liderlik bir konum değil, durumdur. Ekibin en genci ya da en deneyimsizi de olsanız lider olabilirsiniz. Liderlik sorumluluk almak, ekip ve proje için en iyi olanı yapmak demektir. Kendinize sürekli olarak elde etmek için çabaladığınız nihai sonucu hatırlatmalı, pozitif bir çalışma ortamı oluşturmak için çevrenizdeki insanları etkilemeye çalışmalısınız. İletişiminiz iyi olmalı, rahat ve dostane bir hava yaratmak için çevrenizdekilere saygılı davranmalısınız.

Belirli bir süreliğine bir ekibe dahil edilmiş dahi olsanız uzun vadeli planlar yapmalısınız. Bu sayede daha iyi bir iletişim ağı kurabilir ve daha sorunsuz bir süreç elde edebilirsiniz. Süreç içerisinde keşfedeceğiniz daha birçok şey de olacaktır. İnsanlarla birlikte çalıştıkça yaşam kitabınızın sayfalarına da daha fazla nokta eklemeniz gerekir. İnsanoğlunu bulunduğu noktaya getirmiş olan şey, işbirliğidir. Bunu kucaklamalı, daha etkileşimli ve daha bağımsız olmak için insanlara yardım etmeli, onlara ilham kaynağı olmalıyız, böylece özgür olabiliriz.

--

--