Busra Saglam
Neyasis Technology
Published in
3 min readJun 15, 2020

--

İnsan Kaynaklarının Doğuşu, Gelişimi ve Önemi

Küreselleşme dönemi ile adını çok duyduğumuz, şirketlerin olmazsa olmazı haline gelen İnsan Kaynakları kavramı ilk olarak bilimsel anlamda Endüstri Devrimi ile ortaya çıkmıştır. Bu dönemde yaşanan ekonomik değişimler, artan sanayileşme ile birlikte fabrikalarda çalışanların sayısı hızla artış göstermiştir. İşci, zaman ve verimlilik kavramlarının ortaya çıkması ile birlikte personel ofisleri açılmaya başlamış ve insan kaynakları olgusunun ilk temelleri oluşmuştur. Günümüze kadar gelen süreçte evrimleşmiş şüphesiz dönem içerisindeki birçok örgüt kuramının etkisi altında da kalmıştır. Artan teknoloji, rekabet ve yaşanacak ekonomik gelişmeler ile birlikte yine değişim sürecine girecek, evrimleşecek fakat mutlaka yerini bulacak ve önemini hep koruyacaktır.

İnsan kaynakları, çalışan ile üst yöneticiler arasında köprü, şirket içerisindeki birçok departmanın kalbinin bir arada çarpması için ise ortak bir çatı görevindedir.

İnsan Kaynakları denildiğinde akla ilk olarak iş kanunu, bordro özlük işlemleri, işe alım, işten çıkarma gibi daha çok belgeleri ve keskin kuralları barındıran mekanik ve sıkıcı detaylar gelebiliyor. Aslında insan kaynaklarının özü daha soyut, esnek ve insan psikolojisine daha yakın. İnsan kaynakları çalışanı, çalışanlarını, talepleri, rakamları anlamak ve anlamlandırmak için içerisinde psikolojiden sosyolojiye, muhasebeden, yönetime kadar birçok farklı dalı ve kavramı barındırmakta.

Bunların hepsinin özünde ise yatan temel taşlar anlamak, anlaşılmak, olayları analiz edebilmek ve çözümcül olabilmekte.

Günümüz ile beraber artık çağdaş insan kaynakları fonksiyonun amacı; teknik, insan ilişkileri, mesleki ve yönetsel becerilerin etkin olarak kullanılmasıyla çalışanlara ve örgüte katma değer yaratmaktır. Bu katma değeri yaratmak ve ortaya çıkarmak için içerisinde birden fazla rolü barındırmaktadır.

İnsan kaynakları stratejilerini ve uygulamalarını örgütün genel stratejisi ile uyumlu kılmak için insan kaynakları stratejik iş ortağı rolü oynamalıdır. İnsan kaynakları süreçleri ve hizmetlerini tasarlamak ve etkin bir şekilde uygulamak için süreç uzmanı, örgüte değişim kapasitesini yaratma konusunda katkıda bulunmak için ise değişim ajanı rolünü oynamalıdır. Bir diğer rolü ise çalışanların bireysel gereksinimleri, ilgileri, günlük sorunlarıyla ilgilenmek için çalışan elçisi rolüdür. Bu rollerin ağırlıklarının, personel yönetiminden başlayarak günümüzdeki insan kaynakları yönetimine kadarki gelişim süreci incelenerek değiştiği görülmüş geleceğe doğru gidildikçe stratejik ortaklık rolünün dilimi, diğer rollere göre daha fazla ağırlık kazandığı görülmektedir.

Çalışanının beklentilerini, istediklerini hatta hislerini ve içerisinde bulunduğu kurumun misyonunu ve vizyonunu anlamayan ve kendisi ile bütünleştirmeyen bir insan kaynaklarının kendisine atanan somut görevleri çok iyi şekilde yerine getirmiş olması görev bilinci açışından mutlaka önem arz etmektedir, fakat insan kaynaklarının asıl yaklaşımı çalışanı üretim zincirinin bir parçası değil sahibi olarak görmesi ve yapılan çalışmaları ve çalışanları bir bütün olarak ele almasıdır.

Bunların yanına ek olarak diğer tüm meslek guruplarında olduğu gibi, insan kaynaklarının iyi ve mutlu olmadan çalışanın mutlu olması, çalışan mutlu değil ise müşterinin mutlu olması ise maalesef mümkün değildir.

Apple ın Ceo su Tim Cook un bir konuşmasındaki ifadesi gibi;”Bizim insan kaynakları departmanımız çalışan mutluluğuna odaklanıyor, çalışanlarımız ise müşteri mutluluğuna

--

--