Zaman. İnsanlığın her zerresinde akan, geçmişimizde, bugünümüzde ve yarınımızda da bulunmak üzere her zaman bizimle birlikte olacak ‘şey’ zamandır.
Ve hepimizin bildiği bir şey var ki, o da kimsenin zamanı sevmediği. Pekala niye sevmiyoruz biz zamanı? Nedenlerimiz neler? Aslına bakarsanız bir çok nedenimiz var. Bizi kısıtlaması, ve bununla kalmayıp bizden sevdiklerimizi çalması gibi temel nedenlerimiz var. Hepimizin sahip olduğu nedenler, bireysel nedenlerde olabilir tabi, ama bu kişiye özgüdür. Karşımızda ki kişi zaman kavramını sevedebilir, sevmeyedebilir. Eğer kişi genç ise zamandan hoşlanır, çünkü zaman kişiye karşı naziktir, hoş davranır. Yaş aldıkça ise zaman hızlı akmaya, birden kendisini tüketmeye başlar. Ve insan bundan hoşlanmaz, hoşlanmamaya başladıkça ise zamandan ve getirdiği her şeyden nefret etmeye başlar.
Gelelim ikinci kısma; bizden bir şeyleri sonsuza kadar çalmasına.
İnsanlar genelde ilk ölümle tanışmalarını yaşlı akrabalarının ölümü ile yaşarlar, olayları anlayamadığımızdan zamanın bizden onu çaldığını düşünemeyiz. Hatta küçük yaşlardaysak onların tatile çıktıklarını ve geri döneceklerini düşünürüz ama zamanın bize oynadığı o sinsi oyundan haberimiz yoktur. Zaman geçer, biz büyürüz. Bir şeylerin farkına varırız, büyümeye devam ettikçe bu fark ettiklerimiz bize acı verir. Ve en sonunda zaman bizden birisini daha çalar. İlk önce bize kendisini sevdiren zaman, en sonunda bize kendisini nefret ettirmeyi başarmıştır.