Haftalık #2

noavas
[noavasblog]
Published in
5 min readAug 21, 2017

Yine maçla başlayalım

Özgüveni zedelenmiş ve aslında uzun yıllardır geriye giden bir kaleci, oyunun göbeğinde olup, orta ve uzun mesafe pas kabiliyeti 10 üzerinden 3 olan 2 orta saha oyuncusu ve ileride bir sakat at. Fenerbahçe’nin dünkü başlangıç hataları idi. Hoca uyum dedi. tnkttc ile yayınlanan 11'i tartışırken ayrı görüşlerdeydik. Ben Hoca’nın risk aldığını söylüyordum, o ise tam tersini. İkimiz de haklıydık.

Futbola susamış bir taraftar, aylar sonra dolu tribünler, yeni transferler, umutlar, hayaller. Aranan şey yeni bir başlangıç aslında. Beyaz bir sayfa. Kızgınlıklar, küskünlükler, hayıflanmalar bile hazır barışmaya. Sıtkı sıyrılmış insanların. Kaşından gözünden de değil üstelik. Kötüler, tek tek ve yan yana. Veri bu. E oynatma. Oynatma be Hoca. Başla yeni umutlarla. Tazelensin hayaller. Yorulan olursa oturt 2. yarıda yanına. Burada anılan umudu yabana atma. Titizlikle seçiyorum bu kelimeleri, bak bu umut kalan tek şansımız var ya..

Yani evet, şu senaryoda bu başlangıç büyük riskti ve evet, yenileri kullanmaya çekinmek risk almamaktı. İtiraf ediyim tnkttc haklıydı. Bana göre risk aldı Hoca. Ama Aykut Kocaman dünyasında bu tam olarak riskten kaçmaktı.

Klişeler midemi bulandırır. Ama harbiden Fenerbahçe de tedbir aldırır be Hoca. Temkin geri baktırır, gam yaptırır, tad kaçırır be Hoca.

Ucuz romantizm ile futbolun doğrularına muhalefet etmiyorum inanın. Kimsenin itirazı yok modern futbolun gerekliliklerine. Aykut Kocaman’ı bu konuda takdir ediyor ve destekliyorum. Ama aslolandan uzaklaştıkça diğer doğrular da gidiyor boşa. Ve evet futbolda, yetenekten uzaklaştıkça 1 yanlış 3 doğruyu götürüyor Hoca.

Akabilir mi Fenerbahçe?

Çok zor değil, satranç gibi düşünün. Oyunu nasıl açarsın futbolda? Kaleci degajı? Stoper uzun topu. Kanat çizgisi denemeleri. Defans önü üçgenleri.

Sonra neler yapabilirsin peki? Degaj ve stoper uzun topu ile ancak sekenleri toplamaya çalışabilirsin. Kanat çizgisinde beklerin açıklarını besler, açık dönemezse bol bol taç izlersin. Ya da defans önünde üçgen olup dikine birkaç pas ya da kat ile rakibi deler, oyunu zenginleştirirsin. Ve aslında film tam da orada başlar. O zaman opsiyonların olur. Ters top ile kanattan bindirirsin. Sağlıklı bir santrforun varsa topu ayağına verir kaçanları bulmasını istersin. İkiye bir yaparsın, araya pas atarsın, seti kurar şut bombardımanına tutarsın. Ama kimle?

2 stoperinin önüne Josef ya da Topal’dan biri geliyor. Bir kere üçgen kurulamıyor. Siste görüş mesafesi 2 metre, Dönemiyor. Göremiyor. Pas atamıyor. Kat edemiyor. Ne yapsın? Başa sarar. Kaleci degajı. Stoper uzun topu. Çizgi debelenmeleri. Sonra yine top bu 2 pas fukarasına gelir ve takım bir arpa boyu ilerleyemez. Delemez. Kat edemez. Daima 11 kişiye karşı hücum eder, adam eksiltemez. Zenginliği geçtim, takım hücum edemez. Topal bırakır koca takımı. Üstelik bu fukaraların da günahı yok. İyi de süpürücüler. Lanet olsun futbolun çöpçülerine demeyin, hatırlayın Ersun Yanal nasıl kullandı o süpürgeyi.

Çok zor değil. Kimyager olmaya da gerek yok. Herkes 10 numara diye haykırırken de dedim çok. Fenerbahçe’nin eksiği Emre Belözoğlu. İsme takılmayın, onda vücut bulan futbolcu yok Fenerbahçe’de. Orta saha direncine sahip, ayağı düzgün, uzun menzili olan, kat eden, adam geçen, çok değil be, biraz sürprizi olan orta saha. Örneği çok, en iyisini söyledim ben. Adı Emre. Ekici, aynı özelliklere daha düşük rütbeyle sahip ve bu yüzden iyi transfer ama o da sezon boyu güvenilecek bir fiziğe sahip değil. Adam da almazsan oraya ne yapacaksın?

Alper’den Modric yapmak

Dün maçın yıldızıydı. 90. dakikada hala bir orta saha mücadelesinden zaferle çıkmaya çalışıyordu. Hiç bu kadar ayakta kalabildiğini görmemiştim. Pası var mı? Emre’den az; iki kat, bir dribling sonrası kanada açabilecek kadar çok. Çalışkan. Oyun disiplini var. Yıllardır arayışta, ona yıllardır aradığı doğru mevkiyi verecek Hoca’yı arıyor. Dinamizm katıyor, açıklar ve hücum ikilisi ile köprü kuruyor. Adam eksiltiyor, bazen komple 10 kişi bırakıyor. Sorunu ne? Devamlılık. Peki kaç yıldır ona devamlı bir görev verildi mi?

Alper gel sola. Şimdi git sağa. Hadi forvet arkası oyna. Geriye düştük Alper daha arkaya. İyi dayandı yine. Belki de yine olmayacak ve o da karışacak tozlu yapraklara.

Modric mi? İsimleri özellikle seçiyorum arkadaşlar. Bazı futbolcu profillerinin örnek isimleri vardır. Modric de mevkisinin sembol oyuncularından. Tabii onda pas başta olmak üzere Alper’in sahip olduğu yeteneklerin kremalısı var. Fakat demem o ki aynı yolun yolcusu olabilirler. Profiller. Varsın rütbesi düşük olsun, önemli olan kimya.

Geri dörtlün gelecek transferle tamamlanacak. Muhtemelen 1 oyuncu daha alıp transferi kapatacaksın. Sürpriz olsa da biliyoruz ki bir Emre profili almayacaksın. O zaman oyunu nasıl açacaksın?

Topal’ı koy yine zirve yaptığı yere, radar çubuğu gibi Alper’i gezdir önünde. Seni bağlasın tüm köprülere. Varlığı bile hareket getireceği ve alan boşaltacağı için zenginlik katacak hücum opsiyonlarına. Gerisi kademe. O konuda da Aykut Hocam efsane.

Sağlıklı bir santrfor, onu yaban ellerde yalnız bırakmayacak bir Giuliano, iki de çakı gibi kanat. Ne lazım bu deneyin başarılı olması için? Evet, katalizör arkadaşlar. Bir tamamlayıcı. Birleştirici. Daha iyisi gelmeyecekse, önce Alper, sonra Ekici ama stoperler önünde nöbette bir Topal ya da Josef ile.

Belki o zaman akar.

Valbuena

Boyunun da avantajıyla iki yanına da önlenemez şekilde dönüyor. Hırslı, akıllı, yetenekli, Kuyt gibi; keşke gençliğinde geleydin yiğidim dedirtiyor şimdiden. Allah sağlık versin. (Amin!)

Eksikler

Onu, ne iyi hücumcu ne iyi savunmacı olabilmiş İsmail’i alırken ve Hasan Ali ile kremalı bir kontrat yenilerken düşüneceklerdi ama, günün sonunda ikisinden de daha iyi birine ihtiyacımız var. Fakat sanırım cepken delik. Sürpriz olur artık bana.

Dar bir listede spekülasyonlar var artık. Sanırım Gomez gelecek. Sosa’nın adı geçiyor ama sanmıyorum. Aboubakar’a ağzımızın suyu aktı ama Niasse deniyor. Emre Mor bir başka soru işareti derken, arkadaşlar, fikstür çok sert.

Tamam mı devam mı?

Gençlerbirliği deplasmanı. Başakşehir. Alanya deplasmanı. Beşiktaş. 4 taş gibi maç. 3 galibiyet çıkmazsa yarışı geriden takip edip, puan farkını 4–5'e indirdiğimizde umutlanacak hale geliriz.

Ve kaderimiz olmakla beraber en nefret ettiğim şey; daha sezon başında tamam mı devam mı maçları oynamak. Kırılgan takım, kredisi tartışılan bir hoca, kredisi kalmamış bir Başkan. Allah kuvvet ve biraz da -şu sıralar- şans versin.

1907 Fenerbahçe şampiyon!

“Doğru işleri, doğru kişilere verdiğinizde…” Ne kadar güzel bir özet, geçmiş ve gelecek için.

Büyüyen, şimdiden milyonları etkisi altına almış bir alan. Kimileri tutucu yaklaşsa da, Fenerbahçe’nin neşe verdiği herşeye varım ben. Ve hayatımda ilk kez izledim. Kaan Kural rakibimizin alt koridorda bize sorun yaşatacağını söyleyince tedirgin oldum ama Frozen ve arkadaşları kalabalık savaşların hepsinden muzaffer ayrılmayı başardı. Ve bakın, Fenerbahçe neşe verdi, can kattı.

Tebrik ederim bu işe baş koyanları.

Ramil Guliyev

Geçen hafta yazmayı unutmuşum. Hıncal Uluç kızmasın. Hikayesi yazdı her yerde. Önce alnının teri ve sonra Fenerbahçe kulübünün, adını da koyalım Aziz Yıldırım’ın gurur abidesi. Darısı 2020 Tokyo’ya inşallah.

--

--

noavas
[noavasblog]

Fenerbahçe neşe verir, can katar, iyi gelir.