Haftalık #3

noavas
[noavasblog]
Published in
5 min readAug 28, 2017

Önce maç

Plansızlık iksirinden içmiş değerli Fenerbahçeli hizmet büyüklerimizin yıllardır reva gördüğü gibi; sezon başladı, kadro tamamlanmadı, takım tökezledi, ön elemede elendi ve en nihayetinde daha 3. haftada tamam mı devam mı noktasına geldi takım. Birçok teknik direktör ile, Aykut Hoca ile 2 kez, yaşadık bunu. Öyle olunca da yılların topal takımından harikalar yaratmasını beklememek lazım. Hasbelkader 3 puan. Hepsi bu.

Kabul ediyorum. FFP bizi kolluksuz yüzen Kemal Ateş’e (oğlum) çevirdi. Açılamıyoruz. İki ağır soru var burada sorulması gereken:

  1. Bu mali tablo neden/nasıl oluştu? [Cevabını 3 Temmuz ile vermeye çalışanlar kendini kandırır.]
  2. FFP tahditi olmasa ne yapacağız?

Birinci soru kenarda dursun. İkinci soruyu tartışalım. Pelesenk oldu: Yetenek havuzu, takibi ve yönetimi. Var mı? Yok. Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan ve kalibresine uygun yetenekleri nasıl keşfediyoruz peki? Efendim menajerler var, sokakta volta atıyorlar, birşey lazım oldu mu pencereden seslenip yukarı çağırıyoruz, açıyorlar bohçalarını, ne varsa seçiyoruz.

Birinci perde

Soğukkanlılıkla yorumlanması kolay bir konu değil arkadaşlar bu. Teknik direktörümüz Mayıs ayında göreve başlamış. Fenerbahçe’yi ve Türkiye’yi tanıyor. Kapasite de, yapabilecekleri de belli bir oyuncu grubu. Tek hedef şampiyonluk diye yola çıkıyorsun. Bir planın olmalı. Koyuldun işe. Kaleye takviye. Kanatlara takviye. Orta sahaya geçen yıldan gelen ilave. Bir de ara yolda Isla düşeşi. Uc uca ekleyip yazdırdın sonra hepsini UEFA listesine.

İlk aşama tamamlandı. Ne yapmayı planladın sonra peki? Satmadan alamıyorsun çünkü. Kim para eder takımda? Kjaer, Ozan, Josef vs. Belki bir de elden çıkardıklarından para toplarsın. Bakarsan Emenike, Volkan, Stoch gibi futbolcular karşıladı ilk parti transferleri. Peki, güzel. İlk parti takviyelerle şampiyon olabilir misin? Forvetin van Persie ve Fernandao çünkü. Hadi orta sahada bir şekilde Ekici’ye güvendin, forvete takviye yapmadan devam etme şansın yok. Kimi satacaksın? E mecbur Kjaer. Planlıdır değil mi bu? Bakın bir mantık silsilesi ile yorumluyoruz şimdi olan biteni.

İkinci perde

Kjaer’in satılması muhtemel ise, bir kere önce yerini ekonomik bir transferle doldurur, kalan parayla da ihtiyaçlarını karşılarsın. Lucas Lima, Ben Arfa peşinde koşarken Mancini el verdi, Giuliano düşeşine sarıldın. Trabzonspor salça oldu, 7 milyon nakiti harcadın. Mecbur bir de golcü alacaktın. Bohçadan Soldado çıktı 4 küsür milyon da oraya sıvadın. 2. dalga transfer hamlen de Kjaer’den geleni bitireyazdı. Gustavo Gomez’i kiralamak istedin, Trabzonspor orada da sana rakip olunca Milan’a takıldın. Sanırım Kajer’den kalan ile Neto’yu kiraladık ve şimdi 3. dalga hamleyi bekliyoruz.

Üçüncü ve son perde

Neto ile birlikte -Elif’i şimdilik saymaz isek- 8 transfer yaptın. Kjaer’i sattıktan hemen sonra 4 transfer beyanı verdin. 3'ü bitti. Sanırım dördüncüsü sol bekti. Bazı isimler de ortaya atıldı. Ama bizim planımız doğaçlama, matruşka. Resmi maçlarla beraber öngörülmeyen(!) defolar su yüzüne çıktı. Yetersiz İsmail varken ve üzerine Hasan Ali ile lokum gibi sözleşme yenilemişken, baktın ki bu ikisiyle de sezon bitmeyecek, sol bek baktın. Soldado’yu aldın ama hala aklın Aboubakar vs. başka golcüde, e ama ona da para kalmadı. Yetmezmiş gibi takım kötü başladı. Orta saha kan ağladı. Sol bek mi, orta saha mı, golcü mü arafta kaldın. Mecbur teklif gelince Josef’i sattın (biterse). Ki eminim menajerlere yetki verilmiştir bunun için.

Şimdi farz edelim Josef 11,5 milyon euro bedelle satıldı. Kjaer’den kalan kuruşlarla sanırım 12 milyon euro civarı bütçemiz var 3. dalga transferler için. 8 transfer yapıldı ve -gülmeyin- hâla en az 3 transfer yapılması gerekiyor. Yoksa önündeki rakiplerle yarışamayacağın aşikar.

Ligler başladığı için kimse kolay kolay bırakmaz oyuncusunu. Mesela Aboubakar imkansız artık. Sol bek diğer dertlerden unutuldu ama sezon içinde yara açar. Josef’in gidişinden sonra orta sahaya -bu sefer- iki yönlü biri alınacak belli ki. Fred deniyor. Halay çektirir ama hayal görmeyelim. Delph cuk olur ama bizim menajerlerin bohçasında var mı bilmiyorum. Sosa ilaç olur ama ilgimiz olduğunu sanmıyorum. Göreceğiz şapkadan ne çıkacak. Ve Dzyuba’nın adı geçti. İsterim ayrı mesele ama -doğruysa- ne kadar tutarlıyız değil mi, Aboubakar ile ne kadar ortak yönleri var:)

Eğrisi doğrusuna denk gelir mi?

Herşeye rağmen, Allah yüzümüze gülüyor olabilir. Emenike (2,5), Stoch(1), Volkan(1), Van der Wiel(1,5) gibi futbol aymazları, harcadıklarını saymazsan kasaya 6 milyon euro bıraktılar, nereden baksan yıllık 10 milyon euro da maaşlarından kurtuldun. Salih yolcu gibi. Neustadter için hala bir umudum var. Gelişine halay çektiğimiz van Persie belki köyüne geri döner ve bir oh da orada çekeriz. Özetle bayağı bir temizlik de yapıyoruz aynı zamanda.

İş, bu geçişi minimum hasarla atlatmak şimdi. Doğaçlama davranıldığı ve yolda plan değiştiği için cebindeki parayı bile verimli kullanamadın. Josef’ten gelecek parada da aynı endişe var şimdi, umarım yanılırız. Ama bu arada Avrupa’dan elenip, tribün gelirleri hariç 4–5 milyon euro’yu çöpe attın. Ligde neredeyse havlu atacaktın. Hasbelkader 3 puanı alıp milli araya sığındın.

Neticede konuşulan 3 transfer daha yapılır ve Elif’e lisan çıkarsa 12 yeni futbolcu ile sezona devam edeceğiz. Kötü start aldık. İkinci milli araya kadar sert maçlar var. 3. dalga transferler cuk oturur ve Hoca da zincirlerini kırarsa -bir umut- yarışı uzaktan izlemeyiz. Ama eldeki veriler çok fazla yeşil ışık göstermiyor. Hele ki tüm rakipler bu kadar sertken.

Destek çağrıları

Geçen yıl yazmadım, şimdi seslendiriyim bu konudaki düşüncemi. Taraftar çağırılmaz. Bu çok sunidir ve ne doğrudan ne dolaylı katkı sağlar. Taraftar gelir. Öyle ki, gün olur sen kovsan da gelir. Neden gelmedi? Şimdi neden geliyor? Takım kötü giderse kalır mı? Hepsi soru işareti. Ama bu soruları kendine sorması gereken bir kişi var. Aziz Yıldırım. 20 yıldır ağzına bakıyor bu taraftar. Her yeni dönemde bir şekilde inandı, destekledi seven, sevmeyen herkes. Hiç kimseye verilmedi ona verilen kredi. Allah için o da hizmet etti, fedakarlık yaptı, hapis bile yattı. Ama herşeyin bir ömrü var. Hele ki aslolan Fenerbahçe’nin mirası ve geleceği ise, kişiler şöyle bir kenarda duracaklar. İflas eden bir hücrenin iflah olmasını bekliyoruz. Hiçbir veri, bu hücrenin artık Fenerbahçe’yi her alanda rakiplerinin önüne taşıyabileceğini dayanak sunmuyor. Ve bunu seveni de, sevmeyeni de ve hatta kendisi de biliyor.

Kongre

Kesif bir umutsuzluk var Fenerbahçeliler’de. Karşıyım buna. Ve benim; her geçen gün geriye giden bir kulübün istikbalinin bir mayıs ayına ve iki muhtemel adaya indirgenmesine de itirazım var. Fakat ne gelir elden. Kaçınılmaz son bu. Eminim Ali Koç sözünde duracak ve yine eminim Aziz Yıldırım aday olacak. Yani yarışacaklar. Daha çok sular akar. Konuşmak için erken. Ama başka bir çalışma da benden gelecek bu konuda. Tabii ki isimleri konuşmayacağım. Fenerbahçe’nin ihtiyaçlarını yazacağım ve istiareye yatacağım, dualar edeceğim ki; Fenerbahçe’nin gelecek 10 yılını ilmek ilmek planlayan ve tüm ihtiyaçlarını gidererek layığını yaşatan bir başkanı olsun. Ve oğlum 15 yaşına geldiğinde Türk sporunu ve başta futbolunu domine eden bir Fenerbahçe bulsun.

--

--

noavas
[noavasblog]

Fenerbahçe neşe verir, can katar, iyi gelir.