Fizik okuyup n’apıcan? (!)

Mustafa Naci Şafak
Not Tutuyoruz
Published in
4 min readAug 29, 2022

Evet arkadaşlar uzun uğraşlar sonucunda istediğim yerdeyim. Üç yıldır istediğim bölümü istediğim okulda kazanmanın verdiği huzur bence paha biçilemez. İlk sınav senemin tercih döneminden beridir hedefim olan Boğaziçi Fizik bölümüne son yerleştirmeler sonucunda yerleşmiş bulunmaktayım. Özellikle son sene olmak üzere zor bir süreci geride bıraktım diyebilirim.

Bu geçirdiğim üç yılı kısaca özetlemek istiyorum. Normal olarak bu üç yılın ilk yılı tamamen sınav hazırlığı ile geçti fakat diğer iki yılı bu kadar basit özetleyemiyorum. Marmara Hazırlık, Irregular Öğrenci, Online Eğitim, Yüz Yüze Eğitim, Hibrit Eğitim gibi dönem dönem olarak bütün karmaşaları yaşadığım, yılın başlangıcında üniversite öğrencisi olarak başladığım ve son 3–4 aylarında kendimi tekrar sınav öğrencisi olarak bulduğum bir iki yıldı. Geçen yıl kırılan OBP’den dolayı iki puan ile Fizik bölümünü kaçırdığımda çok üzülsem de hayırlısının böyle olduğunu düşünerek bir daha hazırlanmayı düşünmemiştim. Ancak yüz yüze ilk üniversite senemde hiç beklediğim gibi bir eğitimle karşılaşmadığım için tekrardan sınava hazırlanma fikri aklımda belirdi. İkinci dönem tek ders alarak Şubat ayından itibaren odağımı yavaş yavaş sınava çevirmeye başladım fakat hiç hedeflediğim şekilde odaklanamadım. Çalışma düzeyimde ilk iki seneden eser olmasa da OBP’nin de geri gelmesiyle sonunda istediğim bölüme kavuştum.

Peki tüm bu çile ne içindi? Beni Bilgisayar Mühendisliği’ni bırakıp Fizik okumaya iten şey neydi?

Fizik dersi ile ilk tanıştığım zamanı çok iyi hatırlıyorum. Liseye geçerken Fizik kelimesi bana hiçbir şey ifade etmiyordu. Ne ile ilgilenir, neyi kapsar hiçbir fikrim yoktu. Lise 1’de bu dersle tanıştığımda çok zevk aldım. Sonraki iki yıl çok zevk almasam da Fizik bende hep o ilk olumlu izlenimiyle kaldı. Her ne kadar zevk alsam da tercih dönemimdeki araştırmalarıma kadar Fizik bölümü aklımın ucundan bile geçmiyordu. Çünkü derin bir araştırma yapmadıkça sizin fikirleriniz ve bildikleriniz de etrafınızdakilerin fikirleri ve bildiklerinden oluşuyor. Ülkemizdeki temel bilimlere bakış açısını anlatmaya gerek duymuyorum zaten, bunu hepimiz biliyoruz. Ülkemizde temel bilim bölümleri her ne kadar işsiz fabrikaları gibi gözükse de bir ülkenin geleceğinin teminatı bugün bilime verdiği önemden geçiyor. Bu da en az mühendislikler kadar temel bilimlere de gereken önemi vermekle oluyor. Temel bilimlere yönelmenin sizi işsiz bırakacağına inanmıyorum.(Sırf diploma için bir üniversiteye girip, bölümü geçmek dışında başka bir gayesi olmayan arkadaşları dışarıda tutuyorum tabii ki de.) İnanmıyorum çünkü tüm araştırmalarım, bu yoldan daha önce geçmiş olan büyüklerimden aldığım geri dönüşler bunun tam tersi olduğunu gösteriyor. Çünkü aldığınız eğitim her türlü mühendisliğin temeli oluyor. Bir şeyin temelini oturtarak dalına ayrılmak, dalından temelini oluşturmaya göre hep daha mantıklı geliyor. Bu düşüncelerimden ötürü Bilgisayar Mühendisliği’nde geçirdiğim iki yılı herkesin tabiriyle (ki bana göre kesinlikle öyle değil) çöpe atmak, benim için çok zor ve düşündürücü bir karar olmadı.

Quantum Technology

İleride ne yapmak istiyorum?

Bölüm mezunlarına bakınca birçoğu çok başka alanlarda çalışabiliyor. Bölümün kazandırdığı ileri matematik bilgisi ve analitik düşünme yeteneği sizi adaptasyon ve öğrenme gücü çok iyi bir hale getiriyor. (Bu yolun başında biri olarak bu düşünceler tabii ki bu yoldan geçmiş kişilerden aldığım geri dönüşlerin özetlenmiş hali.) Yönelmek istediğiniz alan bölüm içerisinde değişiklik göstermeye çok müsait olsa da benim hedefim, bu bölümü hedeflediğimden beri aklımda olan ve ilgi duyduğum Kuantum Bilgisayarlar üzerine çalışmak diyebilirim. Bunun için de bölümümü okurken eski bölümüme olan ilgimi ve alakamı hep diri tutmak istiyorum. Bu noktada devrin getirdiği imkanları sonuna kadar kullanarak istediğim noktaya doğru emin adımlarla yürümek en büyük temennim.

Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs

Neden Boğaziçi konusunda bu kadar ısrarlıydım?

Yukarıda da üzerinden geçtiğim gibi tek gayesi diploma sahibi olmak isteyen öğrencilerden değilim. Bunun için de bu eğitimi alabileceğim en iyi yerden almak için çabaladım. Bu bölüm ülkemizdeki çok iyi özel üniversitelerde de olsa sıralamam ne kadar yüksek olursa olsun aklımdaki okul Boğaziçi’ydi. Hem akademik kalite olarak bana göre çok daha üst bir seviyede hem de özel üniversitelerden farklı olarak daha fazla kontenjana sahip. Etrafındaki insanlardan çok çok şey öğreneceğine inanan biri olarak bu konu da beni direkt oraya çeken başka bir sebep oldu.

İstanbul ❤

İstanbul’da öğrencilik zor mu?

Bu konu kişiden kişiye göre çok değişen bir konu. Eğer yurtta kalmıyorsanız evet ekonomik açıdan çok zorlayıcı bir durum, çünkü ev kira fiyatları diğer şehirlere göre çok ciddi şekilde fazla. Yok eğer yurtta kalıyorsanız diğer şehirlerden fazla olarak çok büyük bir zorluğu yok diye düşünüyorum. Dışarıda bir kahve içmek veya bir yemek yemek isterseniz ortalama fiyatların ülkenin genelindeki gibi olduğunu düşünüyorum.(İstanbul’un pahalı bölgelerine gidip pahalı mekanlarında takılmadığınız takdirde.) Geçtiğimiz yılı Maltepe’de geçirdim. Önümüzdeki yılı Çengelköy tarafında ve ondan sonraki yılı ise Bebek’te geçirecek birisi olarak İstanbul’un farklı semtlerinde yaşamış bir öğrenci gözüyle tüm deneyimlerimi yine buradan size aktarmayı hedefliyorum. O gün gelene kadar ülkemiz ekonomimiz için daha güzel yarınlara uyanmamız dileğiyle…

--

--