Sistem mi yoksa Eğitmen mi sizi daha iyi bir dalıcı yapar?

Nevcan Uludaş
Neptün Sualtı Merkezi
5 min readMar 23, 2021
Görseldeki tüm logolar ve kişi temsilidir.

Ben dalışa 2008 yılında başladım. Başlarken bana “CMAS mı yoksa SSI mı istersin?” diye sormuşlardı. İkisi de benim için birkaç harften fazla anlam taşımadığı için aralarında ne fark olduğunu sordum. Uzatmayayım, sonuç olarak pratikte pek bir farkın olmadığı ortaya çıkmıştı. Çünkü grup kalabalıktı, tek bir eğitmen vardı ve herkes aynı eğitimi alacaktı. Ben de o-piti-piti yapıp birini seçtim. Zaten başlangıç eğitimi ne kadar farklı olabilir ki?

Aradan 13 sene geçti. Bugün 9 farklı kurumdan sertifikalı dalıcı veya eğitmenim. Yelpaze gibi açabildiğim koca bir bröve koleksiyonum var (😂). Yerli ve yabancı onlarca eğitmenden eğitimler aldım. Farklı sistemleri inceledim. Sürekli aralarındaki farkları görmeye çalıştım. Hatta 2015 yılında kafayı kırıp tüm sistemlerde eğitmen olmayı planladım. 300'ün üzerinde farklı sistem olduğunu görünce (💸) bu planımdan hızlıca vaz geçip kendi sistemimi yazmaya başladım (🤑). Yeni bir sistem yazmanın ne demek olduğunu bir başka makalede detaylıca anlatmak isterim; ama özet olarak birkaç gün içerisinde onun da en iyi çözüm olmadığına karar verip internette büyük bir araştırmaya girdim. Yıllar içinde çok fazla okudum, çok fazla izledim ve çok fazla tartışmaya katıldım. Günün sonunda koca bir okyanusta bir damladan fazlası olmadığımı gördüm. Yine de edindiğim tecrübeyi sürekli olarak öğrencilerime ve çevremdeki dalıcılara aktarmayı ihmal etmedim.

Birden fazla sistemde dalış eğitmeni olduğumu söylemiş miydim 😂 Benim verdiğim bir eğitim programını başarıyla tamamlamış bir dalıcının hangi sistemden brövelendirildiği benim için hiçbir zaman önemli olmadı. Çünkü her defasında sadece kitapta yazanları değil, farklı sistemlerin birleşim kümesinden oluşan bilgi ve tecrübemi aktarıyorum. Benimle aynı sistemde eğitmen olan meslektaşlarımın verdikleri eğitimleri de her fırsatta gözlemlemeye gayret ediyorum. Benden daha detaylı anlatanlar olduğu gibi neredeyse hiçbir şey anlatmadan belge kesen eğitmenleri de maalesef gördüm. O yüzden zamanında benim de sorduğum “Aralarında ne fark var?” sorusunu her duyduğumda “Herhangi bir sistemin bir diğerinden üstünlüğü yoktur. Farkı yaratan eğitmendir.” cevabını yapıştırdım.

Burası önemli, yanlış anlaşılmasın. Kimse bildiğini gizlemiyor. Sadece bildiği kadarını anlatıyor. Bazı eğitmenler maalesef yeterli bilgi birikimine sahip değiller. Araştırmak, anlamak ve aktarmak ticari nedenlerden dolayı işlerine gelmiyor. Bir kesim eğitmen ise anlattıkları konuları karmaşık hale getirerek, kasıtlı olarak karşı tarafın zorlanarak anlaması sağlıyor. Bu sayede bildiklerinin basit şeyler olmadığını ispat etmeye çalışıyorlar. Bu hayatımda gördüğüm en saçma ego tatmin yöntemi olabilir 😄

Konumuza geri dönelim. Eğer farkı yaratan gerçekten eğitmen ise neden yüzlerce farklı dalış sistemi var? Eğitmenin bilgi dağarcığına ve tecrübesine kaldıysa iş neden bir sisteme gerek var? Bu soruları kendime sormaya yeni başladım.

Yakın geçmiş zamanda ileri seviye bir eğitim programına katıldım. (Evet hala kurs alıyorum ve öğreneceğim çok şey var.) Katıldığım eğitim programı, hakkında bir şeyler okuduğum ama bir eğitmen gözetiminde olmadan deneyimlemek istemediğim türde dalışları kapsıyor (en büyük çekincem ise risklerin tamamını bilmiyor olmam). Katılımcı kitlesi sportif dalışta çok tecrübeli isimlerden oluşuyordu, o yüzden eğitimden beklentim de büyüktü. “-tü” diyorum çünkü eğitim hiç de beklediğim gibi geçmedi.

Hata aslında biraz da bende. Sinyalleri doğru okuyabilseydim ve varsayımda bulunmasaydım hem vakitten ne nakitten zarar etmemiş olacaktım. Peki bu sinyaller nelerdi?

  1. Eğitmenin ön araştırmasını yapmadım. Daha önce o eğitmenden kurs alan birileri ile iletişime geçip ne kadar memnun kaldıklarını sorabilirdim.
  2. Kursiyer sayısı. Teknik dalışta kişi limiti sistem standartlarında açıkça belirtilir ve bu pek çok sistemde 3 kursiyer ile sınırlıdır. Bizim ekip günden güne büyüyerek en son 8 kişiye kadar çıktı ve eğitmen buna göz yumdu. Kişi sayısının fazla olması eğitmenin seninle daha az ilgileneceği anlamına gelir.
  3. Kurs öncesi hazırlık. Hızlandırılmış bir eğitim programı olacağını biliyordum. Çok sık olmamakla beraber gerçekten yetenekli ve meraklı kişilerin bir eğitim programını tavsiye edilen süreden daha erken sürede hakkını vererek tamamlayabildiklerini gördüm. O yüzden kendime ve ekibin tecrübesine de güvendiğim için sıkıştırılmış eğitim programının üstesinden gelebileceğimizi düşündüm. Ama bunu yapabilmek için önceden hazırlık yapılması gerekiyordu. Hepimiz ayrı şehirlerde yaşıyoruz. Bazılarımız o donanımı daha önce hiç kullanmadı. Binlerce dalışı olmasına rağmen ilk defa kullanacakları ekipmanlar var. Teorik derslerin online ortamda yapılması da artık çok kolay. Hadi ona zaman ayıramadık diyelim, en azından pdf’ler gönderilseydi, merak edenler okurdu. Olur da eğitmenin aklına gelmez diye bu fikri dile getirdiğim zaman aldığım “Orada bakarız” cevabı beni daha çok düşündürmeliydi.

Yapılmak istenen ortak hedefin verdiği heyecan ile bunları göz ardı etmiş bulundum. Ama hala eğitimden çok ümitliydim. 9 gün kapanıp eksik birşey kalmaması için yemek bile yemeden teorik ve pratik eğitimleri tamamlayacağımızı düşünüp kendimi bu yoğunluğa adapte ediyordum. Tabiki o 9 gün beklediğim gibi geçmedi. Teorik dersler sadece sunuların ve kitapların üzerinden sırayla sayfa çevire çevire 30 dakikada 3 kitabı bitirme hızında ilerledi. Bir nevi resimlerine bakıp geçtik. Hatta en çok kitapta ve sunularda yer alan fotoğraftaki yaşlı adamlar ve kadınlar hakkında konuşuldu. Ben ne zaman soru sormaya çalışsam “O konu önemli değil”, “Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır”, “Sen nasıl rahat ediyorsan” gibi geçiştirme cevaplar aldım. Hatta tepki o kadar hissediliyordu ki pek çok sorum geçiştirileceği için sorma gereği bile duymadım.

Pratik eğitimler ise işin eğlenceli kısmıydı. Daha önce aldığım başka bir eğitimde bu donanımı nasıl kullanacağımı detaylı bir şekilde öğrenmiştim. Peki bunun eğlencesi nerede? Tabiki diğerlerini izlemekte (🙈). “Yılbaşı ağacı gibi kuşanan” teknik dalıcı adaylarının kendi yoğurt yiyiş yöntemlerini bulmaya çabalamaları gerçekten çok eğlenceliydi. Aslında egolar havada uçuşmasaydı bazılarımız bilgi paylaşımına çok açıktı, ama kısmet değilmiş…

Ben bir şeyler öğrenmek için çabaladıkça eğitmen bildiğimizi varsayıp geçti. Göz göre göre yapılan hataları dile getirmeye çalıştıkça susturulduk. Yapılan herhangi bir becerinin kaynağını sorgularken sürekli yargılandık. Sonuç olarak cebimize hiçbir yeni bilgi koymadan evimize döndük. İçimi huzurla dolduran tek şey o dalışlarda kimsenin başına bir kaza gelmemiş olmasıydı.

Herkesin başarıyla kursu tamamlayıp evlere dağılmasının ardından yaptığımız değerlendirmede, popüler bir sistemin aslında bu kadar kötü olmadığını ama eğitmenin bize iyi aktaramadığını düşündük. Sonrasında ise bu problemin eğitmenin mi yoksa sistemin mi olduğunu sorgulamaya başladık. Ben bir eğitmen olarak sertifika vermeye yetkili olabilirim. Ama sistem olarak eğitmenlerini denetlemek, geliştirmek, güncel tutmak, olumlu/olumsuz geri bildirimleri toplamak ve eğitmenin hata yaptığı yerlerde eğitmeni uyarmak, düzeltmek ve hatta gerekiyorsa men etmek bu sistemin sorumluluğu olmalı. Buna dikkat eden sistemler var ve bu sistemler diğerlerine göre çok daha başarılılar. Nedeni sizce de ortada değil mi?

Uzun uzun yaşadıklarımı değerlendirdikten sonra aynı soruru tekrar soruyorum. “Sistem mi yoksa Eğitmen mi sizi daha iyi bir dalıcı yapar?”

Sistem yeterince iyiyse, karşınıza çıkardığı eğitmenlerin bir standartı olur ve bu eğitmenlerden alacağınız eğitimin kalitesini belirli bir seviyenin üstünde tutar. İşinizi şansa bırakmayın ve karşılaştırma yapacak kadar bilgi toplamaya çalışın. Ya da kendi yoğurt yiyiş tarzınızı geliştirin ✌️😁

--

--