MelisÖzcan
Neyasis Technology
Published in
2 min readAug 9, 2023

--

Deprem ve Korku

Maalesef ülkemizde sık sık konuşmak durumunda kaldığımız bir problemden bahsetmek istiyorum. Deprem kaçınılmaz bir doğal afettir. Özellikle ülkemiz coğrafi koşullar sebebi ile bir deprem ülkesidir. Deprem olgusunu kabul etmemiz gerekir. En zor örneğini geçtiğimiz aylarda Şubat ayında yaşadık. 10 şehri vuran bu deprem birçok insanın travmaya maruz kalmasına sebep olmuştur.

İnsanlar travma sonrası korku, kaygı, endişe gibi birçok duyguyu hissederler. Bu olumsuz duygular da insan duygularının bir parçasıdır. Gerekli durumlarda bu duyguları hissetmemiz sağlıklıdır. İnsan belirsiz bir durumla yüz yüze kaldığında ve bununla baş edemeyeceğini anladığı zaman korku duygusunu hissetmeye başlar. Deprem bu duyguyu hissetmemiz açısından en önemli örneklerden biridir. İnsan en çok zeminde kendisini güvende hisseder. Zeminin onu tehdit etmesi ile güvensizlik yaşamaya başlar ve sarsılır. Bu durum karşısında ne yapacağını bilemez ve korkmaya başlar. Bu yaşanan deprem sonrası çoğu insan olası İstanbul depremini konuşmaya başladı. Ya deprem olursa? Evlerimiz sağlam mı? Ya evimiz yıkılırsa? Ya sevdiklerimizi kaybedersek? Ya ölürsem? gibi birçok soruyu düşündüler. İnsanoğlu olumsuzu düşünmeye meyillidir. Pozitif düşünmek aslında insana aykırı bir durum. İnsan hayatta kalabilmek için herşeyin en kötüsünü düşünür. Örneğin bu durumu değerlendirdiğimizde; insanlar en kötüsünü düşünüp evlerini sağlamlaştırırsa ve gerekli tüm tedbirleri alırlarsa hayatta kalma ihtimalleri artar. Bu yüzden en kötüyü düşünmek ve hayatta kalmak durumu doğru orantılıdır.

Deprem korkusunun nedenlerini travma sonrası stres bozukluğu ile değerlendirebiliriz. Travma her zaman birebir bir durumla karşı karşıya gelmek değildir, insanın birilerinin acısına şahit olması hatta birilerinin acısına bir ekrandan maruz kalması bile travmatik bir deneyimdir. Bunu duyan, gören, izleyen insanlar ikincil travma yaşayabilirler. Depremi birebir yaşayan insanların günlük hayatı büyük oranda zarar görebilir, sevdiklerini kaybetme korkusu yaşayabilirler ya da sevdiklerini kaybedebilirler. Güven duyguları zedelenir. Bu deprem korkusunun başlıca sebeplerindendir. Bunun sonucunda travma sonrası stres bozukluğu yaşarlar. Buna ek, bu duruma şahit olan insanlar da travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozukluğu ya da yas süreçleri görebiliriz. Kişiler, deprem ile ilgili konulara karşı ilgisiz olabilirler. Depremden kaçış planı için normal üstü çaba gösterebilirler. Sevdiklerini anormal derecede kontrol altına almaya çalışabilirler. Uykuya dalmakta güçlük ya da uykuyu sürdürmede güçlük çekebilirler. Kabuslar görebilirler. Öfke, korku, suçluluk, endişe gibi duyguları yoğun hissedebilirler.

Deprem korkusu ve endişesi karşısında yıkılan güveni inşa etmek gerekir. Yaşadığımız duyguların normal olduğunu kabul etmek ve aslında bu duyguları hissetmemizin sağlıklı olduğunu bilmemiz gereklidir. Duygularımızı açık açık yaşamamız ve paylaşmamız gerekir. Aile ve sevdiklerimizden destek almamız gerekir. Deprem anında yapılabilecekleri kararlaştırmak, deprem çantası hazırlamak, yatarken yanımızda su bulundurmak hissedilen korku ve kaygının azalmasına yardımcı olabilir. Gerekirse bir profesyonel desteği alınabilir. Deprem maalesef ülkemizin bir gerçeği. Coğrafya olarak ülkemiz deprem ülkesidir fakat kendimizi korumak bizim sorumluluğumuzdadır. Hayatta acı kaçınılmaz bir durumdur ancak psikolojik sağlığımızı koruyarak acı çekmeyi kontrol edebiliriz.

--

--