Master of the Triumph of Death, Triumph of Death, Pisa, Camposanto

Kara Veba’nın Sanat Üzerindeki Etkisi

Oğuzhan Taşağıl
Mozartcultures
Published in
6 min readDec 8, 2020

--

Yukarıdaki resmi incelersek; sol alt köşede üç adet canlı adamın, üç ölü adama kafa tuttuğunu görebiliriz. Bu ölü adamlar da vebanın üç evresini sembolize ediyor; biri yakın zamanda mahvolmuş, biri şişmiş, diğeri de iskelet halinde görülebilir. Görülen cesetler çürümenin farkındalığını açığa vuruyor ve yaşayanlara, ölümün bir gün onları da avlayacağını hatırlatıyor. Sağ tarafına bakıldığında on kadar saray nediminin, ölümün arkalarından iş çevirdiğinin farkında olmadan, bir bostanlıkta rahatlamış ve hayattan zevk alır hali görülebilir. Yine aynı resimde, hasta ve engelli bir grup insanın ölüme “Refah bizi terk etti, ölüm, gel ve acımızı dindir; son akşam yemeğimizi sun bize” diye yakardığı görülebilir. Resmin konusu korkunç olsa da, direkt olarak vebayı konu olan bir öge taşımıyor ama elbette vebayı konu aldığı aşikar.

Ölümün üç silahşoru (yeni ölen, şişen ve kemikleri görünen ölüler) birçok dönem eserinde görülebilir. Aşağıda başka bir örneği var; canlılar ve ölüler arasında bir adam, elinde ‘Havalanmayı kesin! İşte sonunuz bu olacak!’ manasına gelen bir yazı tutuyor.

Veba Dönemi Eserleri

1348 sonrası yapılan eserleri, veba dönemi eserleri olarak nitelendirebiliriz. Veba esnasında ve hemen sonrasında sanat tek tük görüldü. Tam olarak canlandığında da, eserler çok yönlüydü. İnsanlar bu olaydan kaçmaya ve arkalarında bırakmaya çalışıyordu. Fakat her ne kadar umudu odağına alan eserler verilmeye çalışılsa da, karamsarlık net bir şekilde görülebiliyordu. Bazı eserler direkt olarak vebanın ölümcüllüğünü konu alıp dehşet verici öğeler içerirken diğeri vebanın psikolojik açıdan verdiği hasarı işleyebiliyor dini anlamda umuda çağırabiliyordu.

Paulus Furst of Nuremberg, Doctor Schnabel von Rom, 1656, British Museum, London.

Tanıdık Bir Sima: Ok

Kara Ölüm’den etkilenilen eserlere bakıldığında, en çok karşımıza çıkan sembol oktur; kutsal cezalandırmanın antik sembolü. Oka, dini alanda birçok yerde rastlanılabilir. Apollo’dan ‘Vebanın oklarını hem yollayan hem de engelleyen’ olarak bahsedilir. Eski Ahit’te Job’un, Tanrı’nın cezasına yorumu; “Her şeye gücü yetenin okları bana saplandı, ruhum onların zehrini içiyor, Tanrı’nın terörü bana karşı sıralandı”(Job 6: 4) şeklindedir. Tanrı buna, “Ben de oklarımı senin kanınla sarhoş edeceğim”(Deut. 32: 41–42) diye cevap verir. Eserlerde ok bulunması ama yay olmaması, bu okun nereden geldiği konusunda bize bilgi verir. Vebayla ilişkilendirilen diğer silahlarsa mızrak ve kılıç.

Anonymous, The Black Death, Lavaudieu, France, St-André

Üstteki resimde ortadaki kadın figürü vebayı betimliyor ve elinde tuttuğu oklar farklı kast seviyelerinden insanlara saplanmış durumda.

O döneme ait eserlere baktığımızda, hıyarcıkların da resmedildiğini görebiliriz. Bazen doktorlar müdahale ederken, bazen de hasta ölüm döşeğindeyken görülebilir.

Ölüm

Ölüm konusu. Veba hastaları genel olarak huzurlu ve günahlarından arınmış bir ölüm arzusu duyuyordu. Bunu gören papaz ve ilahiyatçılar, Ölme Sanatı isimli yapıtlar ortaya çıkarmaya başladı. Bu yapıtlar insanları huzurlu ölüme hazırlama amacı taşıyordu. Beş bölümden oluşan bu kitapların ilk bölümünde ruhun ölümünün korkunçluğu ve lanetlenme, ikinci bölümde ölümün insanları cezbettiği yollar olan sabırsızlık ve inançsızlık, üçüncü bölümde okuyanın ruhen ne kadar uygun olduğunu sorgulayan sorular, dördüncü bölümde meditasyon ve haç çıkarma, sonuncu bölümdeyse merhumun yakınlarının, merhumun işini nasıl kolaylaştıracağına yönelik uygulamalar anlatılıyordu (dualar, okumalar ve hatta azizlerin resimlerinin gösterilmesi). Sayfalar arasında da, ölüm döşeği ve ölümün tasvir edildiği çizimler yer alıyordu, aşağıda biri görülebilir.

Ölünün başında durup ruhunu koruyan melek ve ayak ucunda duran ölümle şeytan. Ayrıca dönemin eserlerinde, ölen çok olduğundan, gömecek yer bulmakta zorlanılması da resmedilmiş.

‘Bir gün Napoli’nin kralı bile ölümü tadacak’ yazılı bir parşömen içeren bir minyatür.(1409–1410)

Anonymous, Death and a Young Couple, Office of the Dead, Breviary of Jost van Silent, Zürich, Schweizerisches Landesmuseum

Ölümün anîliğini konu alan bir görsel.(1493)

Yahudilere yapılan eziyet sanatsal alana da taşınmıştı. Aşağıda örnekleri görülebilir.

Flagellantlar

Eserlerde flagellantlara da yer verilmiş. Hatırlarsınız, kasaba kasaba gezip kırbaçla affedileceğini düşünen ve İsa’nın çektiği acıyı taklit etmeye çalışan, aslında sadomazoşist eğilimleri olan insan grupları. Örneğin Strazburg vakanüvisi, kasabada flagellantlar kendini kırbaçladığında büyük kalabalıkların gelip alkış tuttuğundan ve dindarların gözyaşlarına boğulduğundan bahsetmiş yani toplum bu davranışın doğru olduğunu düşünüyordu. Hatta flagellantlara para ve yiyecek veriyor, bu insanların mucizelere vakıf olduğunu düşünüyordu. Bazıları flagellantların kanının kutsal olduğunu düşünüyor ve topluyordu. Bunlar o dönemki eserlerde görülebilir. Yine aynı vakanüvis, bu flagellantların ölü bir çocuğun bedenini gösteri meydanına getirip diriltmeye çalıştığından bahsetmiştir; elbette böyle bir şey gerçekleşmemiş. Sonunda, 1350’ye doğru hem Papa hem de Fransız kral VI. Philip bu gösterilerin son bulması için emirler yayınlasa da flagellantlar gösterilerine devam etmiş. Aşağıda bazı eser örnekleri görülebilir.

Ölümün Dansı

Veba sanatında, ölümle satranç oynamak popüler bir metafordu. Vebaya yakalanmak mat olmak anlamına geliyordu.

1430 yılında çevrilen Ölümün Dansı şiirinden esinlenerek tasarlanan ve Norwich’teki St. Andrew Kilisesi’ne 44 parça halinde takılan eserlerden biri yukarıda görülebilir.

Bu akımda ölüm vücuda bürünür ve veba hastalarının istemsizce yaptığı hareketleri taklit ederek, bunları abartılı bir dansa dönüştürür. Farklı kastlara ait kişileri sembolize eden bedenler yine herkesin ölümü tadacağı mesajını verir.

Azizler

Azizlerin insanları kurtuluşa götüreceğine inanılıyordu. Bu insanların tanrının çevresinde bir meclis oluşturduğuna ve tanrıyı, insanlara acımaya ikna edebileceğine inanılıyordu. Bu yüzden onları kutsal emanetlerine tapınılıyordu. St. Nicholas bunların en popüler olanlarından biriydi. Aşağıdaki görselde, sol üstte Floransa’nın üzerinde uçtuğu görülebilir; bu sayede korumam altındasınız mesajı veriyor.

Yine altta, yerel bir aziz olan Deruta adına Aziz Roch ve Romanus’un Tanrıdan af dilediği görülebilir.

Fakat en popüleri Aziz Sebastian’dı. Sadece Normandiya’da bile adına yapılmış 564 görsel şu an hala görülebilir. Rivayet olunur ki Sebastian, Roma İmparatoru Diocletian tarafından bir kazığa bağlanmış ve ok yağmuruna tutulmuş. Ok yağmuru bittiğinde tıpkı bir kirpiye benziyormuş. Sonra o okları kendinden teker teker sökmüş ve saraya gitmiş; “Tanrı beni diriltti ve kullarına yaptığın eziyeti durdurayım diye sana gönderdi!” demiştir. İnsanlar Sebastian’ın, onların ok ve hastalık paratoneri olduğuna inanmıştır. İsa’nın çarmıha gerilip ölümden dönmesine atıfta bulunan her hikaye ve eylem insanlarda karşılık bulmuştur.

Giovanni del Biondo, Martyrdom of St. Sebastian, Florence, Museo dell’Opera del Duomo.
Benozzo Gozzoli, The Martyrdom of St. Sebastian, San Gimignano, Collegiata.

Meryem Ana

Koruma yalnızca azizlerden değil, Meryem Ana’dan da umuldu. Burada Meryem tanrının karşı gelemeyeceği bir figür olarak görülüyordu ve Meryem’in insanları koruyucu cübbesinin altına alacağına inanılıyordu. Tövbe edenler ve Meryem’e inananlar vebadan muaf tutulacaktı. Aşağıda bir örneği görülebilir.

Barnaba da Modena, Plague Madonna della Misericordia, Genoa, Sta. Maria dei Servi.

Pietro Alemanno, Plague Madonna della Misericordia, San Ginesio, Collegiata.

Sanatsal alana yaptığı etkiyi birkaç örnekle açıklamaya çalıştım, umarım aklınızda dönem hakkında genel bir fikir oluşturabilmişimdir.

“Tanrı bugünlerde sağır ve bizi duymayacak”

Kaynakça

  1. DesOrmeaux, Anna Louise, “The Black Death and its effect on fourteenth- and fifteenth-century art” (2007). LSU Master’s Theses.
    1641.
  2. Ole Benedictow(2005), The Black Death: The Greatest Catastrophe Ever. History Today, Vol.55, Issue 3
  3. Louisa Woodville, A beginner’s guide to the late gothic: the Black Death. Erişim adresi: https://www.khanacademy.org/humanities/renaissance-reformation/late-gothic-italy/beginners-guide-late-gothic/a/the-black-death
  4. Joshua J. Mark(2020), Effects of the Black Death on Europe. Erişim adresi: https://www.ancient.eu/article/1543/effects-of-the-black-death-on-europe/
  5. Zuzanna Stanska(2020), Plague in Art: 10 Paintings You Should Know in the Times of Coronavirus. Erişim adresi: https://www.dailyartmagazine.com/plague-in-art-10-paintings-coronavirus/

--

--