Ecmel Akyuz
Neyasis Technology
Published in
3 min readNov 3, 2020

--

Kadınların Çalışma Hayatındaki Yeri

Günümüzde sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetlerde kadın ve erkek eşitsizlikleri azaltılmaya çalışılıyor, eşitlik ilkesi doğrultusunda kadınların çalışma hayatına kazandırılması için çeşitli uygulamalar gerçekleştiriliyor.

Geçmişten günümüze eğitim, spor, sanat, ekonomi vb. birçok alanda kadınların dahil olma oranları hep düşük kalmıştır. Kadınların çalışma hayatındaki yerlerine baktığımızda ise maalesef erkek çalışanların uzağında kaldıklarını gözlemliyoruz. Bugün ülkemizde erkeklerin istihdama katılım oranı %70’lerde iken kadınların oranı %30’lar seviyesindedir. Kadınların önemli bir kısmı çalışma hayatının dışında ve üretkenlikten uzakta kalıp tüketim kesimi tarafında kalıyorlar.

Bu duruma neden olan sebepler ise; ataerkil bir toplum yapısının yol açtığı bir olgu olan kadınların çalışmasına sıcak bakılmaması, kadınların doğum ve hasta bakımı gibi nedenlerle iş hayatından ayrılmaları, kadınların yeterli düzeyde eğitim alma imkanları olmadığından dolayı nitelikli işlerde istihdam edilememeleri şeklinde sıralayabiliriz.

Geleneksel üretim modellerinde erkeğin üretim ve kazanç sistemindeki ağırlıklı rolü, aile içindeki hizmetlerin çoğunun kadınlar tarafından gerçekleştirildiği bir iş bölümünü ortaya çıkarmıştır. Geleneksel yapıda oluşan bu toplum yapısının izlerini modern toplum yaşantısında da büyük ölçüde gözlemleyebiliriz.

Rekabetçi ve verimliliğe dayanan ekonomik süreçler, çalışma hayatında kadınlarında rol almaya başlamasıyla beraberinde birçok konu gündeme gelmiştir. Öncelikle artan eğitimli kadın sayısı, gelir yetersizliği sebebi ile çalışma durumunda kalan kadınlar, çalışma hayatına ilişkin kadın haklarının yasal olarak korunması gibi gelişmeler olmuştur. Feodal düzendeki üretim yapısında kadın erkek birlikteliği, Sanayi Devrim’i ile birlikte erkek işçiliğine dayanan sanayi üretim modeline yerini bırakmıştır.

Ancak II. Dünya Savaşından itibaren başta İngiltere ve ABD olmak üzere kadın istihdamında artışlar görülmüştür. Savaş yıllarında işgücü eksikliğinin giderilmesi için kadınların işgücüne katılım oranlarında ciddi artışlar gözlenmeye başlanmıştır.

Kadınlara yönelik cinsiyet temelli ayrımcılığın önlenmesi ve çalışma hayatında erkeklerle eşit bir biçimde yer alabilmeleri çeşitli uluslararası belgelerde de yerini almıştır.

1-Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1981 tarihinde yürürlüğe giren Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşme (CEDAW)

1986 yılında yürürlüğe giren sözleşme ile kadın erkek arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırmayı amaçlayan düzenlemeler getirilmiştir.

2- Avrupa Sosyal Şartı

Kadınlara ilişkin ayrımcılıkla mücadeleyi hedefleyen uluslararası belge. Türkiye 1989 yılında kabul ederek uygulamaya koymuştur. Şartın “Çalışan Kadınların Korunma Hakları” başlıklı 8. Maddesi, hamilelik, doğum ve emzirme süreçlerine ilişkin düzenlemeleri içermektedir Düzenleme ile kadınların doğum sürecinde gerekli sosyal güvenlik yardımlarından yararlandırılması, izin sürelerinin kullandırılması, iş güvencesinin sağlanmasını, emzirme dönemindeki gerekli izinlerin verilmesi güvence altına alınmıştır.

Gelişmiş ekonomilerde kadınlara yönelik destekleyici politikalar, işgücüne katılma ve istihdam düzeylerinde önemli gelişmelerin yaşanmasına ilişkin çalışmaların yapıldığı söyleyebiliriz. ILO tarafından 2016 yılında yayımlanan “Çalışma Yaşamında Kadınlar: Eğilimler 2016” raporuna istinaden küresel düzeyde, istihdamda cinsiyet açığı 1995 yılından bu yana ancak 0,6 puan azalabilmiştir. İstihdam/nüfus oranı ise günümüzde kadınlarda yüzde 46, erkeklerde ise yaklaşık yüzde 72 düzeyindedir.

--

--