Kimyager Olmanın 3 Farklı Yönü

Yağız Yılmaz
Not Tutuyoruz
Published in
4 min readJun 29, 2022

Herkese selamlar arkadaşlar!

Kimya çalışma alanının çok değişken olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz? Tıp sektöründen adliyeye, laboratuvarlardan eczanelere kadar pek çok noktada etkisi olan bir fen bilimi. Gelin sizlere 3 farklı açıdan 3 farklı fikir beyan edeyim.

Laboratuvar Faresi Olmak

Üniversitedeki eğitimlerde sıkça laboratuvarda bulunuyor ve sürekli analiz yapabiliyorsunuz. Tabii ki bu durum sizin nasıl bir öğrenci olduğunuza bağlı, istekli ve hevesli olduğunuz takdirde öğrenemeyeceğiniz şey yok…

Image from Tiburi on Pixabay

Bazı numuneler üzerinde analizler yapmak; deney sonuçlarını incelemek, değişimin farkına varabilmek, heveslenmek… Beklediğiniz sonucun gerçekleşmemesi, oluşan durumdan emin olmamanız, tekrar tekrar denemeniz, yine de sonuçsuz kalmanız…

Kimyager olmanın ilk kuralı; sabır sahibi birisi olabilmekmiş, bunu öğrendim bu sene. Pek çok kişiden: “Bir daha mı bunu yapacağım?” sorusunu duyar oldum, evet yapacaksın. Laboratuvar teknisyeni veya kimyager olan birisinin sabırsız ve aceleci bir tavrının olması demek, elindeki tüm numunenin çöpe gitmesi demek.

İçeriğin başında pek çok alanda çalışabilir bir meslek grubu demiştim. Evet; gerçekten de öyle. İnanıyorum ki kişi istekli ve ısrarcı bir kimyager ise erişemeyeceği konum yok. Bu durumda ben de mi ısrarcı ve istekli oluyorum?

3 farklı pencereden 3 farklı fikir demiştim. İlk fikrimiz ve penceremiz bu: Laboratuvar faresi olmak. İyi bir kimyagerseniz, iyi bir araştırmacı olduğunuzu düşünüyorsanız bu işten sıkılmadan usanmadan devam edebilmeniz gerekir. Laboratuvar faresi olmak demek, altından girip üstünden çıkabilmeniz demektir. Sizlere bir problem verilecek; bir soru, bir istek. Bu sorunu en iyi şekilde çözmek için pes etmeye ne zamanınız, ne yetkiniz var.

Laboratuvarın altını üstüne getirip, içinden geçeceksiniz; ama yine de çözüme ulaşacaksınız. Analizlerin tümü için bu geçerli diye düşünüyorum. Henüz kimyager değilim sonuçta…

Hayal Gücüne Erişebilmek

Henüz yüksek mevkide çalışan bir araştırmacı değilim tabii ki, ancak anladığım ve gördüğüm kadarıyla; bazı noktalarda hayal gücünün sizleri yönetmesine izin vermelisiniz.

Bilim her ne kadar somut olsa da; bugüne kadar gelişiminin neredeyse tümünü hayal gücüne borçludur. İnsanlar hayal edip düşünmeseydi bunların hiçbirisi gerçekleşmezdi.

Hayal gücünün ne denli etkili olduğunu gelin şöyle anlatayım sizlere:

Image from Ramdlon on Pixabay

Son derece uç bir konuda bir araştırma yapılıyor ve sizden bir kimyager olarak çözüm isteniyor. Bu çözüme ulaşmanız, tüm problemin anlaşılmasına sebebiyet verebilir. Ama tam tersine, daha da kompleks bir durum da ortaya çıkabilir. Burada önemli olan; kimyagerin ne denli hayal kurabildiğidir.

Evet, somut bir yapı üzerinde çalışıyoruz. Ancak olmasını tahmin etmediğimiz şeyleri gerçekleştirebilmek güzel olmaz mıydı?

Kuran ve İncil, hatta Tevrat’ta bile pek çok konuda anlatım bulunuyor. Gelin görün ki günümüz fizik ve kimyası bazı şeylere hala açıklık getirebilmiş değil. İmkansız olanları düşünsek, İşin “olur”una baksak, sizce nasıl olurdu?

Tabii ki hayal kurun derken gerçekten uzaklaşın demiyorum. Gerçeğe tutunarak çevresinde sallanın. Kim bilir; belki aklınızın ucundan geçmeyen bir noktada bir çözüm bulursunuz?

Hasta Olmalısınız, Aksi Takdiri Yok.

Kabul ediyorum, bu kısım her insan için geçerli değil. Yoksa kimse bana deli gözüyle bakmazdı.

Evet arkadaşlar, bir kimyager hasta olmalı. Bu işin hastası olan bir kimyager; öylesine zevk alarak çözer ki problemleri, anlatamam.

Kimyager olmayı çok istiyorum, gerçekten çok seviyorum ve gördüğüm kadarıyla bu işin hastası olmak gerek. Koşarak gittiğim kütüphanede çalışırken öylesine zevk alıyorum, öylesine zevk alıyorum anlatamam.

Image from Anemone123 on Pixabay

Ama gelin görün ki sınava hazırlanırken bu zevk kayboluyor. İşkenceye dönüşüyor, beterin beteri edebiliyor. Bunun yegane sebebi ise “sınav” olması.

Benim düşünceme göre kişiye sevdiği bir şeyi verirseniz; o işi en güzel haliyle gerçekleştirir. Ama kişiye sevmediği bir şeyi verirseniz, en sevdiği şeyi bile berbat edebilir. İşte benim tıkandığım, nefessiz kaldığım nokta burası oluyor.

Gelelim Kıssa’dan Hisse’ye

Sonuç olarak 3 pencereden 3 fikir bırakıyorum buraya. Usanmadan sıkılmadan, pes etmeyen bir vurdumduymaz; çocuklar gibi hayal kurabilen bir meslek erbabı ve saplantılı bir araştırmacı.

Böyle anlatınca hoş gözükmedi, sizin için şöyle diyelim:

Dirençli, “ötedüşünen” ve inatçı bir kimyager. Ötegezegenden yola çıkarak “ötedüşünen” kelimesinden ne anlam çıkaracağınızı size bırakıyorum, zira bu kelime TDK içerisinde yer almıyor bildiğim kadarıyla.

Bir “Kimyager” adayı olarak bunları yazdım ama, bu söylediklerimi diğer alanlara uygulamak da ve düzenlemek de zor olmasa gerek. Düşüncelerimin temelinde herkese bir şeyler katabilmek, ve herkesten bir şeyler öğrenebilmek yatıyor. Umuyorum ki herkes bu fikirde sabit kalır :) Sözlerimi Mevlana’nın şu sözleri ile noktalıyorum:

Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders; nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.

Not Tutuyoruz, üniversite öğrencilerinin ve mezunlarının öğrenim gördükleri bölümler hakkında içerik ürettikleri bir topluluktur. Kişisel deneyimler, üniversite hakkında bilgilendirici içerikler, ilgi alanları ve daha birçok konuyu kapsayacak şekilde içerik üreten bir topluluğuz.

Not Tutuyoruz Kasım 2021'de aktif hale gelerek günden güne değişmeye devam ediyor, siz de bu aileye katılmaktan çekinmeyin!

--

--

Yağız Yılmaz
Not Tutuyoruz

Dizi/film; kitap/makale ne ararsanız var! İlgi duyduğum her şey hakkında elimden geldiğince yazmaya gayret ediyorum :)