Mobil Uygulamaların Günümüzdeki Yeri ve Mobil Testin Önemi
Mobil uygulama testlerinin önemine giriş yapmadan önce mobil uygulamaların günümüzdeki önemine değinmek isterim.
Dünya çapında ortalama 2.7 milyar akıllı telefon kullanıcısı ve 1.35 milyar tablet kullanıcısının olduğu biliniyor. Mobil uygulama kullanımının ve akıllı telefon/tablet penetrasyonunun hiç yavaşlamadığı gibi gün geçtikçe bu hızın daha da artacağı rahatlıkla öngörülüyor.
Akıllı telefonlarımızı evde, iş yerinde, yemek yerken, sokakta, spor yaparken hatta arabalarımızın içinde bile kullanıyoruz. Elimizden düşmedi gitti bu telefonlar. Peki mobil zamanlarımızın %90'ını uygulamalarla geçirdiğimizi biliyor muydunuz?
Belki de bu makaleyi bile bir mobil cihazdan okuyorsunuzdur!
2019 yıl sonunda App Store’da 2.2 milyon, Play Store’da ise 2.8 milyon indirilebilecek uygulama olduğu biliniyor.
İstatistiklere göre İnsanların %49'u her gün 11 kez uygulamalarını açıyor.
Tüm dijital medya kullanımının %57'si ise sadece mobil uygulamalardan geliyor ve 2022 yılına kadar yıllık toplam indirilen uygulama sayısının 258 milyar’a ulaşması bekleniyor.
Günümüzün vazgeçilmezleri haline gelen bu mobil uygulamalar kullanıcıların tercih ettiği kategorilere ve kullanım amacına göre değişiyor. Aşağıdaki grafiklerde kategorilerin popülerlik sıralamasını ve kategorilere göre toplam uygulama sayılarını görebiliriz.
Bu kategorilere bakıldığında görülüyor ki mobil dünyasında aynı kullanım amacı ve kategoride olan birçok uygulama var. Bu uygulamaların hangisinin daha çok tercih edilerek bu rekabette üst sıralara çıkacağı uygulamanın kendisinden beklenileni ne kadar iyi sunabildiğine yani kalitesine bağlıdır.
İşte tam da bu noktada mobil uygulama testleri devreye giriyor. Burada şöyle bir soru sorabiliriz;
Uygulamamı test etmeden pazara sürsem ne olur?
Pazardaki tezgahtar neden pazara çıkardığı domatesi satmadan önce kesip tezgahın baş ucuna koyar? Pazarcı, pazara sunacağı ürünü herkesin gözünün önünde sergiler çünkü bu sırada domatesini test ediyor ve bu domates, ‘kendisinden beklenileni karşılıyor’ diyor.
Peki ya biber tezgahı;
Ya biber söylenildiği gibi tatlı değilse? Kimse o biberi denemedi. Biber gerçekten beklenildiği gibi tatlı mı? Aldık bu biberi evimize götürdük, ağzımıza attık ve biber acı çıktı.
Biberi tekrar aynı tezgahtan alır mıydınız? Yoksa beklediğiniz biberi size sunabilecek başka bir tezgah mı arardınız? Güveniniz kırıldı bir kere ve aynı tezgahtar mandalina satıyor. Mandalinaların çok tatlı olduğunu söylüyor.
Evet ama biber de tatlıydı…
Unutmadan, tatlı diye alınan biber acı çıktıysa bu pazardaki diğer alıcılarla da paylaşılmalı ki onlar da aynı tezgahtan biber almasın.
Konumuza bağlayacak olursak, biz pazara uygulama çıkartıyorduk ve bizim bu uygulamaları farklı işletim sistemleri, farklı GSM operatörleri ve farklı mobil cihaz türleri için denememiz gerekir. Çünkü akıllı cihazlar hafıza, bağlanabilirlik, ara yüz standartları, ekran çözünürlüğü ve genişliği bakımından farklılık gösterebilir.
Mobil uygulamaları pazara sürerken, öncelikli olarak;
· Fonksiyonellik,
· Kullanılabilirlik,
· Performans,
· Güvenlik,
· Uygunluk,
· Ve kurulum testleri yapılmalı.
Bu etkenlere bağlı olarak alınması gereken aksiyonlar neticesinde;
· Çıkabilecek hatalar temizlenmeli.
· Uygulamanın kendisinden beklenen fonksiyonları karşıladığına emin olunmalı,
· Kurulumunun kolay ve ara yüz anlaşılabilir olabilmeli.
· Hızlı çalışmalı Request / Response time değerleri kontrol edilmeli.
· Düşük bağlantı hızında veya çevrimdışı durumda uygulamanın nasıl davrandığı gözlemlenmeli.
· Farklı ekran boyutları ve çözünürlüklerinde uygulama ara yüzündeki bozulmalar denetlenmeli.
· Uygulamanın kaynak kullanımında data, güç tüketimi, hafıza vb. anormallikler olmamalı gibi maddeler uygulama pazara çıkartılmadan test edilmelidir.
Mobil uygulama testlerinde emulatör ve gerçek cihazlar kullanılabilir, uygulama manuel veya otomasyon test yöntemleriyle test edilebilir.
Unutulmamalıdır ki emulatörler hızlı bir test yaklaşımı olmakla birlikte, fonksiyonel ve arayüz noktalarında gerçek cihazların yapısına %100 uyumlu olmayacaktır. Bu nedenle sadece emulatör ile yapılan testler uygulamanın doğru test edilmesi açısından yeterli değildir. Olabildiğince gerçek cihazlarla test yapılması, test süreci bakımından en doğru seçim olacaktır.
Manuel ve otomasyon test tekniklerinin de kendi aralarında güçlü ve zayıf yönleri vardır. Otomasyon testleri, uygulamamızın işlevlerinin fonksiyonel açıdan hızlı bir şekilde test edilmesini sağlarken, manuel test gibi kullanıcı deneyimini desteklemezler. Kullanılabilirlik, kullanıcı akışı ve uygulama deneyiminde yetersiz kalırlar.
Bu noktada uygulamanın gerçek insanlar tarafından kullanılacağının unutulmaması gerekmektedir. Bu nedenden dolayı mobil uygulama testi sırasında manuel ve otomasyon test tekniklerinin birlikte kullanılması en sağlıklı yaklaşım olacaktır.
Sonuç olarak mobil uygulama testi, uygulamamızın ve markamızın mobil dünyadaki yerini koruması için uygulama stratejimizin bir parçası olmalı ve uygulama deneyimini sürekli denetim altında tutmalıdır. Unutulmamalıdır ki test edilmeden pazara sürülen uygulamalarda çıkabilecek problemler markamızın saygınlığını zedeleyerek mobil dünyadaki yerimizi riske atacaktır. Bu risklerden kaçınılarak düzenli test edilen uygulamalar mobil dünyadaki yerimizi korumakla beraber saygınlık ve maliyet tasarrufu açısından da daha iyi bir noktaya getirecektir.
Kaynak:
