Netflix ve piyasanın aşk-nefret ilişkisi

N'oluyo
N’oluyo
Published in
3 min readJun 23, 2016

Fortune’da, hem içerik işi, hem film/dizi piyasası hem de ikini ekran pazarında yarışanlar için son derece ilginç bir makale var. Buradan orijinalini okuyabilirsiniz. Ben özet geçeceğim. Afiyet olsun.

Fortune 500 listesinde 379.’u sırada kendine yer bulan Netflix prodüksiyon ve yayıncılık dünyasındaki oyunu ve oyuncuları, bazılarını iyi bazılarını kötü, etkilemeye, ortamı şekillendirmeye devam ediyor. İkinciekran.com olarak Netflix hayranlığımızı sanırım şimdiye kadar açık etmişizdir. Ama oyunu bu kadar kısa sürede bu kadar etkin bir şekilde değiştirebilen her oluşuma saygımız büyük.

Konumuza geri dönersek, daha önce bahsettiğimiz gibi Netflix yavaş yavaş kendi içeriklerini ABD dışındaki ülkerlerde de üretmeye başladı. Bunun bir örneği, ne kadar kritiklerin gazabından kurtulamamış olsa da, geçtiğimiz günlerde galası yapılan Gérard Depardieu’nun başrolünde olduğu Marseille…

Bu prodüksiyonlar Netflix’in ve benzeri platformların diğer kanal ve prodüksiyon şirketlerinin işlerini yayınlamak için 18 ay bekleme zorunluğuna artık katlanmayacağının ayak sesleri aslında. Nitekim mesela Paramount P.’nin bir filminin Netflix benzeri bir platformda yayınlanmadan önce DVD’sini, BluRay’ini, PayPerView ve açık kanalda yayınlamasını beklemesi gerekiyor bu da her şeye torrent ve dizi sitelerinden hemens seyretmeye alışmış bir izleyici için bir ömür demek.

Netflix izleyicisini bir kerede tüm sezonu yayınlayarak binge watching’e alıştırmış durumda. İzleyici artık bir kerede istediği kadar bölüm izlemeye, kendi hızında sezonları devirmeye ve bunu reklamsız yapmaya alıştı. Artık kim bekler 7 gün bir bölüm için… Bu strateji sayesinde Netflix hisseleri 2015’te %134 büyüdü… 81 milyon üye barajını aşmış durumdalar, bu bir önceki seneye göre %35 büyüme demek. Az buz değil… Bu sene şirket içerik için 5 milyar dolardan fazlasını harcayacak, bu tüm rakiplerinin harcamalarını ezip geçiyor…

Netflix’in içeriğe yaptığı yatırım sadece para değil, yazarlara, oyunculara, yönetmenlere yapılan bir yatırım aslında. Normal bir kanalın nasıl işlediğini bir düşünün; 1 pilot, bilemedin 3 bölüm hazırla yayınlayalım iş yaparsa devam ederiz. Netlifx’in 1 kerede tüm sezonun siparişi vermesi ve yayınlaması yaratıcı beyinlerin de şirkete yönelmesini sağlıyor. Yani şirketin çekim alanına sadece seyirci değil üreticiler de girmiş durumda. Hatta bu seyirciler sadece televizyon izleyicileri de değil, dedikodulara göre Netflix Will Smith’in yeni polisiye projesi için 90 milyon dolar ödemiş ve stüdyolardan önce imzayı attırmış… ABD rakamlarına göre 2015’te Amerikalıların üçte biri sinemaya gitmedi. %10’luk başka bir kitle ise sadece bir kere gitti. Yani şirket sinema projelerine de sulanmaya başladı… Sinemaya gitmeyen izleyicinin ayaklarına kadar gelen Adam Sandler gibi film yıldızarı Netflix’in işini kolaylaştırmaya başlamış durumda.

Netflix ile çalışan içerik ortakları, kanallar, prodüksiyon stüdyoları şirketle olan ilişkilerini “frenemy” (dost-düşman) olarak tarih ediyorlarmış. Yemeksepeti ile restaurantların ilişkisine benzettiğim bir durumları var. Platformda olmak da sıkıntı olmamak da. İçeriğinizi Netflix’e koymazsanız insanların ulaşmasını zorlaştırıyorsunuz, içerikleriizi Netflix’e koymanız da yavaş yavaş erimenize, güç kaybetmenize neden oluyor. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal hesabı.

Gerçi yukarıda da söylediğim gibi Netflix içerik konusunu kendi halledip, kendi bacağından asılıyor. Sonuçta şirket Tina Fey, Chelsea Handler ve Kevin Spacey gibi isimleri kandırıp özgün içerik yaratabilecek kıvama geldi bile.Narcos gibi yoktan varedip dünyayı salladıkları işlerden hiç bahsetmiyorum bile. Artık bundan sonrası piyasa için ya değiş ya yok ol kıvamına gelmiş durumda.

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor…

İlgili

Originally published at ikinciekran.com.tr on June 23, 2016.

--

--

N'oluyo
N’oluyo

Favori TV programlarını takip etmenin en kolay yolu!