Replikas | Dadaruhi (2002)

Bu Albümün Nesi Güzel?
nedenozel
Published in
9 min readMar 21, 2023

Deneysel çalışmalarıyla Türkçe rock müziğin efsaneleşmiş gruplarından olan Replikas’ın Dadaruhi albümü, yerli müzik camiasının unutulmaz ve saygıdeğer çalışmalarından biri olarak tam bir başyapıt.

Erkin Can SEYHAN | erkin@nedenozel.com

Bu Albümün Nesi Güzel’i kurduğum zaman, güncel bir gelişme olmadığı takdirde, bir grubun ikinci kült albümünü anca ellinci yazıdan sonra anlatırım diye öngörüyordum. Ancak, tek başıma kurduğum ve yönettiğim bu site ile aramda çok acayip bir bağ oluştu. Yazıları yazarken, bir albüm hakkında bildiklerimi ve hissettiklerimi anlatmaktan ibaret kalacağını düşündüğüm bu alan, her yazdığım yazıda yeni şeyler öğrendiğim ve üzerine konuştuğum gruplara karşı duyduğum hayranlığı iyice derinleştirdiğim bir motivasyon yarattı. İşte bu okuduğunuz yazı, tam olarak böyle bir motivasyonla yazılıyor.

Replikas’ın sitede yazdığım ilk albümü, bu topraklarda Anadolu pop yıllarına karşı sergilenmiş en büyük saygı duruşu olan Biz Burada Yok İken hakkındaydı. Yazıyı hatırlamak için tıklayınız. Şimdi de albüme geçmeden önce biraz dertleşelim istiyorum. Önümüzdeki bir iki paragraf bir müzik dinleyicisinin, genç bir hayranın, 2000’leri hayalperest bir çocuk olarak geçirip 2010’lardan günümüze kadar toplumsal anlamda cehennemi yaşayıp kurduğu hayallerin bir kısmına elveda demiş onlarca gençten birinin samimi itirafları olarak görün.

Biz Burada Yok İken’i anlatmaya başladığım ilk anlarda, haftalık vazifemi yerine getirmek için bilgisayar başına oturduğum sıradan anlardan biri gibi geliyordu. Replikas benim için uzun zamandır çok büyük bir hayranlıktı ama yazının bittiği ve yayınlandığı andan itibaren bir hafta boyunca Replikas sevgimi yeniden anlamlandırdığımı hissettim. Bir müzik grubuna karşı beslenebilecek türlü türlü duygu vardır, herkesin iç dünyası kendine. Ancak, ben o yazıdan beri Replikas’a karşı duyduğum heyecanın bir benzerini yalnızca Pentagram’da hissettiğimi fark ettim. Kaldı ki Pentagram’a karşı nasıl bir hayranlık beslediğim kırk metre öteden ve yazdığım yazılardan bellidir. Pentagram benim için mutlulukla bütünleşen bir hikâye iken Replikas ise itiraf etmeliyim ki zamansız yakalandığım bir bağlılık. İlk yazıdan sonra grup üyelerinin hemen hepsi ile sosyal medyada etkileşim kurma şansım oldu. Yıllar önce İstanbul sahnelerinin efsaneleşen grubu ile sosyal medyadan dahi etkileşim kurmuş olmak, üstelik bunu kuru kuruya anlık bir etkileşim olarak değil de kendileri hakkında yazdığım bir yazıya istinaden gerçekleştirmiş olmak benim için büyük mutluluktu. Daha sonra yine sitenin sosyal medya hesaplarında Replikas’a ve Replikas ile karşılıklı olarak çok özdeşleştirdiğim, büyük hayranları olduğum Ayyuka’ya dair bir konser nostaljisi paylaştım. Buna istinaden Replikas’ın bas gitaristi Selçuk Artut, o gönderiyi paylaştı ve Radyo Eksen’den Sevgili Gülşah Güray da alıntılayıp, 2023’te, Cumhuriyetin yüzüncü yılında Replikas’ın tek konserlik bir araya gelmesi hayalinden söz etti. Buna vesile eden genç ve etkileşimde ismi geçen herkese büyük saygı duyan bir insanın mutlu olması gerekir. Ben ise hüzünlendim. Türkiye’de aklı başında bir insanın, Selçuk Artut’un YouTube kanalına girdiğinde çok sayıda Replikas konseri ile karşılaşması mutluluk vericidir. Ben ise hüzünlendim.

Şu sıralar ufkumuzu geleceğe çevirdiğimizde hüzünden ziyade umut duygusuna teşneyiz. Ben de tabii ki öyleyim. Bu hüznümü, karanlık ve boğuk bir melankoli olarak tarif etmiyorum. Ancak, sahnede izleyememiş bir müzikseverin Replikas’a dair karşılaştığı her şey, zihindeki ve kalpteki ukdeleri besliyor. Eski festivalleri, Rock’n Coke’ları, Dream TV videolarını vs. paylaşıp geleceğe yönelik umutlu bakışlarımızda bu anlara kavuştuğumuzu hayal ediyoruz ya… Güzel hayal evet. Ancak, biraz eksik. Replikas ve Kurban başta olmak üzere bize o dönemin ruhunu çağrıştıran ve bugün fiilen dağılmış olan grupların yarattığı heyecan olmadıkça -ki olmayacak demeyelim, geleceği bilemeyiz- yarattığımız projeksiyon en azından benim için hep bir burukluğu da beraberinde getirecek. Gerçi, saygıyla andığımız Kaan Ertem’in Moğollar’ı bir araya getirmek için yaptıklarının bir benzerini Replikas için yapmanın yaşamsal bir zaruriyet olduğuna inananlardanım. Durumu bir espri ve gönderme ile bu şekilde kolaylıkla tarif edebilirim.

Replikas özelinde anlattığım ve uzun zamandır taşıdığım duygular, beni sahnede izleme şansına erişememiş olduğum gruplara karşı daha çok bağlıyor. Zira grubu, İzmir Güzelbahçe’de sahile bakan bir apartman dairesinin terasında, Rock’n Coke performanslarındaki ya da Crossing the Bridge filminde müziklerini anlattıkları anlardaki gibi güneşli bir havada, akustik performans sergilediklerini gördüğüm rüyam dışında ne yazık ki canlı dinleyebilmiş değilim. Adeta bir “imkânsız aşk” duygusu var ortada. Bu duygularla Replikas’a karşı sevgim ve zamansız oluşmuş özlemim derinleşiyor. Bu yazıda, bu duyguların karşılığını vermek için başrolde, bu ukdemin soundtracki olarak belirlediğim Kör Taşın Kıyısında’yı konumlandırarak Dadaruhi albümünü anlatıyorum. Herkese keyifli okumalar.

Albümün parça listesi şu şekilde:

1. Kemir Beni

2. Kör Taşın Kıyısında

3. Hadi Bir Ses Duy

4. Nokta

5. Hacı Yatmaz

6. Yaş Elli

7. Deli Halayı

8. Karabasan

9. Bir Bağlam Roka

10. Ş

11. Ömür Sayacı

12. Keşif

13. Tabu

Yazıyı okurken albümü dinlemek isteyenler için bağlantımızı da bırakalım.

Albümün Kısa Hikâyesi

Replikas | Dadaruhi (2002, Ada Müzik)

Replikas, 90’ların ikinci yarısında İstanbul sahnelerinin en özel seslerinden biri olmasına rağmen grubun ilk stüdyo albümü 2000 yılında yayınlanan Köledoyuran. İkinci albüm Dadaruhi ise, ilk albümde de yoğun izleri olan saykedelik tavırların daha da zenginleştiği bir albüm. Oldukça minimal ve pastel bir tona sahip albüm kapağı ile sunulmasına rağmen iç dünyası oldukça karmaşık olan albüm, tabir-i caizse “beyin yakan” parçaları -ki özellikle Deli Halayı ve Kemir Beni, benim gönlümde şaheserdir- ve standart kalıplara daha yakın parçaları bir araya getiren bir albüm. Gerçi ne kadar standart denebilir bilmiyorum ama en azından Yaş Elli’yi bu anlamda örnek gösterebiliriz. Yaş Elli, zaten birçoğumuzun bildiği üzere Çukur dizisinde bir sahnede kullanıldıktan sonra geniş kitlelere yayılmıştı. Halihazırda “Seyyah” ile grubun en çok dinlenen iki şarkısından biri. Albüm, grubun en popüler olmuş şarkılarından birini barındırdığı halde bütün olarak incelendiğinde gerçekten üzerine kafa yorulması gereken bir albüm. Bu albümde Dadaruhi’yi 2000’lerdeki yerli rock ortamının niş alanında özel bir yere koymak gerekir. Beğenin ya da beğenmeyin, size hitap etmesin ya da etmesin ama Dadaruhi, tam anlamıyla cesaret unsuru bir albüm. Albümün, 2000’ler yerli rock dünyasında ne kadar saygın bir imaja sahip olduğunu net biçimde kanıtlayan bir olgu var. Ancak, ona ve albüm övgülerine bir alt başlıkta devam ediyoruz.

Albümü Özel Kılan Detaylar

Dadaruhi’yi özel kılan temel detaylardan biri, kesinlikle albümün soundu. Makine gibi akan bir albümden söz ediyoruz. Hemen her parçada, duyduğumuz seslerin uyumun sayesinde mükemmel çalışan bir analog saatin mekanizmasını hayal edebiliyoruz. Her şey o kadar dengeli ve yerli yerinde ki albümü dinlerken enstrümanların hiçbiri bize “fazla” ya da “az” gelmiyor. Üstelik, bas gitarların bu kadar net hissedildiği bir albümde bu tadın yakalanması müthiş bir güzellik yaratıyor. Daha önce Dünya Yalan Söylüyor’u anlatırken de söylemiştim; 2000’ler Türkiye’de iyi rock soundunun yakalandığı yıllardı ama yine de bazı albümlerdeki olgun sound ön plana çıkıyordu. Dadaruhi, bu anlamda bir hayli nitelikli bir albüm. Sanki nispeten yeni ve genç bir grubun ikinci albümü gibi değil de kırk yıllık grupların olgunluk döneminde ortaya koyduğu albümler gibi. Bu tabii ki albümün tarzı ile de ilgili. En karmaşık ve gürültülü şarkılarında bile ölçülü bir ton var. Örneğin, Biz Burada Yok İken albümü çok daha sert bir albüm iken Dadaruhi, yüksek sesle dinlendiği durumlarda bile her bir dokusu net bir biçimde anlaşılabilecek albümlerden biri. Bu, bir tarz meselesi olduğu için övgü ya da eleştiri taşıyan bir ifade değil ama ne kadar sevsem de sert mizaca sahip albümlerde bazı melodik detayları göz ardı etmek daha olası bir durumken Dadaruhi gibi, mizaç olarak yer yer şiddetlenen ama sound olarak daha dengeli olan albümlerde her bir melodiyi derinden hissedebiliyorsunuz. Tabii ki buradan albümün soundunu akustik albümlerle bir tuttuğum söylenmesin. Dadaruhi’yi tamamen içselleştirmek için defalarca kez, iyi kulaklıklarla dinlemekte yarar var. Yıllar boyunca dinlense bile her dinleyişte farklı lezzetlerle karşılaşmak mümkün.

Müziğe, kültürel bir olgu olarak bakmak için müziğin sunumuna da bakmak gerekir. Örneğin, bir konser, yalnızca dinlediğiniz sesler bütünü ile değil; o konseri oluşturan bütün işitsel, görsel ve duygusal anların bütünüdür. Bir müzik albümünün insanlara yansıması da aynı şekilde bütünlük içinde olmalı. Albümdeki parçaların sıralaması bile o albüme karşı beslediğimiz duygularda belirleyicidir. Dadaruhi, müziğiyle yansıttığı duyguyu ve bütünlüğü, albümün görsel olarak sunumunu oluşturan fiziki baskısında da taşıyor. Aynı albümü dinlediğimizde hissettiğimiz gibi, albüm kartonetini incelediğimizde de dış kapaktaki minimal görüntünün aksine karmakarışık ama bir o kadar da ahenkle işlenmiş bir bütünle karşılaşıyoruz. Müthiş bir tasarıma sahip olan albüm kapağı, albüm kapağındaki pastel sarı renk, yazıların fontları ve renkleri derken ortaya kimlik sahibi bir eser çıkıyor. Burada kendi açımdan müthiş bir itirafta bulunayım. Dadaruhi’nin kapağındaki sarı ve siyah renkler, bu sitenin logosunun belirlenmesinde, Ayyuka’nın Maslak Halayı albümü ile ortaklaşarak, belirleyici etkiye sahip. Daha fazla ne diyebilirim ki, seviyoruz!

Albümün çıtasını yükselten yönlerden biri de albümdeki çoksesliliği destekleyen ve Crossing the Bridge’de Gökçe Akçelik’in “Biz buralıyız ve buranın müziğini yapıyoruz kardeşim.” cümlesinin hakkını veren halk müziği dokuları. Yaş Elli’de Ünal Yörük tarafından icra edilen ve şarkının duygusunu ifade etmek konusunda belirleyici bir rol oynayan zurna performansı, Deli Halayı’nda Soydan Babayiğit’in parçayı Anadolu düğünlerine yolculuğa çıkarırcasına çaldığı meydan davulu ve Ş parçasında sample olarak kullanılan Gelin Ağlatması ile Şol Cennetin Irmakları gibi geleneksel motifler, Dadaruhi’ye lezzet katan detaylar arasında.

Albüme zenginlik katan enstrümanlara değinmeye devam edecek olursak, Kör Taşın Kıyısında parçasına ayrı bir parantez açmak gerekir. Bana göre albümün de Replikas külliyatının da en güzel şarkılarından biri olan parça, Gökçe Akçelik’in melodik nidaları ile bütünleşen yaylılar ile yarattığı duygusal atmosferi zenginleştiriyor. Bu parçada kemanlar; Erdoğan Şenyaylar ve Özcan Şenyaylar tarafından icra edilirken çelloda Volkan Ertem, violada ise Cüneyt Coşkuner’in imzası bulunuyor. Şarkının video klibi de şahanedir. Şarkının kasveti ve Dadaruhi’nin bütünlük ile sunduğu karmaşıklığın yansımaları bu klipte de görülüyor.

Son olarak, albümü Türk rock tarihinde en özel dönüm noktalarından biri yapan detayı konuşmakta yarar var. Replikas’ın burada yazdığım bir önceki albümü Biz Burada Yok İken, grubun 1960’lar ve 70’lerdeki ustalara saygı duruşu niteliğindeydi. Dadaruhi ise, Türk rock camiasının Replikas’a saygısını ifade eden çok önemli bir çalışmanın ilham kaynağı oldu. 2012 yılında, albümün onuncu yılında, Replikas’ın Biz Burada Yok Albümünü yayınladığı dönemde Offprint tarafından hazırlanan Dadaruhi Tribute, 2013 yılında dinleyicilerle buluştu. O yıl Gezi Direnişi yılıydı. Hem o sene hem de 2014 ilkbaharında Replikas ve Ayyuka aynı konserlerde yer almıştı ve 2015 yılında büyüyen hayranlığım, o günlerde çok daha yüzeysel düzeyde olduğu için o konserleri kaçırmanın ukdesini yıllar sonra hissedecektim. Şimdilerde ise bu saygı duruşunun onuncu yılındayız.

Dadaruhi Tribute için kişisel bir yorum yapmam gerekirse yazının başlarında da belirttiğim gibi, Replikas ile karşılıklı olarak bir hayli özdeşleştirdiğim -ki yalnız olmadığıma eminim- Ayyuka’nın da bu albümde yer alması ve Deli Halayı ile albüme lezzet katması. Dadaruhi Tribute albümünün de saygı duruşunda bulunduğu albümün ruhuna ve mizacına uygun türde yorumlar içerdiğini, avangart yerli rock kültürü açısından müthiş bir çalışma olduğunu vurgulamakta yarar var. Dadaruhi Tribute albümünü bu bağlantı üzerinden dinleyebilirsiniz. Ayrıca, bu müthiş çalışmaya istinaden Sarp Keskiner’in Replikas ile gerçekleştirdiği söyleşiyi Sanatatak üzerinden okumanızı tavsiye ederim.

Kapanış

Bu sitenin adından da anlaşılabileceği gibi kafama çok takılan özel bir pürüz olmadığı sürece, özellikle eski albümler özelinde tamamen güzelleme odaklı bir anlayış peşindeyim. Bu yüzden, genellikle arkama dönüp bakmadan dikine giderek güzelleyebileceğim, övebileceğim albümleri anlatıyorum. Ancak, bu yazıdaki güzelleme dozu biraz daha fazla olmuş olabilir. Bunun sebebi, yazının girişinde ifade ettiğim duygulara bağlıdır. Umarım, memlekette bir şeyler rayına girdiğinde gerçekleşmesini umduğumuz anlarda içimizdeki ukdeler de bir şekilde son bulabilir. Fazla romantik konuşmak istemem ama kim bilir, belki Gülşah Güray’ın paylaşımımıza istinaden ifade ettiği duyguları gerçek olur. Bunlar bilgi, tahmin ya da öngörü niteliğinde değil tamamen dilek anlamında kurulan cümleler. Üstelik yalnızca kişisel duygularımla döktüğüm şımarık ifadeler de değil. Çünkü yalnız olmadığımı biliyorum. Yine de bu yazıyı yazmış olmak, son zamanlarda epeyce yüklendiğim duygularımı dökmeme büyük oranda yardımcı oldu. Buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkürler, sonraki yazıda görüşmek üzere!

--

--

Bu Albümün Nesi Güzel?
nedenozel

Hayatımıza girdiğinden beri güncelliğini ve kıymetini her zaman korumuş, müzik hafızamızın derinliklerine işlenmiş kült albümleri inceliyoruz.