Solipsist 00

Özgür Atar
Not Tutuyoruz
Published in
3 min readJan 1, 2023

Solaris, ılık bir eylül akşamı hızla akan hayatının kasvetinden yorulmuş, yürüdüğü boş caddenin köşesinde görünen parkta heybetli bir gökdelene benzeyen ağaca sırtını yaslamıştı. Boş olduğu halde karmaşık görünen zihninden, yorgunluk belirtilerinin sonucu olarak bir anlık uykuyu geçiriyordu.

Kısa bir göz açıp kapamanın ardından hiçbir şeyin değişmediğini sanıp etrafına bakındı; kuşlar ötüyor, köpekler koşuşturuyor ve o bölgede rastlanmayan tavşanlar otlanıyordu. Ağır ağır oturduğu ağacın dibinden uzaklaşmaya başladıkça bir gariplik sezdi. Bu büyük parkta o yaramaz çocukların, trafikten böbürlenen sinirli şoförlerin sesleri yoktu. Adeta dünya hareket ederken yaşam bir anda durmuş gibiydi. Kendisini kaplayan telaş ve bunca dinginlik içeren hengamenin arasında bir elmanın yere düşerek bu tuhaf rüyadan onu uyandırdığını fark etti.

“Acaba hala rüyanın etkisinde miyim?” diye kendini sorgularken saatin bir hayli geciktiğini anlayıp evin yolunu yolunu tuttu. Her şey yerli yerindeydi. Bej döşeme koltukları temizlenmiş, yeni yıkanan tabaklar raflara konulmuş, koridorun sonundaki odadan ‘hoş geldin’ diyen eşi onu karşılamıştı. Gördüğü garip rüyayı karısına anlatmaya çalışırken tamamını hatırlamadığını fark edip, karısının da bunu ev işleriyle geçiştirdiğini sezdi. Kendisi de bu rüyayı sorgulamayı bırakmayı seçerek televizyonunun karşısına uzanıp her akşam yaptığı misin bir ifadeyle bacak bacak üstüne atarak vakit geçirmeye çalıştı. Ne kadar süre denediyse de; sanki çok buhranlı bir olay yaşadığı günün gecesi uyumaya giderken zihni buna izin vermiyormuş gibi hissediyordu. Zihni ona bir şeyler göstermeye çalışıyor gibiydi. Uzun siyah saçlarını biraz kaşıyıp tavana dik dik baktıktan bir süre sonra durumu karısına anlatmak istemiş ama bu çabasının karşılığının olamayacağını düşünmüştü. O an yeryüzünde yaşayan tek insanın kendisi ve geri kalan herkesin adeta birer robot olduğunu ve onun hayatının çevresinde nesnesel birer yardımcı olduklarını hissediyordu. Bir anda arka odadaki ısıtıcının kaynama sesini duydu, ense tarafından ince bir soğukluk hissi benliğini kapladı ve televizyonda inine dönmeye çalışan bir tavşan gördü. Bu sefer gözünü açar açmaz elmanın tam yere düşme anına denk geldi. “Tanrım“, iç çekti. “Ateşim mi var ne? Bunlar nasıl rüyalar…”

Solaris’in bu anısında çoğumuzun yer yer aklına gelen “Bu evrende ben hariç kimse yaşamıyor mu aslında?” tarzında sorularımıza henüz tam anlamıyla cevap vermiş olmasa da bunu denemeye çalışan ‘solipsizm’ adlı felsefe üzerine kafa yorulmuştur. Yorgun bir şekilde işlerinizi bitirip kendinizi balkonunuzdan göğe bakarken düşündüğünüz bu küçük meselede sizi soluklandıracak bir durak olması dileğiyle. Eklemem gerekiyor ki Solaris hayatına aynı ritimde devam ediyor. Ek olarak aynı soruları bizler gibi eşinin sorgulamalarının da başlamasıyla…

Tek olduğunu düşünen kalabalıklarca…

Editör: Aleyna Kayım

--

--

Not Tutuyoruz
Not Tutuyoruz

Published in Not Tutuyoruz

Not Tutuyoruz blog dünyasına girişi kolaylaştırmak isteyen bir topluluktur. Daha fazlası için: https://bio.link/nottutuyoruz

Özgür Atar
Özgür Atar