Barış Manço & Kurtalan Ekspres | Yeni Bir Gün (1979)

Bu Albümün Nesi Güzel?
nedenozel
Published in
10 min readDec 25, 2022

Barış Manço ve Kurtalan Ekspres birlikteliğinin, 1980 öncesi son çıkışta memleketimizin müzik belleğine sunduğu Yeni Bir Gün albümü, Türk müziği ile dünya müziğinin zengin dokularını bir arada sunuyor.

Erkin Can SEYHAN | erkin@nedenozel.com

Barış Manço ve Kurtalan Ekspres

Memleket müziğinin, hatta belki de dünya müzik tarihinin en özel dönemlerinden biri olan 70’ler söz konusu olunca Barış Manço’ya bu kadar geç değinmiş olmam benim için bile şaşırtıcı. Her ne kadar 45’likler yazılarında kendisinden bahsetmiş olsam da Barış Manço ve Kurtalan Ekspres’in birlikte bir bütün olarak ürettiği albümlerden birine odaklanmak ayrıca elzem. Bana ve birçok insana göre bu ekibin en iyi albümü Sözüm Meclisten Dışarı, 1981 yılına ait olduğu için ve ilk Barış Manço yazısını ise 70’lerden bir albüm özelinde yazmak istediğim için bu kararsızlıkla mücadelem biraz uzun sürdü. Aslında Barış Manço’nun 2023 isimli albümüyle yeni yılı karşılamak da makul bir hamle olurdu ama Yeni Bir Gün’ün bendeki yeri çok daha ayrı olduğu için tercihimi bu şekilde kullanıyorum. Tabii ki o dönemde Barış Manço’nun bir solist ve frontman olarak ön plana çıktığı bu albümleri konuşurken Kurtalan Ekspres’i ve bu köklü ekibi oluşturan her bir müzisyeni ayrıca anmak gerekir. Zira, her ne kadar “Anadolu rock” veya “Anadolu pop” gibi tek bir çatı altında pek çok efsanevi isimle bir araya gelseler de Barış Manço ve Kurtalan Ekspres birlikteliğinin memleket müziğindeki konumu, bir hayli özel bir noktada.

Türk müzik tarihinde bazı birliktelikler hepimiz için şanstır. Mazhar, Fuat ve Özkan’ın bir araya gelmesi, Tülay German ve Zülfü Livaneli’nin bir araya gelmesi, Cem Karaca’nın Moğollar ve Dervişan ile şahane 45’liklere imza atması ve hatta daha sonraki yıllarda Pentagram ve Grup Vitamin’in bir araya gelmesi gibi pek çok örnekten söz edebiliriz. Barış Manço ve Kurtalan Ekspres birlikteliğinin de kendi özelinde pek çok kıymetli noktası var. Başlangıç için bir örnek vermek gerekirse Barış Manço’nun Kurtalan Ekspres ile çalışmadan evvelki 45’liklerindeki daha epik ve rock tonlarındaki vokalinin Kurtalan Ekspres ile birlikte, kendisiyle en çok özdeşleşen türde, daha naif bir tona büründüğünü görüyoruz. Ayrıca Kurtalan Ekspres’i oluşturan virtüöz müzisyenler, başta Ahmet Güvenç, Barış Manço’nun sesinden duyduğumuz pek çok efsanevi şarkıya hayat veriyorlar. Bu anlamda, daha sonra mutlaka yazacağımız Sözüm Meclisten Dışarı albümündeki Dönence ve Gülpembe’yi örnek göstermek mümkün. Ancak, şimdiki konumuz Yeni Bir Gün. İlk olarak albümün şarkı listesini inceleyelim:

1. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa

2. Gesi Bağları

3. Çoban Yıldızı

4. Bir Selam Sana Gönül Dağlarından

5. Ne Ola? Yar Ola

6. Aynalı Kemer İnce Bele

7. 2024

8. İkinci Yolculuk

9. Ham Meyvayı Kopardılar Dalından

10. Yeni Bir Gün Doğdu Merhaba

11. Anlıyorsun Değil Mi

12. Ne Köy Olur Benden Ne Kasaba

13. Elveda Ölüm

14. Bir Kelebeğin Yaşam Öyküsü

Albüm, orijinal ismi ve kapağı ile dijital platformlarda yer almıyor. Ancak, albümdeki parçaları bir araya getirmek üzere sıralı biçimde hazırlanmış bu listeyi dinleyebilirsiniz.

Albümün Kısa Hikayesi

Barış Manço & Kurtalan Ekspres | Yeni Bir Gün (1979, Yavuz Plak)

Barış Manço, 1960’lı yılların erken dönemlerinden 1980’e kadar hem Türkçe olarak hem de İngilizce ve bir Galatasaray Liseli olarak Fransızca olarak birçok 45’lik dolduruyor. Bu sürede pek çok grupla çalışan Manço’nun kronolojik olarak Les Mistigris Topluluğu, Kaygısızlar ve Moğollar başta olmak üzere farklı gruplarla çalıştığı biliniyor. Tamamen birbirleriyle özdeşleşen Barış Manço ve Kurtalan Ekspres’in birlikteliği ise 1972 yılında başlıyor. Burada tabii ki ilginçtir ki daha sonraları Barış Manço ve Kurtalan Ekspres birlikteliğine damga vuracak olan iki isim, Ahmet Güvenç ve Bahadır Akkuzu, gruba sonradan dahil oluyorlar. Hatta grubun kurucu kadrosunda, Barış Manço ile Kaygısızlar döneminde de birlikte çalışmış olan Fuat Güner de gitarist olarak yer alıyor. 1972’den itibaren 45’liklerle başlayan yolculuk; 1975’te 2023, 1976’da Sakla Samanı Gelir Zamanı ve nihayet 1979’de Yeni Bir Gün Doğdu Merhaba ile iyiden iyiye taçlanıyor. 1980’lerin ikinci yarısından itibaren albüm kayıtlarında Garo Mafyan ile çalışmaya başlayan Barış Manço’nun, Kurtalan Ekspres ile birlikteliği konserlerde devam ediyor. Ancak, albüm kayıtları özelinde ele aldığımızda Barış Manço & Kurtalan Ekspres dinleyicilerinin büyük çoğunluğu için altın dönem, Barış Manço ve Kurtalan Ekspres birlikteliğinin stüdyolarda devam ettiği o yıllarda gerçekleşiyor. Pek çok insana göre de, ki buna şahsen katılmamam mümkün değil bu birlikteliğin en güçlü eserleri, Sözüm Meclisten Dışarı ve Yeni Bir Gün albümleri. İki albümde de ortak noktalar pek fazla olmakla birlikte Yeni Bir Gün’ün de Sözüm Meclisten Dışarı’nın da kendi özelinde ön plana çıkan özellikleri var. Sözüm Meclisten Dışarı’yı ileri zamanlarda tekrar konuşmak üzere şimdi tamamen Yeni Bir Gün’ü özel kılan detayları ele alma zamanı.

Albümü Özel Kılan Detaylar

Barış Manço ve Kurtalan Ekspres (Çizim: Aptülika)

Türkiye’de müziğin altın çağlarından biri olan 70’lerde ön plana çıkan Barış Manço, Cem Karaca, Fikret Kızılok, Edip Akbayram, Erkin Koray, Moğollar, Kurtalan Ekspres, Dervişan vs. birçok ismi tek bir olgu ile tanımlıyoruz. Buna o zamanlar ağırlıklı olarak Anadolu pop, şimdilerde ise yoğun olarak Anadolu rock deniyor olsa da bu ekolün en güzel yönü hem müzik tarzları hem de politik yönleri ile tektipleştirilemeyecek kadar zengin bir dünyaya sahip olmaları. Mesela, belli yönleriyle bu ekolden ayrıksı bir yere sahip olup sonraki yıllarda kendi ekolünün merkezinde yer alacak olan Bülent Ortaçgil’i Benimle Oynar Mısın albümünü konuştuğumuz yazımda aynı şekilde tarif etmiştim. O örnekteki gibi Ortaçgil, döneminin genele yayılmış ruh halinden daha bağımsız bir yerde olmasına rağmen döneminin önemli isimlerinden biri olarak anılıyor. İşte Ortaçgil’deki veya Murat Meriç’in deyimiyle İlhan İrem’deki ayrıksılık kadar radikal olmasa da Anadolu rock çatısı altında bir araya gelen sanatçılar arasında da, kendilerine ve birlikte çalıştıkları gruplara has bir nevi şahsına münhasırlık durumu var. Yine Ortaçgil’i konu alan ve Mahmut Çınar tarafından hazırlanan “Bu Su Hiç Durmaz” adlı nehir söyleşi kitabının girişinde Haydar Ergülen, o dönem ortaya çıkan ekolün derinliklerinde nasıl farklılıklar olduğunu, politik bağlamda, şu sözlerle anlatıyor:

“1960 sonraları ve 1970’lerdeki rock ve Anadolu rock müziği de böyle, tek tek hepsi solcu ya da devrimci değil, örneğin Barış Manço’nun milliyetçi damarı. Ama ortaya çıkan şarkılar ve bunların özgünlüğü, nev’i şahsına münhasır oluşları yani, yeni ve yepyeni bir devrimci durum ortaya koyar.”[1]

İşte tam olarak bu bağlamda bir anlatım, Barış Manço ve Kurtalan Ekspres’in müziğinin ruhunu, dönemin ruhuyla paralel olarak çok iyi temsil ediyor. Farklı düşünseler de, belki sonraki yıllarda daha radikal farklılıklara sürüklenseler de o dönemi oluşturan pek çok isim gibi memleket müziklerine kattıkları zenginlik ortada. Bu bağlamda albümdeki parçalara dönecek olursak, şarkıların dokularında dünya müziğinden pek çok örnek bulabiliyoruz. Bu albümde progresif rock ekseninde funk ve soul dokularının da ön plana çıktığını gözlemliyoruz. Tuşluların ufak dokunuşlarıyla farklı müzik türlerine selam çakan, merkezine ise Barış Manço ve Kurtalan Ekspres’in bağlı olduğu kökleri, memleket müziğini ve Anadolu’yu alan bir albüm dinliyoruz. Tabii bu zenginliği yaratan her bir Kurtalan Ekspres üyesinin yeri ayrı. Örneğin, Gesi Bağları’nı dinlerken Ahmet Güvenç’in bas gitarla şarkının sound’unu adeta bir rüya atmosferine bürüdüğünü her dinleyişimizde bir defa daha anlıyoruz. Zaten melankolik bir ruh haline sahip olan parça, tuşlu enstrümanlara imza atan Kılıç Danışman’ın dokunuşlarıyla süzülüp gidiyor. Ayrıca Ne Ola? Yar Ola’nın girişinde de yine bu ikilinin çok güçlü bir etkisi var.

Kurtalan Ekspres’in kurucu üyelerinden biri olmasa da 1976’dan beri grubun değişmez üyesi olan ve günümüzde bile grubun varlığını sürdürmek için emek sarf eden Ahmet Güvenç’e ayrıca değinmek lazım. Hani çok klasik bir muhabbettir ya, bas gitarlar pek fark edilmez. Çünkü gerçekten de bas gitar, her müzik türünde veya her albümde bu kadar ön plana çıkmaz. Ancak, eğer bas gitarın nasıl bir enstrüman olduğunu ve ustalıkla çalındığında albüme nasıl bir lezzet kattığını keşfetmek isteyen biri için en güzel örneklerden biri kesinlikle bu albüm. Bir müzik albümünü keşfetmek tek seferde mümkün değil, içselleştirmek ise hiçbir şekilde mümkün değil. Yani bir albümü sevmek için ona çok ciddi bir mesai ayırmanız lazım. Araya bazen mesafeler girer, o albüm insan zihninde yüzeysel detaylarıyla hatırlanacak kadar az hatırlanmaya başladığı zamanlarda, insan o albümü neden sevdiğini hatırlayamaz. Bir kez daha dinlediğinde ise o albümü muhteşem yapan detaylara yeniden âşık olur. İşte Ahmet Güvenç’in bas gitarı, bu detayların en güzeli ve en belirgini. Öyle bir üretkenlik ve icra ile çalar ki bas gitarı değil fark etmemek, bas gitardan başka bir sese odaklanamaz halde bulursunuz kendinizi. Albümü defalarca kez dinlemeyi kendine görev bilmiş ya da bilecek olan herkese bu albümü en azından bir kereliğine yalnızca bas gitarlara odaklanarak dinlemeleri olur. Tabii ki albümdeki her bir rol, muhteşem bir bütünü oluşturan parçalar anlamına geliyor ama o parçaların, bütüne hizmet ettiği sırada kendi özelinde nasıl bir ihtişam yarattığını irdelemekte de yarar var. Kaldı ki, Ahmet Güvenç’in bas gitarının ünü, özellikle Dönence ve Alla Beni Pulla Beni’de arşa çıkmıştır. Ayrıca Gülpembe’de Barış Manço’nun ilk chorus’u söylediği anlarda bas gitara odaklanırsanız, artık orada da arşa çıkacaktır.

Ahmet Güvenç, halihazırda ülkenin en sık konser veren sanatçılarından. Güvenç, geçtiğimiz ay Air Anatolia ile İstanbul Zorlu PSM ve Londra Royal Concert Hall’da sahne alarak Dönence ve Gülpembe’yi icra etti.

Son olarak çok kıymet verdiğim bir kitabı referans alarak Barış Manço ve Kurtalan Ekspres’in müziğinin, hem Anadolu’dan beslenen hem de dünya çapında grupların başyapıtları ile aynı çıtaya konumlanan bir anlama sahip olmasının altını çizmek istiyorum. Burada sıklıkla yazılarından belli kesitler aktardığım Derya Bengi’nin Türkiye’nin sazlı cazlı sözlükleri, onar yıllık periyotlar halinde memleketimizin belleğini bir hayli net biçimde ortaya koyuyor. Bu kitapları o kadar çok seviyorum ki olur ya başlarına bir iş gelir diye her birinden ikişer tane aldım. Derya Bengi’nin Yeni Bir Gün albümünü anlattığı 70’ler cildinde, Barış Manço’nun Gökhan Akçura’ya 1984 yılında verdiği söyleşideki ifadelerini okuduğumuzda Barış Manço’nun müziğinin Anadolu’da gördüğü ilgiyi anlatışı ön plana çıkıyor. Barış Manço, bunu kişisel başarısı olarak yorumlamayıp, tek başına bir başarı elde etmediklerini ve yalnızca çok iyi birer sentezci olduklarını dile getiriyor. Yeni Bir Gün albümü çıktıktan sonra ise bir müzik dergisinde Barış Manço’ya yazılan bir dinleyici mektubunda, mealen “Siz ‘Yeni Bir Gün’ü yapmakla Türkiye’nin ‘Dark Side of the Moon’unu yaptınız, şimdi sizden ‘The Wall’ bekliyoruz.” ifadeleri ön plana çıkıyor.[2] Belki dönemin şartları, belki alternatiflere ulaşmaktaki güçlük bunda rol oynamıştır ama bir Anadolu ilinde, köylerde yaşayan insanlarla müzik dergilerine mektup gönderen Pink Floyd dinleyicilerini aynı değerde buluşturmuş olmak ne kadar kıymetli değil mi? Üstelik Barış Manço ve Kurtalan Ekspres’in bu albümü, memleketimiz müzik kültürünün standart kalıplarını taşıyan bir örnek olmaktan ziyade fazlasıyla yenilikçi ve deneysel dokulara sahip iken Anadolu’da bu kadar sahiplenilmiş olması bence çok kıymetli. Bugün aynı coğrafyanın yurttaşları olarak üzerinde uzlaşabileceğimiz, ortak duygular taşıyabileceğimiz hiçbir kültürel bağ olmadığını, en basit konularda bile kutuplaşmanın nasıl tavan yaptığını gören bizler; o dönemleri hayretle ve öykünerek anlamlandırıyoruz. Ayrıca, kitapta bahsi geçen söyleşide Barış Manço’nun ifade ettiği konuların toplumsal ve kültürel temellere dayanması da bir diğer kıymetli unsur. Bu, o dönemin ruhunda olan bir şey. Yazıda ele aldığımız gibi; fikirlerden, duruşlardan ve ideolojilerden bağımsız. Cem Karaca’dan Orhan Gencebay’a, Barış Manço’dan Bülent Ortaçgil’e, Fikret Kızılok’tan Arif Sağ’a, Ahmet Güvenç’ten Cahit Berkay’a kadar hepsinin icra ettikleri sanata dair sosyolojik fikirleri ve tespitleri var. Hepsiyle aynı görüşlere, fikirlere sahip olmamız tabii ki mümkün değil ama bunu ifade ediş biçimi bakımından kendi dönemlerinin bütünlüğüne sundukları katkı yadsınamaz.

Emeğe Saygı Köşesi

Yeni Bir Gün albümüne hayat veren ekipte solist olarak Barış Manço ve Kurtalan Ekspres’ten perküsyonlarda Celal Güven, gitarlarda Bahadır Akkuzu, bas gitarda Ahmet Güvenç, davulda Caner Bora ve tuşlularda Kılıç Danışman isimleri ön plana çıkıyor. 1979’da Yavuz Asöçal prodüktörlüğünde Yavuz Plak tarafından 33’lük uzunçalar olarak basılan albümün yapımı Manço Prodüksiyon tarafından üstleniliyor. Anonim olan Gesi Bağları, Ham Meyvayı Kopardılar Dalından ve Elveda Ölüm parçaları haricindeki tüm parçaların söz ve besteleri Barış Manço imzasını taşıyor.

Albümde ayrıca kıymetli konuk müzisyenler var. Oktay Aldoğan flüt ve tenor saksafon ile albüme katkı sağlarken Fuat Güner gitarıyla, Ömür Gidel elektro piyanosuyla albüme konuk oluyor. Kemanlarda ise Mehmet ve İskender imzası var.

Kapanış

Buradan kısa bir sonra podcastimize de taşınacak olan Yeni Bir Gün albümü, ‘70’lerin Albümleri’ serisinde Barış Manço’nun hangi albümle yer alacağının yanıtı oldu. Yazının başında belirttiğim, kendi içimde uzun süreli düşünme hali, bu yazıyı epey uzun bir süre sonra yazmama neden oldu. Bu nedenle yazının başına büyük bir heyecanla oturdum ve tamamlamam birkaç saat sürdü. Hatta yazının duyurusu için sosyal medyada paylaşımlar yaparken iki insanla muhteşem bir Barış Manço sohbetine dalıp vaktimin bir kısmını orada, bir kısmını da burada olmak üzere dönüşümlü bir şekilde geçirdim. Albümü de bu sırada 10–15 kere dinlemişimdir. Bu nedenle son zamanlarda yazarken en çok keyiflendiğim albüm incelemesi olduğunu söyleyebilirim. Yeni Bir Gün albümüne emek veren isimlerden yalnızca Ahmet Güvenç ile tanışma ve kendisini canlı dinleme şansı buldum. Onu halen sahnelerde görebilmek büyük bir şans. Barış Manço ve Kurtalan Ekspres’i birlikte izlemiş olanlar ise onlara nasıl öykündüğümüzü muhtemelen hissediyorlardır. Barış Manço’yu ve Bahadır Akkuzu’yu “göğe selam” ederek saygıyla anıyorken Yeni Bir Gün albümüne emek vermiş herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyoruz. Emekleri için minnettarız.

Bu Albümün Nesi Güzel’den bu haftalık bu kadar. Eğer beğendiyseniz Medium hesabımızı takip etmenin yanı sıra podcastimizi takip etmek için Spotify, bültenimize abone olmak için Revue, sosyal medya hesaplarımızı takip etmek için ise Twitter ve Instagram hesaplarımızı da takibe alabilirsiniz. Paylaştığımız çalma listelerine ulaşabileceğiniz Spotify profiline de buradan ulaşabilirsiniz. Yazımızı okuduğunuz için çok teşekkürler, haftaya görüşmek üzere…

Dipnotlar

[1] “Bu Su Hiç Durmaz: Bülent Ortaçgil”, Mahmut Çınar, İnkılâp Yayınları, S. 12

[2] “70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük ‘Görecek Günler Var Daha’” Derya Bengi, Yapı Kredi Yayınları, S. 354

--

--

Bu Albümün Nesi Güzel?
nedenozel

Hayatımıza girdiğinden beri güncelliğini ve kıymetini her zaman korumuş, müzik hafızamızın derinliklerine işlenmiş kült albümleri inceliyoruz.