Likya Uygarlığının Başkenti : Patara Antik Kenti | Dünya’nın İlk Meclis Binası

nafi durmuş
nafidurmus-blog
Published in
5 min readJul 29, 2019
Patara’da gezilecek yerler bir arada

Yaşadığım yere yakın olan Patara Antik Kenti hakkında bilgilendirme yapacağım. Kaş/Kalkan’a tatil gelmiş iseniz adını kesin duymuşsunuzdur. Gelecekseniz de görmeniz gereken bir yerlerdendir. Gelemeyecekseniz de bu yazıyı okumaya devam edin :D

Patara Antik Kenti Nerededir?

Patara Antik Kenti Fethiye-Kalkan arasında Xanthos Vadisi’nin güneybatı ucunda bugünkü Ovagelemiş Köyü’nde yer almaktadır ve Likya’nın en önemli ve en eski şehirlerinden biridir.

Patara antik kentini haritadaki konumu(sağdaki harita Antalya’nın batısı , Soldaki Kalkan Fethiye arasında bulunan Patara antik kentinin konumudur.)

Patara’ya Nasıl Gidilir?

Kaş’tan ve Kalkan’dan Patara dolmuşları ile ulaşılabilir.

Fethiye’den ise Kalkan/Kaş otobüslerine binerek Patara Kavşağında inip. Sonra Patara dolmuşuna binerek gidebilirsiniz.

Patara’ya giriş ücreti ne kadar ?

Patara Antik Kentine ve Patara Plajına giriş yaparken aynı yerden geçiyorsunuz. 2 hafta önce gittiğimde İkisi için 20 tl ücret ödemiştim plaj + antik kent için.(sadece antik kent 15 tl galiba) Fakat ben gittikten sonra Müze ve ören yerleri için %20 lik bir zam yapıldı. bkz

Fakat siz girişte MüzeKart alırsanız daha avantajlı olur. MüzeKart için her hangi bir zam yapılmamış. MüzeKart fiyatı( Öğrenci:30 tl Yetişkin : 50 tl ) bkz

Patara Antik Kenti Tarihi

İ.Ö.13'üncü yüzyıla ait Hitit metinlerinde şehrin adı Patar olarak geçmektedir. Tepecik Akropolü’nde ele geçen seramik parçaları, Orta Tunç Çağı özelikleri içerirken, yine Tepecik’in doğu yamacı eteklerinde ortaya çıkarılan, Demir Çağı öncesine ait taş balta Patara’nın tarihinin ne kadar eskilere gittiğini göstermektedir. Xanthos Vadisi’nde denize açılabilecek tek yer olması nedeniyle tarih boyunca önemli kent olma özelliğini her çağda devam ettirmiş olan Patara’nın yazıt ve sikkelerde Likya dilindeki adı Patara olarak geçer.

Tiyatro

Patara İ.Ö. 3'üncü yüzyılda Ptolemaios egemenliğine girmesiyle Likya’nın önder kenti durumuna gelir. İ.Ö. 2'nci yüzyılın başında Likya’nın Seleukos Krallığı tarafından kontrol edilmeye başlanmasıyla Patara, Likya’nın başkenti gibi kabul görür. Bu durum Patara’nın Roma’ya karşı özerkliğini ve Rhodos’a karşı da bağımsızlığını kazandığı İ.Ö.167/168 yılında resmileşir ve Patara Likya Birliğinin başkenti olur. Başkentte Helenistik Dönem’de inşa edilen Meclis Binası ve Tiyatro gibi anıtsal yapılar bu tarihsel süreçle paralellik gösterirler.

Meclis binasının restorasyonunu TBMM yaptırmıştır. bkz

Roma egemenliğine geçtikten sonra da önemini yitirmeyen Patara, Roma valiliklerinin adli işlerini gördüğü bir merkez oluşu yanında Roma’nın doğu eyaletleriyle bağlantısını kurduğu bir deniz üssü olarak da önemini korumuştur. Dünya’nın ilk deniz fenerlerinden biride Patara’dır. Fakat ayakta değildir. Orjinal taşlarla yeniden yapılacağı söyleniyor. bkz

Dünyanın en eski deniz feneri

Deniz Feneri’nin üzerinde bulunan yazıt Fener’in, Roma İmparatoru Nero tarafından MS 64/65 yılında yaptırıldığı göstermektedir. Dünyanın en eski deniz feneri Mısır’daki İskenderiye olarak biliniyor. Ancak fenerden geriye tek bir yapı taşı yok. Ayakta kalan en eski deniz feneri ise İspanya’nın Lacarunya kentinde bulunuyordu. Ancak bu fener de 19. yüzyılda yeniden inşa edildiği için orijinal değil. Üstelik Patara Deniz Feneri, Lacarunya’dan 60 yıl daha eski. Patara Deniz Feneri’nin yapı taşlarının da tamamı duruyor.

Roma İmparatoru Neron yaklaşık 2 bin yıl önce Patara’ya iki deniz feneri yaptırmış. Asırlarca denizcilere yol gösteren fenerler büyük bir tsunamiyle yıkılmış. Tsunaminin izleri fenerin üzerinde hala duruyor. Patara Feneri dünya üzerinde 2 bin yıl ayakta kalabilen tek fener.

İ.S. 43 yılında Likya, Roma eyaleti olurken, İS. 74'de Likya ile Pamphylia birleştirilerek tek eyalet haline getirilir ve Patara’nın başkentliği devam eder.

Apollon’un önemli bir kehanet merkezi olarak ün yapmış olan Patara aynı zamanda Anadolu’dan Roma’ya nakledilen tahılların depolandığı ve saklandığı bir limandır. Bizans Dönemi’nde de önemini devam ettiren kent Hristiyanlar için önemli bir merkez olmuştur. “Noel Baba” diye anılan Saint Nicholaos, Pataralıdır.

Ayrıca St. Paul Roma’ya gitmek için Patara’dan gemiye binmiştir. İmparator Konstantin’in başkanlık ettiği İ.S. 325'teki İznik konsülünde Lykia’nın tek imza yetkilisi Piskopos Eudemos’un Patara Piskoposu oluşu kentin bu devirde de gözde oluşunun kanıtıdır. Ortaçağ boyunca önemini sürdüren Patara Türklerin gelmesiyle de önemli bir merkez olarak günümüze ulaşmıştır. Şehre günümüz kalıntılarına giriş, görkemli ve çok iyi korunmuş Roma zafer takından yapılmaktadır. İ.S. 100 yıllarında bölge valisi adına inşa edildiği, kitabelerinden anlaşılmaktadır. Takın batısındaki tepenin yamaçlarında, Likya tipi lahitlerin bulunduğu mezarlık alanı uzanır. Kentin en güney ucunda Kurşunlu Tepe’ye yaslanmış olan Tiyatronun depremden sonra İ.S. 147 yılında yeniden inşa edildiği yazıtlardan anlaşılmaktadır. Tiyatronun yaslandığı Kurşunlu Tepe şehrin genel görünümünün seyredildiği en güzel köşedir.

Buradan şehrin diğer kalıntıları; Vespasian Hamamı, Korinth Tapınağı, ana cadde, liman ve tahıl ambarı rahatlıkla izlenebilir.

Tepenin kuzeybatısındaki bataklığın arkasındaki tahıl ambarı (granarium), Patara’nın günümüzde kalmış anıtsal yapılarından biri olup, İmparator Hadrian ve eşi Sabina tarafından İ.S. 2.y.y.’da yaptırılmıştır. Tiyatronun kuzeyinde Likya Birliğinin başkenti olan Patara’nın, toplantılara ev sahipliği yaptığı Parlamento Binası yer almaktadır.

Şehrin suyu yaklaşık 20 km. kuzeydoğusundaki İslamlar Köyü yakınlarında, Kızıltepe yamacındaki kayalıktan getirilmiştir. Kaynakla şehir arasında, Fırnaz iskelesinin kuzeyindeki; mahallen “Delik Kemer” olarak adlandırılan bölüm ise suyollarının en anıtsal bölümüdür.

Yazıyı bitirmeden önce Artemis ve Apollon’un Hikayesi’ne aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Güneş ve sanat tanrısı Apollon ve ay ve avcılık tanrıçası olan Artemis, tanrıların kralı Zeus ve yasak aşkı titan Leto’nun ikiz çocukları. Zeus’un karısı baş tanrıça Hera, bu ihaneti öğrendiğinde çılgına dönüyor ve Leto’yu cezalandırmak için peşine düşüyor. Leto’yu, Hera’nın gazabından korumayı yalnızca tek bir yer kabul ediyor. Efsaneye göre burası tam da Antalya’da bulunan Patara Antik kentinde bulunuyor.

Hera’dan kaçmayı başaran Leto buraya geliyor; fakat Hera’nın gazabından korktukları için kimse, onun doğum sancılarını dindirmek için yardım etmiyor. Doğum sancısı Tanrıça’sı Eileithya sonunda onun acılarına kulak vererek, Leto’nun kollarını hurma ağaçlarını sarıyor ve acısını dindiriyor. Önce kızı Artemis’i ve daha sonra dokuz gün süren sancılar ve Artemis’in yardımı ile Apollon’u doğuruyor.

Artemis, bu yüzden çocuk doğumu tanrıçası olarak görülüyor; zira kendi doğumundan hemen sonra kardeşinin doğumuna yardım ettiği söyleniyor. Bugün Patara’da çok ilginç bir şekilde, Hurma Hamam’ı denen bölgede, çorak çevreden izole birkaç hurma ağacının arasında hoş bir su birikintisi bulunuyor. Daha da garibi söylenene göre bu bölgede o türden hurma ağaçlarının yetişmesi için uygun şartlara sahip değil.

Bana ulaşabileceğiniz iletişim adresleri ,

Twitter , Instagram , Facebook , Medium ,

Github ,Linkedin,Youtube,Mail

--

--